Sevmem Çeviri İspanyolca
5,135 parallel translation
O sözü pek sevmem.
Yo no soy un gran fan de ese término.
Bak, çocukları ispiyonlamayı hiç sevmem ama benim çocuğum olsaydı, bilmek istredim.
Mira, odio chivarme de un crío, pero... si fuera mío, me gustaría saberlo.
Sadece... Ailem hakkında konuşmayı sevmem.
La verdad es que no me gusta hablar de mi familia.
Hamburger sevmem ben.
No me gustan las hamburguesas.
Yaprak savaşı sevmem ki.
No me gustan las peleas de hojas.
En azından sevmem lazım.
Al menos, se supone que debo amar hacer artesanías.
Ben sevmem.
Yo no.
- Bilardo sevmem ki ben! - Ne nankör çıktın be.
- No me gusta Snooker - ¡ Maldito desagradecido!
Fotoğraf çekinmeyi sevmem.
No... No me gustan las fotos.
Bir yerde çok uzun süre kalmayı pek sevmem.
No soy uno para quedarse en cualquier lugar durante mucho tiempo.
Sevgili Alice, seninle tanışmak çok uzun süremi aldı. Ama seni sevmem için birkaç saniye yetti.
Mi queridísima Alicia, he tardado varias vidas en conocerte, pero solo unos segundos en quererte.
- Viskiyi sevmem bile.
Ni siquiera me gusta el whisky.
Beklemeyi sevmem.
No me veo esperando.
Senin hakkında iyi bir şey söylemeyi hiç sevmem, Coulson ama oldukça sert birisin.
Odio decir algo bueno de tí, Coulson, pero eres bastante rudo. Je. Uou.
Şirketimin zevklerinden mahrum bırakmayı hiç sevmem.
Odio negarte el placer de mi compañía.
- Hapishane yemeği sevmem.
- No me gusta la comida de la cárcel.
Vedalaşmayı sevmem.
No me gustan las despedidas.
Ağlayanları sevmem.
No me gusta.
# Bacım ama istiridyeleri sevmem. #
Las ostras no son para mí.
Çünkü iğneleri sevmem.
No me gustan las agujas.
Özellikle benim çünkü aptal yerine koyulmayı sevmem.
Especialmente yo, porque no me gusta que me tomen el pelo.
Silahları sevmem ben.
Ni siquiera me gustan.
Ben demiştim demeyi sevmem ama işte bu yüzden eski eşinin sevgilisini terapi grubuna almamalısın.
Cualquiera te dirá que no hace falta decirlo, pero eso es por lo que no se tiene al nuevo novio de tu exmujer en tu grupo de terapia.
Ben sevmem.
A mí no.
Yok. Pek elma sevmem.
Las manzanas no son lo mío.
Aslına bakarsan ben de pek sevmem.
Bueno, a mí tampoco, a decir verdad.
Başkası beni sevmeden önce, kendimi sevmem gerektiğini mi söyleyeceksin?
¿ Vas a decirme que debo quererme a mí mismo para que alguien más pueda?
Konuşmayı pek sevmem.
No me gusta hablar.
Ama öldürmeyi sevmem.
Pero... No me gusta matar.
Böyle durumlari hiç sevmem.
Odio cuando pasa eso.
Sessiz filmleri sevmem.
Odio las peliculas silentes.
Sürprizleri sevmem.
No me gustan las sorpresas.
Zamanımın harcanmasını sevmem.
No me gusta perder el tiempo.
Ben ve Danny'nin dostlarının ailesini hiç sevmem ben de. Onlar da beni hiç sevmez!
¡ Demonios, odio a todos los padres de los amigos de Ben y Danny, y ellos me odian a mi!
Süt sevmem ben.
No me gusta la leche.
Ben tren sevmem bile.
Ni siquiera me gustan los trenes.
Gevreği sevmem.
No me gusta el cereal.
- Çizgi romanları sevmem.
- No, no me gustan los cómics.
- Ben kedileri sevmem.
- No me gustan los gatos.
Havuç sevmem.
No me gustan las zanahorias.
Akıllı eşekleri sevmem?
No me gustan los culos listillos.
Küstahlığı sevmem.
No soy de labios.
- Hayır, sevmem.
No es verdad.
Ben-ben gıdaları sevmem bile.
Ni siquiera me gusta comer.
Aslında, turşuyu o kadar da sevmem.
En realidad, no me gustan muchos los pepinillos.
Sevmem.
No me gusta.
Plan yapmayı sevmem, geçerken uğramayı severim.
Nunca hago planes. Soy más de "pasar por" chicas.
Ben tatil işlerini pek sevmem.
Nunca me han gustado mucho las cosas festivas.
Ne? Değişimi sevmem.
No me gustan los cambios.
Elma sevmem.
No me gustan las manzanas.
Krem peynir sevmem ben!
¡ No me gusta la crema de queso!