English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ S ] / Saygı

Saygı Çeviri İspanyolca

37,221 parallel translation
- Sevilip saygı gördüğüm tek yer... - Burası mı?
El único lugar en el que me he sentido querido o respetado...
- Sevilip saygı gördüğüm tek yer...
El único lugar donde me he sentido jamás querido o respetado.
- Sevilip saygı gördüğüm tek yer...
El único lugar donde me sentí querido o respetado...
Saygın Hakim Estrada davayı görecek.
Preside la honorable jueza Estrada.
Sayın Hakim tüm saygımla söylüyorum ama davanın reddi çok saçma bir karar olur.
Su Señoría, con el debido respeto, garantizar un sobreseimiento sería ridículo.
Saygıyla söylüyorum Sayın Hakim, yargılanan Chloe Decker değil.
Con el debido respeto, su Señoría, Chloe Decker no está en juicio aquí.
Eskiden sana saygı duyardım.
Solía admirarte.
Fuhrer'den bahsederken saygı göster.
Dirígete al Führer con respeto.
Bir anda değişmiş veya patlamış güçlü ve saygıdeğer bir kişi.
¿ Cualquier persona poderosa o respetable que de repente haya cambiado... o explotado?
Saygılarımla, General, Japonların merhamete ihtiyacı yoktur.
Con todo respeto, general, los japoneses no necesitan compasión.
Birisinin yalan söylediğini herzaman anlayabilirim, ve sen saygısızca yalan söylüyorsun, Kido-tai'i.
Y usted miente por respeto, Kido-tai'i.
Rap yapamadığımı ve mal satamadığımı söylemesi saygısızlık.
está por ahí diciendo que no sé rapear y que no hago nada. eso es una falta de respeto.
Herkes sana saygı duyuyor.
Me refiero a que, todos lo respetan.
Sana ya da kimseye saygısızlık etmek istemiyorum Ama buna cevap vermeyeceğim.
Mire, no quiero faltarle el respeto a usted ni a nadie, pero no voy a contestar eso.
Lindsay benim gelinim, karnında benim yavrumu taşıyor ve saygı görmeyi hak ediyor!
Lindsay es mi novia y está embarazada de mi hijo, ¡ y merece respeto!
Alışverişe veya sinemaya gittiğimde kendi kendime "Neden hakettiğim saygıyı görmüyorum?" diye düşünürdüm.
Voy de tiendas, al cine, y pienso para mí mismo, "¿ Por qué no recibo el respeto que me merezco?"
Herhâlde buna saygı duyarsın.
Seguro que puedes respetarlo.
Sizi ilkokul öğretmeniniz gibi azarlamak istemesem de buradaki biricik kurala saygısızlığınız diğer öğrencileri de etkiliyor.
No quiero desmoralizarlas como maestra, pero me temo que la flagrante falta de respeto por la regla... que tenemos aquí está afectando a los otros estudiantes.
Şimdi, anayasaya yeniden saygı gösterme zamanı.
Es hora de respetar la Constitución nuevamente.
Eşim onur madalyasına saygılıdır.
Mi esposo respetaba la Medalla de Honor.
Çok saygı duyardım.
Le tenía mucho respeto.
- Dalga mı geçiyorsun? Biraz saygın olsun.
¿ Es broma?
Saygı Baskı Bunu bulmamızı ve yaymamızı istemiş.
Quería que lo encontráramos y lo publicásemos.
Kızlarının sen yokken bana karşı olan tavırları zoruma gidiyor ve biraz daha saygılı olmaları gerektiğini düşünüyorum.
Se me está haciendo muy difícil la forma en la que me hablan tus hijas cuando no estás aquí, - y creo que deberían aprender un poquito de respeto. - Vale.
Ona dedim ki, rengine söz etmeyerek size saygımı gösterdim ürünü getirerek sen de bana saygı gösterir misin?
Le dije : "Te he hecho el honor de no fijarme en tu color. ¿ Me haces el honor de traerme mi artículo?".
Hükümete olan saygılarını bırakırlar.
Ellos dejarán de respetar al gobierno.
Haklarıma saygı duyulduğu sürece, ben yanlışlarımın bedelini ödemeye ve mütevazi bir hücreyi kabul etmeye hazırım. Eğer herhangi bir sebeple başka bir yere transfer edilmeyeceğim garanti edilirse.
