Yaparlar Çeviri İspanyolca
4,098 parallel translation
Sanırım ailem bunu anlamış gibi değiller... düşündüğümüz gibi yaparlar, onlar sadece insan, sen de onları suçlayamazsın, ama bu bu yüzden değiştirmek için benim seçimim...
Supongo que los padres no tienen como descubrió como nosotros creemos que lo hacen, pero son sólo personas, y no se les puede culpar, pero es mi elección cambiar de modo que...
Genelde yapay ses yayını yaparlar sayı, kelime, harf akımları okurlar müziği tersten çalarlar ya da şifreli elektronik kod yayını yaparlar.
Generalmente transmiten voces generadas artificialmente leyendo una serie de números, letras, frases o palabras, música en reversa o códigos electrónicos encriptados.
Bence harika yaparlar.
Creo que sería maravilloso.
Her zaman işleri daha da zorlaştıracak bir şey yaparlar.
Siempre nos pone un reto con situaciones nuevas.
Bu beyazlar genelde aksini yaparlar.
No existe un "Bule" que no haga eso.
Sabah uyandığında sana minik meyve salataları yaparlar. Salata da cabası.
También están las ensaladas de frutas que te hacen al despertar.
Öfkelerine yenilip pişman olacakları şeyler yaparlar.
Pueden perder la paciencia y hacer cosas de las que se arrepientan.
Bir şeyler yaparlar, bir şeyler olur...
Hacen cosas, las cosas pasan...
Sizce bunu yaparlar mı? Eğer biz.. Dövüşmeyi reddedersek?
Que piensan que harían si nos rehusamos a pelear?
Sanırım metresler arabanın kaputuna tüccar kafası çarpınca böyle yaparlar.
Pero es típico de amantes, cuando les cae la cabeza de un comerciante sobre el capó.
Kızlar yaparlar.
Las niñas lo hacen.
Hep kovan yaparlar.
Siempre lo hacen.
Genellikle kovana benzeyen yapılar buldukları zaman yaparlar.
En general, buscan una estructura que parezca una colmena.
Bize neler yaparlar?
Lo que nos hacen...
Bunu sık yaparlar mı?
¿ Siempre son así a menudo?
Mahaveer ve hoca, Omveer'i kazandırmak için her şeyi yaparlar.
Maestro y Mahaveer harán todo lo posible para que Omveer wn,
Kısa kılıçta, kalkanda ve üç mızrakta ustalaşana kadar, her gün şafaktan hava kararana kadar talim yaparlar.
Todos los días se ejercitan desde el amanecer al anochecer hasta que han dominado la espada corta el escudo, y las tres lanzas.
Sizin gibi insanlar para kazanabilmek için yatırımlar yaparlar.
La gente como tú hace inversiones con mi dinero.
Pekala, Daha önce de söylediğim gibi, insanlar yatırımlar yaparlar. Bazen kazanırlar ve bazen de kaybederler.
Bueno, como dije antes, la gente invierte, y a veces funciona y aveces nó.
- Küçüklüğünden beri yaparlar.
- Lo hacen desde que él era así de alto.
Belki de bir gün bizim hakkımızda bir çizgi roman yaparlar...
Quizá hasta hagan una historieta sobre nosotros algún día...
Öyle yaparlar!
Lo hacen!
Hani geçiciliği anlatmak için sıcak bir günde taşa suyla resim yaparlar. Resim tamamlandığında buharlaşıp gitmiştir bile.
Les gusta pintar con agua al sol y cuando acaban, ya se ha evaporado.
Ve Donlar asla üzülmezler, onlar sadece kutlama yaparlar.
Y los Don no lloramos, sólo celebramos.
Erkekler bunu kolaylıkla yaparlar.
Los hombres consideraron que también muy fácil.
Orada bana ne yaparlar biliyor musun?
Sabía que iban a hacer conmigo?
Sanatçılar hep yapar. Saklayacak bir şeyleri olduğu için yaparlar ama, değil mi?
Sí, pero no lo hacen porque tengan algo que ocultar, ¿ verdad?
İnsanlar birbirlerini sevdiğinde bunları yaparlar.
Esto es lo que las personas hacen cuando se quieren uno del otro.
Almak için de her şeyi yaparlar.
Hacen cualquier cosa para tenerlo.
Hıristiyanlar böyle bir acı karşısında ne yaparlar?
¿ Qué hacen los cristianos con ese dolor?
Bu onların hem gücü, hem zaafıdır. Önlerinde mütevazı olmayı başarırsanız istediğiniz her şeyi yaparlar.
Es su fuerza, es su debilidad y si puedes humillarte a ti mismo frente a ellos harán todo lo que pidas.
Sana ödeme yaparlar, meraklanma.
Ellos te pagarán. no te preocupes.
Bazen böyle adamlar bizim midemizi bulandırmak için ve durumu olduğundan daha sıradışı göstermek için böyle yaparlar. - Bu sefer değil.
Algunas veces los malos intentan despistarnos, haciendolo parecer más loco de lo que es.
Aşık insanlar böyle yaparlar.
Escucha, esto es lo que los enamorados hacen.
Bazı insanlar yoga yaparlar.
Algunas personas hacen yoga.
Sadece kendileri istediğinde yaparlar.
- Deben quererlo hacer ellos mismos. - Cierto.
Evet, çok uzun süre önce okumuştum antik düşünürler bu ağacın altında meditasyon yaparlar ve evrenin devasa kozmik enerjisine bağlanırlarmış.
Sí, leí hace mucho tiempo que antes la gente meditaba bajo este árbol y así conectaban con la gran energía cósmica del universo.
Onlar yaptıkları her şeyi başkaları görsün diye yaparlar.
Todo lo que hacen, esta hecho para que otros lo vean.
Onlar yaptıkları her şeyi başkaları görsün diye yaparlar.
Todo lo que hacen, está hecho para que otros lo vean.
Sürekli yargılandıklarında insanlar sevilmek yerine garip şeyler yaparlar.
La gente hace cosas extrañas mientras las juzgan permanentemente en vez de ser amadas y listo.
Genç kızlar babalarının kredi katları ile harcama yaparlar.
Son jovencitas con la tarjeta de papá que disfrutan comprando cosas.
Anneleri olmadan ne yaparlar?
¿ Qué van a hacer sin su madre?
Yani, sadece deli insanlar öyle şeyler yaparlar.
Quiero decir, sólo la gente loca hace cosas como esa.
Ama, arkadaşlar öyle yaparlar.
Pero, eh, eso es lo que hacen los amigos.
Boğulan kurbanlar çoğu kez ölüm sırasında altına kaçırır ve kaka yaparlar.
A menudo las víctimas de estrangulación orinan y defecan justo antes de morir.
Aileden biri yaparlar.
Son miembros de sus familias.
Taklitler yaparlar ve sonra meteliksize dönüşürler.
A veces fingen que tienen y luego resulta que no tienen ni un penique.
Kendi evindeki fıskiyenin yanında oynarken böyle bir şeye kalkışabiliyorlarsa emirlerine amade bir ton su olan bir ortamda neler yaparlar sen düşün artık.
- Si te hacen eso estando en tu jardín, imagínate lo que te harán con agua de por medio.
Geyler öyle mi yaparlar? Hay ben senin!
- ¿ Los gays hacen esas cosas?
Onlar da bilseydi, Birsey yaparlar miydi bu konuda?
si ellos simplemente lo supieran, ¿ harían ellos también algo?
Bunu ona nasıl yaparlar... Geri çekil!
¡ Atrás!