Vazgeçmem Çeviri İspanyolca
355 parallel translation
Makamımın getirdiği ayrıcalıklardan vazgeçmem için bir neden göremediğimden ... davamın Lordlar Kamarası'nda görüşülmesi hakkımı kullandım.
No viendo razón para ignorar ninguno de los privilegios de mi rango... ejercí el derecho de ser juzgado por la Cámara de los Lores.
- Asla vazgeçmem.
- Yo jamás olvido.
Kaldı ki ben bu sevdadan vazgeçmem.
Pero no renunciaré.
- Hayır, sağol. - Pipodan vazgeçmem.
No, fumaré mi pipa.
- Hiç vazgeçmem.
- Yo jamás cedo.
Schwiefka izin vermez. Vazgeçmem için dürtüp duruyor.
Schwiefka me toca y me obliga a retirarme.
Vazgeçmem için... tek bir kelime yeterlidir.
Para una sola palabra es todo lo que necesito Para convencer a mí que no lo haga. Por lo tanto, no dicen nada.
Ben payımdan vazgeçmem.
Yo guardaré mi parte.
Binbaşı, Amerikan vatandaşlığından vazgeçmem gerekse bile bu kızla yine de evleneceğim.
Mire, mayor... voy a casarme con ella aunque tenga que renunciar a mi ciudadanía americana.
Neler olup bittiğini öğrenmeden senden vazgeçmem.
No puedo olvidarme de ti sin saber siquiera por qué.
Sahip olmak için neden vazgeçmem gerekir? "
¿ Què debo sacrificar para tenerlo? "
Ve ondan vazgeçmem.
Y lo mantengo.
Bir insandan bu kadar kolay vazgeçmem.
No me rindo con un hombre tan fácilmente.
O sıralar vazgeçmem gerektiğinin şimdi farkına vardım.
Ahora sé que debería haberlo ignorado.
- Ondan asla vazgeçmem.
- No renunciaré a ella.
Vazgeçmem.
No voy a echarme atrás.
Hayır asla vazgeçmem, bu işi kesinlikle yapacağım.
¿ Y todavía dices que estoy obcecado? Muy bien, seguiré solo. La soledad es compañera de los justos.
Seni hür bırakıyorum, Dumbi. Yalnız çocuklarımdan vazgeçmem ben. Asla.
Te dejo libre Dumbi, pero a mis hijos no renuncio.
- Hayır, asla vazgeçmem.
- No, nunca me rindo.
Eğer sizi işe almam için diğer pilotlardan birinden vazgeçmem gerekseydi, yine de işi kabul eder miydiniz?
Si el haberle dado el puesto hubiera significado despedir a otro de los pilotos, ¿ habría aceptado el trabajo?
Asla vazgeçmem.
No cederé ni un milímetro. Yo también tengo carácter, señor consejero.
Her yere ulaşabilirim ve intikamdan vazgeçmem.
Mi brazo es largo y mi venganza es total.
Her yere ulaşabilirim ve intikamdan vazgeçmem.
Mi brazo es largo y mi venganza es total. Recuérdelo.
Ve şimdi istediğim tek şeyi bana sunuyorsun. Vazgeçmem şartıyla tek hazinemden.
Y ahora tú... me ofreces la única cosa que quiero... a cambio de la única cosa que atesoro.
- Bu kadar yaklaşmışken vazgeçmem.
- No lo dejaré ahora.
Kizdigin da oldu senin, çok sinirlendigin de ama vazgeçmem senden
He visto tus grandes fuegos y Los pequeños pero no me rindo todavía
- Vazgeçmem!
- ¡ No me voy!
Eğer, sizi gördüysem o zaman perdeyi çekmiş olurdum ve eğer bunu yaparsam tüm hayatımdan vazgeçmem gerekir... - "mahremiyete sahip olmak için."
De haberla visto, entonces... entonces habría corrido la cortina y si lo hago sería para preservar mi intimidad.
Kırlardan asla vazgeçmem.
El campo es la solución.
Fabrikam, o benim ve asla ondan vazgeçmem.
Ésta es mi fábrica. Por fin la tengo y ya no la suelto.
Yani eğer kalmaya karar verirsem bazı şeylerden vazgeçmem gerekecek.
Parece que, si te quedas en ella. hay cosas a las que tienes que renunciar.
Asla vazgeçmem.
Yo nunca me rindo.
İnsanlara inanmaktan vazgeçmem gerekiyordu ama sana hala inanıyorum.
He tenido que aprender también a dejar de creer en muchas cosas... Pero yo te creo.
Çok üzüldüm. Çünkü aklımdan geçen şeyden vazgeçmem gerekecek.
Eso me molesta, porque impide una idea que me ha venido en mente.
Bu, planlarımdan vazgeçmem demekti.
Lo que era abandonar mis planes.
Burayı seviyorum. Konforlu bir daireyi paylaşacağım diye buradan vazgeçmem.
Estoy a gusto en este estudio, y no lo cambiaría ni por un piso lujoso... si lo tengo que compartir con un chico.
Bu işten vazgeçmem için kontağın atmasından ya da çılgınca hikayelerden daha fazlasına ihtiyaç var.
Y hará falta algo más que un mal contacto eléctrico... o alguna historia loca para espantarme.
Vazgeçmem.
No me rendiré.
Evet, hayatımı yeniden kurdum. Sen Disneyland'da yaşayabilesin diye her şeyden vazgeçmem mi gerekiyordu?
¿ Tenía que renunciar a todo para que tú pudieras vivir en Disneyland?
- Asla vazgeçmem.
- Nunca me daré por vencido.
Kurtarılmaya değer biri olduğu zaman vazgeçmem.
No si es alguien que valga la pena salvar.
Green Acres dizisini taklit etmekten vazgeçmem konusunda anlaştık.
Acordamos que dejaría de imitar al elenco de Acres Verdes.
İstediğim şeyden sırf doğru olmaz diye vazgeçmem.
No suelo renunciar a lo que quiero sólo por hacer lo correcto.
Bundan vazgeçmem için onu cesedimin soğuk ellerinden söküp almaları gerekir.
Si, si que lo haré... hasta el día que recen por ella desde mi mano fría y muerta.
Onlardan vazgeçmem.
Nunca renuncie a mi familia..
Ben asla vazgeçmem!
¡ Jamás me rindo!
Tatlıya düşkünlüğüm biraz fazla.. .. Ama hastalığım beni, bu zevkten vazgeçmem için zorladı.
Era muy goloso pero la enfermedad me hizo renunciar a estos placeres.
Elaine bana vazgeçmem için şans verdi ve ben geri çevirdim.
Elaine me dio la oportunidad de salir de ésta y no la aproveché.
Vazgeçmem gereken bir çalışan.
- Un empleado que tuve que despedir.
Galiba nihayetinde Beverly'nin oyunundan vazgeçmem gerekiyor.
Supongo que tendré que dejar la obra de Beverly.
Hiç vazgeçmem.
Nunca renuncies.