Uyuşturucu Çeviri İspanyolca
23,712 parallel translation
Hastane kayıtlarına göre dayak ya da tecavüz yok, ama Will'in bünyesinde alkol ve uyuşturucu bulunmuş.
Los registros hospitalarios no muestran ninguna evidencia de abuso o agresión sexual, aunque Will tenía drogas y alcohol en su organismo.
Kendi kulüplerinde uyuşturucu satmalarına bir türlü inanamıyorum.
No puedo creer que estuvieran vendiendo drogas en su propio club nocturno.
Sadece uyuşturucu parası değil, gece kulüplerini falan.
No solo dinero de drogas, sino clubes nocturnos y esa mierda.
Ghost'a hâlâ kulübünde uyuşturucu satmaya devam edeceğimizi söyledin mi?
¿ Le dijiste a Ghost que seguiremos vendiendo drogas en sus clubes?
Aşırı doz. Evet, ama çocuğun uyuşturucu kullanımıyla ilgili geçmişi yok.
Sí, pero este chico no tiene antecedentes de abuso de drogas.
Bunun bir çeşit uyuşturucu muhasebe defteri olduğunu düşündük.
Pensamos que era un tipo de... Es una especie de libro de contabilidad de drogas y los nombres serían proveedores, distribuidores.
Bu uyuşturucu değil, satranç.
No es de drogas. Es ajedrez.
Ben sadece aşmış bir uyuşturucu mevzusu olduğunu düşünmüştüm.
Pensé que esto era solo una venta de drogas que salió mal.
Caleb 21 yaşında uyuşturucu bulundurmaktan... 24 yaşında saldırıdan tutuklanmış.
Caleb en 21. En la posesión. Caleb en 24.
Uyuşturucu kullanma. Tamam mı?
No consumas drogas. ¿ Entendido?
Bugün uyuşturucu savaşı şiddetli bir silahlı çatışmaya dönüşünce West Seattle işçi sınıfı mahallesinde bir trajedi yaşandı.
La tragedia impactó en este vecindario de trabajadores de West Seattle mientras una guerra de drogas provocó un violento tiroteo.
Şimdisinden çok daha kötüydü. Daha fazla kan daha fazla uyuşturucu vardı.
Peor que ahora... con más sangre y más drogas.
Uyuşturucu savaşına son verip onu dışarı çıkartacaktım.
Iba a detener la guerra por las drogas y sacarla de allí.
Seattle'daki en büyük uyuşturucu kaynağına yanaşmıştım.
Desmantelé al mayor proveedor de droga en Seattle.
Bu uyuşturucu kartelleriyle takılman konusunda küçük lig takımın ne düşünüyor?
¿ Qué pensaría tu equipo de la liga infantil sobre que tú te contactas con esos tipos del cartel?
Lenny bayilik ile kara para aklıyormuş. Uyuşturucu parası...
Lenny estaba lavando dinero con la concesionaria... era dinero de la droga.
Joan Solodar'ın uyuşturucu işini Lenny yürütüyormu gibi gösterip çok para kazandığını bildiğimiz gibi.
Del mismo modo que sabemos que Joan Solodar perdió mucho dinero haciendo parecer que Lenny dirigía su negocio con las drogas.
Uyuşturucu işinde bir kadın olmanın kolay olduğunu mu zannediyorsun?
¿ Crees que es fácil ser una mujer en el negocio de la droga?
Lanet işinin ne olduğunu biliyorum. İşin Kolombiyalı uyuşturucu karteli tarafından kaçırılmak değil.
Yo sé cuál es tu puto trabajo y sé que no implica ser raptado por un cartel colombiano.
Ama bu futbol maçı değildi. Bu uyuşturucu işiydi. Hangi tarafı seçeceklerini iki şey belirleyecekti :
Pero esto no era un partido de fútbol sino el negocio de la cocaína, así que las pandillas apoyarían a quien hiciera la mejor oferta y tuviera más chances de ganar.
Uyuşturucu tacirinin bebeğinin annesi mi olacaksın?
¿ Y ahora serás la mamá de un bebé de un traficante?
Uyuşturucu mu kullanıyorsunuz?
¿ Estás drogada?
Miami, Joe'nun dürüst olduğunu John'un ana uyuşturucu adamı dedi.
Miami dijo que Joe era el principal hombre de la droga para John.
Kafayı bulmak için uyuşturucu kullanıyorlar.
Están tan drogados que perdieron la cabeza.
Hapisten çıkıp çalışmaları için uyuşturucu bağımlılarına özel bir programdan hepsi, genelde metamfetamindir, fazlasıyla saldırganlar.
Son parte de un programa de trabajo para adictos, generalmente usan - metanfetaminas y son agresivos.
