Sanmıyorum efendim Çeviri İspanyolca
298 parallel translation
- Hiç sanmıyorum efendim.
- No lo creo, Sr.
Hiç sanmıyorum efendim.
No lo creo, señor.
- Sanmıyorum efendim.
- Creo que no, señor.
Sanmıyorum efendim.
Creo que no, señor.
Devam edebileceğimi sanmıyorum efendim.
No creo poder continuar, señor.
Sanmıyorum efendim.
No lo creo.
- Bunu biliyorum. - Bildiğinizi sanmıyorum efendim. Sadece ön cephedeki subaylar verdikleri kararlarla... birisinin öleceğini mi yoksa yaralanacağını mı belirler.
Sólo un oficial sabe que cualquier decisión que tome puede hacer que alguien muera o salga herido.
- Taza'nın buna göz yumacağını pek sanmıyorum efendim.
Me sentiría mejor teniendo a Taza detrás de unos barrotes.
Anladığımı sanmıyorum efendim.
No sé decirle, señor.
Pek bir şey yapabileceğimi sanmıyorum efendim, ama...
Bueno, no creo que pueda hacer mucho, señor, pero...
- Sanmıyorum efendim.
- No lo creo, señor.
- Annesi olduğunu sanmıyorum efendim.
- No creo que tenga madre, señor.
Hiç sanmıyorum efendim.
Creo que es muy improbable.
Gerekeceğini sanmıyorum efendim.
No creo que sea necesario, señor.
Öldüğünü sanmıyorum efendim. Konuşmaya çalışıyordu.
No creo que se esté muriendo, Sr. Estaba tratando de hablar.
Bunun komik olduğunu sanmıyorum efendim.
No me parece gracioso, Sr.
Yavru kedi meselesini anlayacağını pek sanmıyorum efendim.
Pero... Ingeniero Mattei, no creo que sea muy fácil explicarle la historia del gatito.
Ben de düşündüğünüzü sanmıyorum efendim.
No creo que usted lo sepa, tampoco.
20 dolara bunu imzalayacağımı sanmıyorum efendim. Anlıyorum.
Parece que tienes un nuevo productor.
- Sanmıyorum efendim.
- No creo haber tenido el placer.
Şey, bilemezsiniz efendim, yüzünüzün geri kalanı çökertilmişken bizim o kadar da gaddar olduğumuzu sanmıyorum, anlarsınız
- Ni te enteras... cuando tienes la cara destrozada. - Nosotros no le hemos tocado.
Affedersiniz efendim. Müdürün demek istediğini pek anladığınızı sanmıyorum.
Perdón, pero creo que no han comprendido al alcaide.
- Hayır, efendim. Sanmıyorum.
No parece haberlas.
Efendim bu adamın bir şey anlatacağını sanmıyorum.
Este tribunal lo condena a morir en la horca.
Pek anladığınızı sanmıyorum, efendim.
Creo que no nos comprende.
Senden nefret ettiğini sanmıyorum. Evet efendim, ediyor!
No te odia.
Üzgünüm efendim, Bay Fabian'ın sizi beklediğini sanmıyorum.
Lo siento, señor, pero creo que el Sr. Fabian no le espera.
Polisin, hanımımın mide iltihabından öldüğüne inanacağını sanmıyorum, ya siz efendim?
Creo que la policía no creerá que también han muerto de gastroenteritis.
Efendim, ben pek sanmıyorum...
Bueno...
Hayır, efendim, Sanmıyorum.
- No, creo que no.
Efendim, kırmızı ve beyaz astar boyaları karıştırdık ama beğeneceğinizi pek sanmıyorum.
Señor estamos mezclando las pinturas pero no creo que vaya a gustarle.
Biraz sesli düşünüyordum, efendim, ve işi kabul edeceğimi sanmıyorum.
Lo he pensado un poco mejor, señor, y no creo que quiera este trabajo. Deserto. ¿ Cómo?
Anladığımı sanmıyorum, efendim.
No lo entiendo, señor.
Fikir beyan etmek için maaş almıyorum efendim, fakat kimselerin geldiğini sanmıyorum.
A mí no me pagan por pensar, pero no creo que vengan esos caballeros.
Sanmıyorum, efendim.
No lo creo, señor.
Ben kalacağımızı sanmıyorum, efendim. Bu şeylerden çok içiyoruz.
Si nos bebemos este brebaje seguro que no.
Evet, efendim ve burada kalmam gerektiğini sanmıyorum.
No señor, por eso creo que deberíamos irnos.
Senin söylediklerini anladığımı sanmıyorum, efendim.
Creo que no comprendo qué intenta decirme.
Hayır efendim, anladığınızı sanmıyorum, Bay Shocker.
No, señor, yo... yo... yo... creo que no lo ha comprendido, Sr. Shocker.
Hangisinin benimki olduğunu bildiğimi sanmıyorum, efendim.
Creo que ni yo mismo sé cuál es cuál ahora, señor.
- sanmıyorum, efendim.
- No lo creo, señor.
Sanmıyorum, efendim.
Creo que no, señor.
Onu tanıyabileceğimi sanmıyorum, efendim.
No voy a reconocerle.
- Sanmıyorum, efendim.
- Creo que no, señor.
Bunu çok da umursadığını sanmıyorum. - Ama, efendim, ben -
Y estoy convencido que todo ello le es a usted indiferente.
Sanmıyorum, efendim. Hayır.
No, señor.
Hayır, efendim. Öyle sanmıyorum, efendim.
- Yo no lo creo, señor.
Efendim. Aslında Alex'in onu birlikte çalıştığı öteki artistlerden daha iyi tanıdığını sanmıyorum.
Permítame, no creo que Alex la conociera mejor que los demás artistas con los que trabaja.
Özür dilerim efendim, ama hiç sanmıyorum.
Perdone, señor, pero yo no lo creo.
Bu işi pek sevdiğinizi sanmıyorum, efendim.
No creo que le guste este trabajo.
Söylemek üzere olduğum şey şu, efendim, kapının açık olduğunu sanmıyorum.
Lo que iba a decir, señor, no creo que la puerta estuviera abierta.