Standart Çeviri İspanyolca
3,360 parallel translation
Bayanlar ve baylar beklediğiniz an geldi ; açık standart.
Señoras y caballeros, el momento que han estado esperando, pistas abiertas.
Standart 340 gram eldiven.
Son unos guantes normales de 12 onzas.
Standart ordu malı.
Los que usa el ejército.
- Standart'herkesin'malı.
En realidad los usan todos.
Standart profile göre, bombacı 40-50 yaşlarında beyaz bir erkek.
Bueno, según el perfil estándar nuestro terrorista es un hombre blanco entre 40 y 50 años.
Standart telefon hattından.. .. bankanın bilgisayarlarına girmeyi başardılar. Diğer bir taraftan görünen şu ki..
Con el uso de la conexión telefónica, los dos han logrado el acceso a la red bancaria desde el otro lado del globo
- Müdahaleden önce birkaç standart sorum olacak.
Solo tengo algunas preguntas - antes de empezar el procedimiento.
Ayrıca, hiç tetenoz, kızamık grip, standart aşılardan olmamış.
Tampoco tenía anticuerpos del tétano, sarampión, tos ferina... todas las inmunizaciones estándar.
- Sadece standart sorular.
Solo es una pregunta estandar.
- Bu oldukça standart klişe şeyler.
Esta es una plantilla bastante estándar.
Bir eroinmanın standart dolabı gibi duruyor mu sizce?
Ja. ¿ Se parece esto al típico frigorífico de un adicto a la heroína?
Hayır, standart değil.
No, no de uno típico.
Standart bilgilere gerek yok. Bana önemli ayrıntıları söyle.
No necesito un reporte, solo dame lo necesario.
Standart alet çantasına ve düşük kalibreli susturuculu bir tabancaya ihtiyacım var.
Necesito un equipo básico de herramientas una pistola de calibre pequeño con silenciador.
Bu tür operasyonlarda çalışan personelimizin.. .. ailelerini böyle tehlikelerde güvenli.. .. evlere taşımak bizim için standart bir prosedürdür.
Hay un procedimiento estándar para nosotros que consiste en trasladar a las familias de cualquier alto cargo que esté trabajando en operaciones como esta a una localización segura.
Standart bir şekilde mi?
¿ Habitual?
Standart prosedürdür.
Es el procedimiento estándar.
Umarım bu dikiş torbası bizi bir yere getirir. Pek moda değil. Birçok otelde oldukça yaygın bir standart.
Espero que este kit de costura nos lleve a algún lado.
Üstün tarzdaki iğrendirme terapilerinde kullanılan standart bir ilaçtır.
La droga estándar para este tipo de terapia aversiva.
Bunlar standart boyut eller.
Son manos de tamaño normal.
Size minik- - standart boyut ellerimi gösteriyordum.
Te mostraba mis diminutas- - - Mis manos de tamaño normal.
Bildiğimiz her şeyi oluşturan elektronlar ve kuarklar dahil, 17 temel parçacığın oluşturduğu Standart Model'in son parçası.
Es la parte final de lo que es llamado Modelo Estándar - un conjunto de 17 partículas fundamentales incluyendo los quarks y los electrones que forman todo lo que sabemos.
Standart modeldeki 17 parçacığın yerine her şeyin tek bir nesneden son derece küçük sicim düğümlerinden oluştuğu düşünülüyor.
En lugar de las 17 partículas en el modelo estándar, todo está hecho a partir de un solo objeto - un lazo increíblemente pequeño de la cadena.
Varsayalım ki Standart modeli kuarklar, elektronlar, fotonlar parçacıkları olsun.
Supongamos que se trata de quarks y electrones, fotones, las partículas que constituyen el modelo estándar.
Dave'nin bir yemek masası ve standart yemek sandalyeleri yok muydu depoda?
¿ No tiene Dave una mesa de comedor y unas sillas normales, no juguetes sexuales, en un guardamuebles?
Bu 40 kalibrelik bir Glock 23 Federal Ajanların standart silahı.
Esa es una Glock 23, calibre. 40... el arma estándar elegida por el servicio de alguaciles.
Bu standart bir 3-bombalı düzen.
- Un patrón de tres cargas.
- Bu standart teşkilat prosedürü.
Eso es producto de los procedimientos estándar de la agencia.
Tamam, standart hal turta yeme yarismasi kurallari el kullanmak yok, tabaği ilk bitiren kazanir.
Muy bien, las reglas del concurso de comer tarta de la feria estatal son sin manos, el primero en limpiar el plato gana.
Bulunması gereken standart sayı olmalı.
Debe ser el contingente estándar.
Anjiyografi için standart bir onay formu.
Es consentimiento para un angiograma.
Helikopterdeki tabancalar standart dokuz milimetrelik olmalıydı.
Las únicas armas de mano que había en ese helicóptero debían ser las nueve milímetros reglamentarias.
Mafya cinayetleri için standart bir uygulama.
Es el procedimiento estándar de los asesinatos de la mafia.
Bilgi toplamak için standart metotlar.
No, métodos estándar de recabar información.
Sezon 4, Bölüm 9 "Altın Standartı" Eylem sonrası raporları mı?
#
Başkan Grant, Doğu Standart Saati'yle 8.05'de, yani 14 saat kadar önce doğum günü partisine giderken vuruldu.
A las 8 : 05 hora del este, hace unas 14 horas el Presidente Grant fue herido llegando a su gala de cumpleaños.
Galerinin standart komisyonu % 50 ama Nicholas sadece birkaç yüz depozito ödemiş.
La comisión de la galería es el 50 por ciento pero Nicholas solo depositaba 200 de vez de cuando.
Standart prosedür.
El procedimiento estándar.
Standart olarak kullandığı bir şablona benziyor.
Sí, suena como si usase una plantilla estandar.
Bu çifte standart.
Solo estoy aplicando tu propia regla.
Standart, yarı esnek, üç kanatlı bir ana pervanesi var Danny.
Este de aquí es un rotor principal semi-rígido estándar con tres hélices, Danny.
Artık standart bir tedavi yöntemi değil ama denemeye değer.
No es el tratamiento habitual, pero vale la pena intentarlo.
Tabii, standart bir kural.
Seguro, es lo estándar.
Bu Gibson Les Paul Standart.
Una Gibson Les Paul Standard.
Standart beyaz külot işte.
Son sólo bragas blancas comunes.
CVD teknolojisi sayesinde... boyu 30 cm. olan standart nanotüpler elde edebiliyoruz.
El técnico de CVD garantiza la entrega de nanotubos de hasta 30cm.
- Standart.
- Son caniches normales.
- Standart teslimat prosedürü mü bu?
¿ Este es un procedimiento estándar para la entrega?
- Rus Standart Votkası efendim.
Su vodka ruso de costumbre, señor.
70'lerin ortasından beridir doğanın müthiş bir şekilde başarılı bir teorisini oluşturduk. Buna parçacık fiziğinin Standart Model'i diyoruz.
Desde mediados de los años 70, hemos tenido una muy exitosa teoría de na naturaleza que llamamos el modelo estándar de la física de partículas.
Standart bir şekilde yani.
Primero los pies, cara abajo, lo que es habitual.