Estoy dispuesto a pagar por este error aceptando la celda más humilde, siempre y cuando se me respeten mis derechos y se me garantice que no me van a trasladar de ahí pa'ningún lado y por ningún motivo.
- Bayan Moncada misafirimiz. Misafirlerimize saygılı davranırız.
- La Sra. Moncada es nuestra huésped y aquí a los huéspedes los tratamos con respeto.
Bana sizin saygın bir adam olduğunuzu, durumu anlayacağınızı söyledi.
Me dijo que usted era un hombre decente, que iba a entender la situación.
Efendimizin istirahat ettiği yere bakmayı saygısızlık olarak görüyoruz.
Es irrespetuoso ver donde murió nuestro padre.
Buna saygı duyarım.
- Lo respeto.
Kıyıda duruyorsun ve yeni sulara dalmaktan korkuyorsun ve dalmaktan korkmanın sebebi, yumuşak huylu, terkedilmiş tatlı mı tatlı, saygılı, Cat Grant'in asistanı Kara Danvers'ı geride bırakmak istemiyorsun.
Estás parada en la orilla, con miedo a zambullirte en nuevas aguas y tienes miedo porque no quieres despedir a la apacible, despechada Kara Danvers, la adorable y obediente asistente de Cat Grant.
Saygılarımla.
Muchos recuerdos.
Sokak çocukları isyan ederse, lanet olası Savastano'nun sorunu, anlaşmaya saygı duyuyoruz.
Si los chavales del Callejón los han traicionado, es asunto de los Savastano. Nosotros estamos respetando los pactos.
Berlingieri bizimdir ve oğlumla yaptığı anlaşmaya saygı duymak zorundalar.
El Berlingieri es cosa nuestra y ellos tienen que respetar los pactos que han hecho con mi hijo.
Biliyorsun Charlie, oğlum sana çok saygı duyuyor.
¿ Sabes, Charlie? Mi hijo te respeta mucho.
Saygımın göstergesi olarak oğlunun düğününde bir sihir sunmak istiyorum.
Quiero ofrecerte, como muestra de respeto a la boda de tu hijo, un truco de magia.
Söylesene adamların seni ne zaman sevip sana saygı duyacaklar?
Ya sabes, el ganar no significa que si sus hombres como usted o incluso que respetar.
Aslında fazla saygılıydın.
Has sido un poco respetuosa.
- Biraz saygı göster.
- Muestra un poco de respeto.
- Saygı mı?
- ¿ Respeto?
Sizin gibi insanlar, Savcı Scalia'ya saygı göstermeli saygısızlık yapmamalı.
Justice Scalia debería ser honrada por gente como tú, no faltarle el respeto.
Bilmelisiniz ki ailemde bir sürü polis memuru vardır size çok saygı duyuyorum efendim.
¿ Sabe? Tengo a muchos policías en mi familia, así que lo respeto mucho, señor.
O çok tatlı ve sen bana hep sana saygı duyan ve seni özel hissetiren birini bul derdin.
Es dulce, y siempre me dijiste que encontrara a alguien que me respete y que me haga sentir especial.
Dedi ki, "Şeflik eğitimi verdiğin bu adamlar... saygı göstermeyi bilmiyorlar."
Le dijo : "Estos jóvenes que forma como chefs preparados no tienen respeto".
Bir soytarı olmak zorunda değil... çünkü ona saygı gösteriyorum.
Aquí no tiene que hacer el payaso, porque yo la respeto.
- Saygı göster, Patri.
- Muestra respeto, Patrì.
Ben de biraz saygıyı hakediyorum, bir hiç olsam bile.
Creo que merezco un poco de respeto yo también, aunque no sea nadie.
Saygı kurallarımız vardı ve o bunu bozdu.
Tenemos reglas, un código de respeto, y él las ha violado.
Arada bir saygılarını sunmaya gelirler.
Y de vez en cuando vienen a visitarla.
Saygısızlık etmek istemem profesör, fakat onun... uygun dili öğrenmediğini tartışırım... Çünkü beni tam olarak nasıl becermeni istediğimi sana söyleyebilirim.
Pero con todo respeto, profesora diría que simplemente nunca aprendió el lenguaje correcto porque puedo decirte exactamente como quisiera que me cojas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]