English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ Y ] / Yaşın

Yaşın Çeviri İspanyolca

28,022 parallel translation
Baracus'ün zombi olup olmadığını kontrol etmeye gittiğim gece beş yaşındaki bir çocuk geldi ve babasına sarıldı.
La noche en que comprobé si Baracus era zombi su hijo llegó corriendo hacia él, el niño de cinco años abrazando a su padre.
22 yaşındaki oğullarının kimliğini teşhis ederken ailenin yanındaydım.
Acabo de recibir a unos padres que vinieron a identificar a su hijo de 22.
Sekiz yaşındaki bir kızın bu partiyi yönlendirmesine izin mi vereceğiz cidden?
¿ Vamos a dejar que una niña de ocho años dicte esta fiesta?
Christa yapmış, 12 yaşındaki bir kızın yardımıyla.
Christa hizo, con la ayuda de una niña de 12 años de edad.
Kaç yaşındasın?
¿ Cuántos años tienes?
Kaç yaşındasın?
¿ Así que qué edad tienes?
Skandalların problemi kurunun yanında yaşın da yanmasıdır.
El problema con el escándalo es que el lodo no siempre se embarra a la gente indicada.
Bak kimsin ya da kaç yaşındasın bilmiyorum.
Vale, mira, mira, no sé quién eres, no sé cuántos años tienes.
Söyleme sakın yaşını.
No me digas el número.
14 yaşındaki çocukların bizi laboratuvarda yarattığı gibi görünemeyiz, değil mi?
No todos podemos lucir... como si nos hubiese creado un niño de 14 años en su laboratorio.
Kaç yaşındasın ki sen?
¿ Qué edad tienes ahora?
Ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar yaşını tahmin edemezlerdi.
- Sí. No importa cuánto lo intentaron, no adivinaron su edad.
Ona daha önceden söylediğim her şeyi şimdi de o bana söyledi. Bütün bunların hayal olduğunu, 15 yaşındaki hâlimizin geleceğimize yön verdiğini söyledi.
Todo lo que solía decir me lo echó en cara, que todo esto era una fantasía, que estábamos dejando que nuestra personalidad de quince años dicte nuestro futuro.
Bu arada çocuk nisanda 18 yaşını doldurdu.
- Cumplió 18, por cierto. En abril.
Bu Game-Boy'un üzerinde parmak izin bulundu. 16 yaşında bir genç kızın cesedinin yanında.
Tu huella fue encontrada en esta Game Boy al lado de un cadáver de una chica de 16 años.
Gertrude 29 yaşında ve sarışın.
Gertrude tenía 29 años y era rubia.
Daha önce de buraya gelmiştin, o zaman 15 yaşındaydın.
Ya has estado aquí antes, cuando tenías 15 años.
Maryville Lisesi'ndeki bir son sınıf öğrencisi 14 yaşında alkollü bir kızla cinsel ilişkiye girdiği iddiasıyla çocuğa cinsel tacizle ve zarar vermekle suçlandı.
Un alumno de último año de Maryville fue acusado por abuso sexual y poner en riesgo a una menor después de supuestamente acostarse con una niña borracha de 14 años.
Mahkeme belgelerine göre, cep telefonunu kullanarak 14 yaşındaki bir kız ile 17 yaşındaki bir oğlanın cinsel ilişkisini filme almış.
Según documentos del tribunal, con el móvil grabó un video de una chica de 14 años manteniendo relaciones con un chico de 17 años.
Yani kaç yaşındasın?
¿ Qué edad tienes?
Seks yaptığın kız 14 yaşındayım mı dedi? Evet.
¿ La chica con la que te acostaste dijo que tenía 14?
Baygın bir halde yere uzanmıştım. Bu sırada 18 yaşındaki oğlan üstümdeydi.
Estaba tirada en el suelo, desmayada, y un chico de 18 años estaba encima de mí.
Evet, sen daha 19 yaşındayken Gizli Servis'in yurt odanın kapında belirmesi oldukça ciddi bir durum.
Es algo muy serio cuando el Servicio Secreto... aparece en tu dormitorio y tú tienes 19 años.
Kaç yaşındasın?
¿ Qué edad tienes?
- Üç. - Üç yaşında mısın?
- Tres.
Üç yaşında mısın?
- ¿ Tres?
4 yaşında ıslahevine gönderildim aile konsepti o kadar sınırlıydı ki kendimi İtalyan aşçının babam olduğuna ikna etmiştim.
Fue enviado a una casa de trabajo a los cuatro años con un concepto de familia tan limitado que en realidad me convencí a mí mismo que un cocinero italiano era mi padre.
Ama 23 yaşındaki kızınızı bu şekilde kaybettiğinizde acıyı tarif etmek mümkün olmuyor.
