Yaptïgï Çeviri İspanyolca
171 parallel translation
Yaptïgï onca çalïsmadan sonra bu ona çok zor gelecek.
Será duro para él después de lo que ha trabajado.
Testi kimin yaptïgï ne fark eder?
¿ Qué más da quién haga la prueba?
Annemin sïrf dügün için yaptïgï bir elbise giyerim.
Yo llevaré un vestido nuevo que mamá me hará sólo para la boda.
Elbette ki zaman geçtikçe bizde izini bïrakïyor bana yaptïgï gibi.
Claro, el tiempo ha dejado sus huellas...
Yeni vaIi, Pontius PiIate Kudüs'e geImisti ve iIk yaptigi is suçIari kayitIi oImayan tüm tutukIuIarin saIiveriImesi oIdu.
Un nuevo gobernador, Poncio Pilatos había venido a Jerusalén y su primer acto fue ordenar la liberación de todos los presos cuyos delitos no estuvieran registrados.
Sivil yasaminda sahip oldugun seylerin seni sen yaptigi gibi.
Como cuando eres un paisano, lo que tienes te define.
Bir süre önce Japonlarin yaptigi o koca teknenin adi neydi?
¿ como se llamaba ese gran buque que construyeron hace un tiempo?
Bir seyler yapmak zorundaydik çunku bizi temsil ettiği soylenen kisi hiçbir sey yapmiyordu. Tek yaptiği patronlarla konusmakti.
Nos hemos visto obligados a hacer algo... porque el que decía que nos representaba nunca hacía nada... no hacía más que hablar con el patrón.
Alex Haley'nin, irkinin yedi kusagi üzerinde yaptigi on iki yillik bir arastirma sonucu ortaya çikardigi gerçek bir hikaye.
Raíces. La historia real que Alex Haley desveló tras 12 años de investigar 7 generaciones de antepasados.
Dinlerin hep yaptigi sey tam da buydu.
Esto es lo que la religión siempre ha hecho.
James Stewart'in Kim Novak hakkinda ajanlik yaptigi...
la floristería Podesta Baldocchi, donde James Stewart espía a Kim Novak ;
Madeline'nin izini sürmüstü – Scotty'nin yaptigi gibi - seref Lejyon'undaki müzede, ölmüs bir kadinin, hani su tanimiyor olmasi gereken, portresi önünde durana kadar.
Él siguió a Madeline — como Scotty había hecho — hasta el Museo de la Legión del Honor, ante el retrato de una mujer muerta a la que nunca habría conocido.
... insan beyninin tümünün is basi yaptigi çaga eristigi zaman.
el año en el que el cerebro humano, ha alcanzado el estado del pleno empleo.
Onun yaptigi gibi, ben de kaçip gidebilecek miyim acaba?
¿ Podré huir alguna vez como lo hizo él?
Yaptigi çalismalari gördüm, Limet... iki kafa... yasli bir kadin ve bir serseri.
Ya vi su trabajo, Limet. Dos cabezas, una anciana y una vagabunda, sólo esbozos.
Bay Rodin'in yaptigi gibi.
Hago lo que el Sr Rodin hace.
"Zit Flash'la yaptigi destansi sokak savasindan sonra sehrimizin Kirmizi Hizci'si isik patlamasinin içinde ortadan kayboldu."
"Luego de una batalla callejera épica con el Flash-Reverso, nuestro muy propio veloz escarlata ha desaparecido en una explosión lumínica".
Kanunun elinden kurtulamayacagini anlayip... yaptigi terörist faaliyetlerden pismanlik duyunca... kendisini öldürdü.
Sintiendo sobre él la inquebrantable mano de la ley... y lleno de remordimientos por su actividad terrorista, acabó con su vida.
Az önceki kadinin yaptigi.
Lo que hizo esa mujer.
Apocalypse, aynen digerlerine yaptigi gibi, sana da ihanet eder.
Apocalypse sólo los traicionará, como lo ha hecho con muchos otros.
Ama kimsenin bir sey yaptigi yok.
Todos hablan y hablan pero nadie hace nada.
Yaptigi hic mantikli gelmiyor.
incluso si no viene al caso.
Benimkilerin, HumanZ'in senin icin yaptigi programi kirdigini soylemekten cok mutluyum. En kolayi da suruculerine girmek oldu.
Olvidé decirte que mis chicos listos revirtieron ese crack que los "Humanoz" diseñaron para tí, y obtuvimos acceso a tus discos rígidos.
Günesin batisi, gezegenimizdeki canli organizmalarin yaptigi en büyük göcü tetikler.
Cuando se pone el sol, se desata la migración más grande de organismos vivos en nuestro planeta.
Ben gerçek dünyada yasadim, insanlarin istediklerini almak için yapmalari gerekeni yaptigi.
Yo vivo en el mundo real, donde las personas tienen que hacer lo que sea para obtener lo quieren.
