Tıpkı eski günlerdeki gibi Çeviri İspanyolca
252 parallel translation
- tıpkı eski günlerdeki gibi.
- tú y yo, igual que en los viejos tiempos.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Como en los viejos tiempos.
Tıpkı eski günlerdeki gibi, ha?
Es como en los viejos tiempos.
Tıpkı eski günlerdeki gibi, değil mi?
Parece como en los buenos tiempos.
Tıpkı eski günlerdeki gibi, değil mi?
Como en los viejos tiempos.
Alsana. Değerli bu, tıpkı eski günlerdeki gibi.
Esto es algo precioso, igual que en los viejos tiempos.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Vaya, parecen las bodas de oro.
Hayır, oldukça iyi. Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Oh, no, no, está bastante bien, sólo como en los viejos tiempos.
Tıpkı eski günlerdeki gibi olacak.
Será como en los viejos tiempos.
Yemek yeriz. Biraz müzik yaparız. Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Tocaremos un poco de música.
Pancho, tıpkı eski günlerdeki gibi bir kez daha yardımını istiyorum.
Oh, Pancho, esto es como en los viejos tiempos. Una vez más, pido tu ayuda.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Parece que volviste a los viejos tiempos.
Tekrar beraber olmak çok güzel tıpkı eski günlerdeki gibi, ve kendimi şimdi çok daha iyi hissediyorum.
Es estupendo volver a estar las tres juntas... Me encuentro mucho mejor y hasta he podido salir de paseo con ellas.
Tıpkı eski günlerdeki gibi, ha?
Como en los viejos tiempos, ¿ eh?
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Como en los viejos tiempos, ¿ eh?
Gelmemiş olurlarsa, sadece sen ve ben kalırız tıpkı eski günlerdeki gibi.
Si no llegan, cenaremos solos. Como en los viejos tiempos...
Tıpkı eski günlerdeki gibi, öyle değil mi, Tigh?
Justo como en los viejos tiempos, no es verdad, apretado?
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Es como en los viejos tiempos.
Dışişleri Bakanlığı tıpkı eski günlerdeki gibi halinden çok memnundur.
Los de Exteriores están contentos, es como en los viejos tiempos.
Eğer benim için son bir şey yaparsan, son bir kötülük, önce onları gömeceğiz, sonra da seni balığa götüreceğim, ya da istediğin başka bir şeyi yaparız, tıpkı eski günlerdeki gibi
Vamos. Si me haces este último favor... una cosa mala... luego los enterraremos y te llevaré a pescar... o a hacer lo que quieras, como hacíamos antes.
Sam, ikimizin Boston'lu kızların tıpkı eski günlerdeki gibi 10 dakika önde başlamalarına izin verip, sonra da onları toplamamıza ne dersin?
Sam, ¿ qué hay de usted y yo que las hembras de Boston diez minutos de ventaja, ronda hasta entonces?
Tıpkı eski günlerdeki gibi, değil mi Samantha?
Como en los viejos tiempos, ¿ verdad, Samantha?
- Tıpkı eski günlerdeki gibi, ha Sammy? - Aynen Koç.
- Al igual que los viejos tiempos, Sam?
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Será como en los viejos tiempos.
Tıpkı eski günlerdeki gibi olacak.
¡ Será como en los viejos tiempos!
Evet, tıpkı eski günlerdeki gibi.
Si, si... ¡ como en los viejos tiempos!
" Tıpkı eski günlerdeki gibi.
" Fue como en los viejos tiempos.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Igual que los viejos tiempos.
Tıpkı eski günlerdeki gibi olacak.
Será igual que en los viejos tiempos..
- Tıpkı eski günlerdeki gibi.
- Como en los viejos tiempos.
- Tıpkı eski günlerdeki gibi. - Evet. Munich büyük bir şehir.
Puedes venir conmigo.
Ve bilgiye paha biçilemez. Tıpkı eski günlerdeki gibi. Evet aynen öyle.
- Esta biblioteca es mas valiosa que el oro señorita se dice que tiene una colección de vasto conocimiento y el conocimiento Es invaluable.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Esto sí que es una sorpresa.
- Tıpkı eski günlerdeki gibi değil mi, Al?
¿ - no hay como esas canciones, eh, Al?
Hepimiz bir yöne gidersek tıpkı eski günlerdeki gibi olur.
Si cada uno va en una dirección será como en los viejos tiempos.
Tıpkı eski günlerdeki gibi!
¡ Como en los viejos tiempos!
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Hey. ¿ Como en los viejos tiempos?
Evet, tıpkı eski günlerdeki gibi.
- Sí. Como los viejos tiempos.
Tıpkı eski günlerdeki gibi, Niles. Onlar çocukken arkada bir tek mayonez kavanozum vardı.
Cuando eran niños todo lo que tenían era un frasco de mayonesa.
Gördün mü, tıpkı eski günlerdeki gibi.
¿ Ves? lgual que en los viejos tiempos.
Tıpkı eski günlerdeki gibi. Bizim için çalışacaksın.
Sera como antes, trabajaras para nosotros.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Será como antes.
Joe'yla tıpkı eski günlerdeki gibi güldük.
Nos reímos ahí afuera, Joe y yo, como en los viejos tiempos.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Es como en los viejos buenos tiempos.
* Hey, birazcık "böl ve fethet" yapmaya ne dersin... * * tıpkı eski günlerdeki gibi? *
¿ Qué tal si los dividimos para conquistarlos... como en los viejos tiempos?
Gideriz, tıpkı eski günlerdeki gibi... Yaşlı Ngeunpo'm.
Vamos a salir como antes, mi viejo Ngeunpo.
Tıpkı bana anlattığın o eski güzel günlerdeki gibi.
Como en los viejos tiempos que me acaba de contar.
- Tıpkı eski güzel günlerdeki gibi.
- Como en las viejas épocas.
Eski günlerdeki gibi tıpkı yaptığım gibi, öğrendiğim gibi.
Lo hice. Como en los viejos tiempos, como me habían enseñado.
Tıpkı... eski günlerdeki gibi.
Prefiero llamarlo represalia.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Y entonces ella me sonrió y me sostuvo como solía hacerlo.