Uzan Çeviri İspanyolca
5,502 parallel translation
Görünüşe göre Catherine'in Muirfield ile olan ilgisi Evan'ın intikamını almaktan çok daha derinlere uzanıyor.
Parece que la participación de Catherine con Muirfield va mucho más profundo que solo querer vengarse por Evan.
Uzan.
Túmbate.
Hadi, uzan.
Vamos, túmbate.
Bay Vaziri, sadece... sadece uzanın.
Sr. Vaziri, solo... quédese quieto.
Yüzükoyun uzanırken arkadan saldırıya uğramış.
Y fue atacada acostada desde atrás.
Genişlikleri 80 fitten, 200 fite kadar uzanıyordu ; antik astronot teorisyenleri bu tasarımların genel bir şablona uygun olduğuna inanıyor.
Con tamaños que varían de 24 a más de 60 metros de ancho, los teóricos del astronauta ancestral creen que los diseños tienen un patrón global.
Tamam, şimdi uzan.
Bien. Ahora recuéstate.
Adam yatağa uzanıp kendini vurmuş.
El sujeto se disparó a sí mismo acostado.
Uzanıp dinlenmen lazım.
Solo debes quedarte acostada.
Uzan.
Recuéstate.
Yok, telefonumu tuvalete düşürdüm ve uzanıp almam gerekti.
No, se me cayó el teléfono en el retrete y tuve que meter la mano y sacarlo.
Yüz üstü uzan.
Recuéstate boca abajo.
Uzan ilk, uzan.
Recuéstate, recuéstate.
Uzan şuraya.
Tú no la tienes.
Üç ölüm hepsi de Banks ve Bauer hukuk şirketine uzanıyor.
Tres muertes, todas llevan al bufete de Banks Bauer.
Neredeyse 10 yıl öncesine uzanıyor. İnanılır gibi değil.
Cosas que van casi 10 años atrás, es una locura.
Uzanın.
Por favor.
Ütüyü sen al ve sırtın kapıya dönmüş şekilde uzan, seni göremesin, tamam mı?
Agarra la plancha y recuéstate de espalda a la puerta para que no te vea, ¿ de acuerdo?
Annem iyiyken, senin annenin şarkılarını çalardı, ve biz yerde öylece uzanıp şarkıları tekrar tekrar dinlerdik.
Cuando estaba bien, ponía la música de tu madre, y nos tirábamos en el suelo y escuchábamos esas canciones una y otra vez sin parar.
Yeni mezarlık bıçkıevinden bu tepeye kadar uzanıyor.
El nuevo cementerio se extiende desde el aserradero hasta la línea Ridge.
Kum tepeleri kuzeye 160 kilometre kadar uzanıyor.
Las colinas de arena se extienden un centenar de kilómetros al norte.
Uzan.
Túmbese.
ve Colin bulununca bana karşı kurulan bu komplo nerelere uzanıyor onunla konuşma fırsatım olacak.
Tendré una oportunidad para hablar con Colin una vez lo encuentren para saber cuán profundo es el complot contra mi persona.
Kalemine uzanıyorsun, bir şey yok.
Tomás una lapicera, nada.
Olamaz. Sen yatağına gidip yatsana birazdan yanına gelip uzanırım.
No, bueno... ¿ por qué no vuelves a la cama e iré a acostarme contigo en un segundo?
Moralimi bozar ve moralim bozulunca yatağa uzanıp Üçüncü Çağ'ın Hobbit ordularına mithril atmam gerekir.
no me respondas, voy a conseguir deprimirme y cuando me deprimo tengo que quedarme en cama soplando Mithril y viendo ejércitos de hobbits de la 3ra edad.
İçeri girip uzan sen.
Solo entra y recuéstate.
Sen uzan.
De acuerdo. Túmbate.
Kaliforniya'dan Arizona'ya ve Meksika'nın içine kadar uzanıyor.
Se extiende desde California hasta Arizona y México.
Buralara kadar uzanıyor demek.
Se extiende hasta muy abajo.
Uzanıp birilerine dokunma vakti geldi dostum.
Hora de estirar el brazo y tocar a alguien.
- Johnny, biraz uzan ister- -
Johnny, tienes que echarte...
- Tüm görebildiğim uzanıp giden yol.
Todo lo que veo es la carretera.
Lakin hazırlıklı değilseniz bu çileyi çekemezsiniz. Yensek de yenilsek de önümüzde cehennem uzanıyor.
no podrán aguantar esta dura experiencia. lo que nos espera es el mismo infierno.
Uzanıp kestirmeyi çok severim.
A mí me gustaría echarme una siesta.
Televizyon izlerken uzanılacak cinsten.
Es de las que se doblan cuando estás viendo la TV.
Sabah, baktım sevinçle gördüm. Düşmanım ağacın dibinde uzanıp kalmış.
En la alegre mañana veo a mi enemigo bajo el árbol.
- Ben hemen şuraya uzanırım.
Solo me recostaré aquí.
Uzanın bakalım, cehenneme kadar yolunuz var.
Acuéstense, váyanse al Infierno...
Uzanın dedim.
Al piso.
Yoksa Ajan'a olan gözü pek inancın ona da mı uzanıyor?
¿ O tu intrépida fe en el trajeado se extiende también a ella?
- Daha sonra biraz yorulacaksın, uzanırsın biraz.
- Después, estarás algo cansada, te puedes acostar.
Füme balığı gibi yatağa uzanıyor.
Tirada ahí como un salmón.
Luke, uzan.
Lucas, acuéstate.
Uzan!
Agárrate!
Sırt üstü uzan Kyle.
Jesús. Acuéstate de espalda, Kyle.
Beraber bu yatağa uzanıp Owen'la ikiniz hakkında konuşuyoruz.
Tú y yo tumbadas en esta cama, hablando sobre ti y Owen.
Benim yetkim her yere uzanır.
Yo mando en todas partes.
Gidip uzan.
Ve a acostarte.
Biraz uzan istersen.
Las burbujas fueron directamente a mi cabeza. Debes tenderte.
Masaya uzanın lütfen.
- Sobre la mesa, por favor.