Çok güzel. Burada uyuşturucu laboratuarı açacak kadar malzemeniz varmış.
Suena como que les falta un par de pseudoefedrinas para tener un laboratorio de metanfetaminas.
Tek fark artık uyuşturucu kokuyor.
Solo que ahora huele a metanfetaminas.
- Bu uyuşturucu işleriyle ilgilenmiyorum.
Mira, no me importa esa historia de la droga.
Darryl, Terry ve Eddie için çalışıyormuş. Uyuşturucu, silah. Tanrı bilir başka nelerin ticaretini yapıyorlardır.
Dicen que Darryl trabaja para Terry y Eddie operando con drogas, armas y Dios sabe qué más.
Baya uyuşturucu kullansak da o fetüs berbat gözüküyordu.
Y estábamos muy drogados, pero ese feto se veía impuro.
Büyüye uyuşturucu gözüyle bakmanın sebebi sana onu öğreten insanların uyuşturucu taciri gibi davranmaları.
La razón por la que tratas a la magia como una droga, es porque la gente que te enseñó actúan como vendedores de drogas.
Uyuşturucu kısmı hariç.
Excepto por la parte de las drogas.
Sizin evde alkol ve uyuşturucu çekmek için dersi asiyor muyuz?
Word en el patio es que todos BOUNCIN después del cuarto periodo y postin'hacia yo'cuna.
Onlar evleri soruşturmaya gidiyorlar. Sen başka personel bulamayacaksan ben Salter Hebble Lisesi'nde uyuşturucu satan 15 yaşında bir çocuğu tutuklayacağım. - İyiymiş.
Ellos van a ir al puerta a puerta así que, a menos que puedas encontrar a alguien más, voy a arrestar a un quinceañero en el Instituto Salter Hebble
Ee, önce onu gençlik... hevesleriyle şişmanlatacağız, ve birkaç faili meçhul uyuşturucu madde suçlamasıyla boğazını keseceğiz.
Bueno, primero lo engordas con algunas indiscreciones juveniles, y luego le cortas la garganta con un par de delitos por drogas encubiertos.
Hay sikeyim, ya uyuşturucu baronlarının orada daha çok parası varsa?
¡ La concha de tu madre! ¿ Y cómo sabemos que estos tipos no tengan más cajas dentro del banco?
- Geri zekâlı, uyuşturucu baronlarının kutusunu çalmışlar!
¿ Hola? ( MÓVIL ) "¡ Robaron una de las cajas de los narcos, pelotudo!".
FBI'ın, Hazine Bakanlığından yapılan soyguna karıştığı oldukça büyük bir uyuşturucu işini olaya dahil edeceğiz.
Involucrará a un considerable alijo de drogas, un golpe del FBI en el Departamento del Tesoro.
Uyuşturucu satıcısı? Kesinlikle hayır.
¿ Un traficante de drogas?
Zengin çocuklara partiler için uyuşturucu satan orta seviye bir torbacı.
Es una distribuidora de nivel medio que vende drogas de fiesta a niños ricos.
Reşit olmayan çocuklara uyuşturucu sattırmak pek annelik değil.
No es muy maternal tener a niños menores de edad vendiendo droga por usted.
18 yaşında, Robyn 2 yıldır uyuşturucu satıyordu.
A los 18, Robyn ya llevaba dos años en la droga.
Şu var ki Encanto Oculto Güneş, uyuşturucu ve büyülü bir sanat haftası.
Este es el tema. Encanto Oculto es una semana ininterrumpida de sol, drogas y artes mágicas.
Gözlerden kaybolmuş, uyuşturucu kullandığını itiraf etmiş, tutuklanmış biri.
Que desapareció, confesó usar drogas, fue arrestada.
Rastgele uyuşturucu testi yapılacak.
Serás sujeto a pruebas de drogas al azar.
Marjorie Travers, küçükler liginde olduğum zamandan beri uyuşturucu kullanıyor.
Marjorie Travers ha estado drogándose desde que estaba en la liga de béisbol.
Bunu gençlerin uyuşturucu bağımlılığı üzerine kuruyorduk.
Por lo tanto, estamos haciendo esta exposición sobre la adicción a las drogas, entre los jóvenes.
Uyuşturucu, fahişelik ve pornografinin bu kasabayı ne hâle getirdiğini gördüm.
He visto lo que las drogas, y la prostitución y la pornografía han hecho a esta ciudad.
Hiçbirinin uyuşturucu geçmişi yok.
Ninguna tenía antecedentes de uso de drogas.
Uyuşturucu bağımlısı, alkolik, vb. Vb. Birazcık saygı.
Un poco de respeto.
İçleri para dolu, ama uyuşturucu parası.
Pueden estar llenas de guita, pero son de unos narcos rosarinos.