Yanimdan geçerken, bir boynuzun içinde ates tasidigini gördüm eskilerin yaptigi gibi boynuz oldugunu içindeki isiktan anladim.
Cuando nos pasó, me di cuenta que llevaba fuego dentro de un cuerno cómo la gente solía hacer. puedo ver el cuerno por la luz que llevaba dentro, del color de la luna.
MÜNASEBETSİZİN BİRİ YEL DEĞİRMENİNE YAPTIĞI İÇİN BİR SÜRELİĞİNE KAPALIYIZ
"Porque alguien creo una condición insalubre, el molino verde esta cerrado"
Bunlar sadece, korkmus taburlarin düsünmeden yaptigi hareketler degildi.
No fueron las acciones vehementes de tropas asustadas.
Anitta, Almanlarin Bonapart Fransa'sini yenmek için ingiltere ve Rusya ile isbirligi yaptigi dönemlerdeki olaylar yazilidir.
Remontaba a cuándo los estados alemanes se unieron a Gran Bretaña y Rusia Para derrotar a la Francia de Bonaparte.
2. Dünya Savasinda Papa XII. Pius'un yaptigi gibi Papa XV.
Como el Papa Pío XII durante la Segunda Guerra Mundial,
Babam, bir Alman'in yaptigi operasyona katilmayi reddettigi için 5 gündür kilit altindaydi.
"Papá fue aprisionado hace cinco días" "Por rehusarse a ayudar en una operación que hacía un Boche"
Birakta adamlarin yaptigi isi takip edeyim! Sana birbiriniz icin yaratildiginizi soylemistim.
Te dije que estábamos destinados el uno para el otro.
Gece yarisindan önce ne yaptigi konusunda pek açik degildi.
No es claro en qué hizo justo antes de medianoche.
Tabii, MTV seni ise alip büyük bir yildiz yaptigi zaman.
Claro, cuando te contrate MTV y te convierta en estrella.
Endiselenme. Yanlis bir hareket yaptigi anda bu adam benim.
No te preocupes, ese tipo estará controlado en cuanto se mueva.
"DÜŞMAN" ONLARIN OYUNDA YAPTIĞI HATAYDI.
SU ERROR FUE JUGAR CON EL "ENEMIGO".
Insanlarin yaptigi bu.
Es lo que hace la gente.
sefkatle yaptigi temizlik, enfeksiyona karsi bir koruma.
Su limpieza cuidadosa le libra de infecciones.
Bebeklerin igrenc seyler yaptigi kartlar degil mi onlar?
¿ Son las tarjetas tontas donde los bebés hacen cosas asquerosas?
Bebeklerin, kontrolsuzce yaptigi seylerin oldugu inanilmaz kartlar.
Son tarjetas increíbles donde hacen cosas para morirse de la risa.
Babam Cinli cocuklarin bana yaptigi butun hediyeleri parcaliyor.
Papá está rompiendo todos los regalos que los niños chinos hicieron para mi.
... ve Jr'da yaptigi en buyuk...
Y J.R. lo va a usar.
Sorun sen tuvaletteyken yaptigi bir sey degil.
No fue nada que hiciera mientras estabas en el baño.
Roma'ya yaptigi ve 16 yil süren seferinde, Hannibal hiç savas kaybetmemisti.
En el año 16 de su campaña contra Roma, Anìbal no abía perdido ni una batalla.
Belkide seytanin yaptigi bu- - Bizleri zorlamak, kirilma noktasina getirmek.
Tal vez eso sea lo que el demonio hace presionarnos, encontrando la forma de quebrarnos.
Ingiliz krali herifin ya da asagida oturan elemanin yaptigi gibi kellesini ucurabilirsin.
Deberías cortarle la cabeza, como hizo ese rey de Inglaterra... o el tipo que solía vivir aquí abajo.
Joy'un yaptigi, beni rahatsiz eden her seyin cetelesini tutarim.
Yo anoto todo lo que hace Joy que me molesta.
insanlarin yaptigi seyi.
Lo que la gente hace.
Bilirsin, hani su film yildizlarinin yaptigi gibi.
Sí, esas sonrisas de estrellas de cine.
Baslangiç için kendi yaptigi susi vardi... California usulü.
De entrada había preparado su propio sushi, California Rolls.
Yaptigi her seyde, her hareketinde her seyde demir gibidir...
Inflexible en todo aquello que hace, en sus movimientos.
yaptığını beğendin mi 27
yaptığım bu 21
yaptığına bak 22
yaptı 88
yaptın 100
yaptım 350
yaptılar 29
yaptık 46
yaptınız mı 19
yaptın mı 91
yaptığım bu 21
yaptığına bak 22
yaptı 88
yaptın 100
yaptım 350
yaptılar 29
yaptık 46
yaptınız mı 19
yaptın mı 91