Pero cuando se pierde a su hija de 23 años, así que Es imposible describir el dolor.
Nihayet hiç yaşamadığın çocukluğunu bununla telafi ediyorsun üç yaşındaki bir kız gibi.
Que finalmente está haciendo para que la infancia que nunca tuvo como una niña de tres años de edad
görünen o ki adamımızı bulduk duydum ki kurbanın kimliğini bulmuşsunuz evet Emil Bradford, 43 yaşında
Parece que encontramos a nuestro hombre. Escuché que tenían una identificación. Sí, Emil Bradford, 43 años.
Kaç yaşındasınız?
¿ Qué edad tienes?
- Yaşın hakkında yalan mı söyledin?
- ¿ Mentiste sobre tu edad?
Elizabeth'in ölümünün yasını tutuşunu izlemek, buna benim sebep olduğumu bilmek, acı vericiydi.
Fue insoportable verte llorar la muerte de Elizabeth, saber que te estaba haciendo pasar por eso.
Tarihimizin kritik ve tehlikeli bir anını yaşıyoruz.
Estamos en... un crítico y peligroso momento en nuestra historia.
Lise aşklarının orta yaş versiyonları.
Son la versión de mediana edad de los novios en el instituto.
Benim yaşıma geldiğin zaman bunların olduğunu göreceksin.
Cuando llegas a mi edad, ves que esto ocurra.
Burada yaşıyan kadın, Aimee Diaz,... bu sabah geldiğinde oturma odasında cesedi bulmuş.
Aimee Díaz, la mujer que vive en esta casa, llegó esta mañana y encontró un cadáver en la sala.
10 yılla karşı karşıyasın.
Usted está buscando a los 10 años.
Bakın, biz Olympic Hills'de yaşıyoruz.
Vemos, vivimos en Colinas Olímpicos
Görülerim işte böyle oluşuyor,... kurbanların kişiliklerini hissediyorum,... anılarını yaşıyorum.
Ahí es donde mis visiones vienen, Siento personalidades de la víctima, Experimento sus memorias
20 yıl federal hapis cezasıyla karşı karşıyasınız.
Estamos hablando de 20 años en términos federales.
Kanıtlamamız gereken bazı bilgiler var ama bu konuda sorun yaşıyoruz. - Çünkü sen tam bir yalancısın.
y tenemos que establecer algunos hechos incuestionables y tenemos problemas para hacerlo porque eres un auténtico mentiroso.
Denver, Colorado'da yaşıyorum bu arada Kevin Mitnick adını kullanmıyorum.
Vivía en Denver, Colorado. No vivía bajo el nombre de Kevin Mitnick... sino bajo el nombre de Eric Weiss.
- Colton, kaş yaşındasın sen?
- ¿ Qué edad tienes?
Yaş sınırını 16'ya düşürdüler.
Bajaron la edad para servir a 16.
Bu korkunç tabloyla bu mahallede yaşıyorsun. Herkesin gördüğü, tanıdığı kadarıyla bildiği mahallenin aynı adamısın. Aynı örnek adam, tanıdık örnek Clay.
Viviendo con estas cosas horribles en este barrio, el mismo barrio donde todos te entienden, todos te conocen y, por lo que a ellos respecta, sigues siendo el mismo chico de barrio, el mismo chico fiable, el viejo y fiable Clay.
Eğer arabanın seri numarası tanınmayacak kadar yanmadıysa verebilir alt dişlerine göre kurbanın yaşı
Podría, si el número de chasis no estuviera quemado más allá de todo reconocimiento. A juzgar por el desgaste de los dientes mandibulares, coloca la edad de la víctima alrededor de los 40 años.
bir şeyler karen ın pes etmeyeceğini gösteriyor sanırım adamın karısıyla yeniden konuşmamız lazım dejavu yaşıyorum bunu daha önce de yapmamış mıydık?
Ahora, la pregunta es por qué lo hizo. Sí, algo me dice que Karen no lo va a aceptar. Creo que es hora de tener otra charla con la exesposa de Emil.
Ama şu an ciddi bir değişim yaşıyorsun, yakınlarını kaybettin, işini kaybettin.
Pero ha estado bajo un gran cambio en su vida, pérdidas personales, perder el trabajo.
Britanya geri çekilmeyi alışkanlık hâline getirseydi dünya faşist tiranlığın boyunduruğu altında yaşıyor olurdu ve bir imparatorluğumuz olmazdı.
Si Gran Bretaña tuviese por costumbre dejarse intimidar, el mundo aún viviría bajo el yugo de la tiranía fascista y no tendríamos ningún imperio.
İlk baştaki başarınızı hiç karşılaştırmadınız. Bununla nasıl yaşıyorsunuz?
Nunca ha igualado su éxito temprano. ¿ Cómo vive con eso?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]