Zahmetine Çeviri İspanyolca
677 parallel translation
Bana yolu gösterme zahmetine girmeyin.
- ¿ Qué te pasa?
Acaba Baron güzel odama gelme zahmetine katlanır mıydı?
¿ El barón se tomaría la molestia de venir a mi bonita habitación?
Burada kalma zahmetine değer.
Vale la pena quedarse aquí sólo por eso.
Siz korsanlar satın alma zahmetine pek girmezdiniz.
Ustedes los piratas suelen tomar sin molestarse en comprar.
Onu çıkarma zahmetine girme.
No te quites el abrigo.
İnkar etme zahmetine girmeyin.
No os molestéis en negarlo.
Bana söyleme zahmetine bile girmeden önüne gelen herkese aklına ne eserse söylüyorsun.
Le dices a cualquiera lo primero que se te ocurre... y no me lo adviertes.
Beni kovma zahmetine girme.
Y no se moleste en despedirme.
Sizi, bütün bunları bize anlatma zahmetine soktuğumuz için son derece üzgünüm.
Siento mucho haber tenido que hacerla contarnos todo esto.
Kız kardeşin meşgul... ve etrafta dans etme zahmetine... katlanabileceğim başka bir kadın da yok.
Tu hermana está ocupada y no hay otra mujer aquí de mi gusto.
Madem doğru olduğuna inanmıyorsunuz Madam... neden o kadar yolu tepme zahmetine katlandınız ki.
Si esa información no puede ser cierta, Señora,.. ¿ Por qué se ha tomado la molestia de venir hasta aquí?
İnsanlar bazen, gizli doğruyu bulabilmek için bazı şeylerin yüzeyini kazıma zahmetine katlanırlar.
Uno rara vez se toma la molestia de hurgar un poco y descubrir el interior.
Bay Kralik, sizin yüzeyinizi kazıma zahmetine hiç katlanmazdım çünkü tam olarak ne bulacağımı biliyorum.
Realmente no tengo ganas de hurgar en usted, Sr. Kralik porque sé exactamente qué vería.
Memnun olabilir Augusta'ya götürme zahmetine girmeden.
Seguro que se alegra de librarse de tener que llevarla hasta Augusta.
Leander, sevgilisini görmek için Çanakkale Boğazı'nı yüzerek geçerken yanına valiz alma zahmetine katlanmamıştı.
Cuando Leandro cruzó a nado el Helesponto hasta su amada, no se preocupó de llevar una maleta.
Oh, yanıtlama zahmetine girme, bütün bunların hesabını polise verebilirsin.
No se moleste en contestar, ya se lo contará todo a la policía.
Bulma zahmetine giriştiğimiz belge
Él no tiene el documento.
Onu taa Oregon'dan buraya getirme zahmetine katlandım. Bakalım neler söyleyecek.
Me tomé la molestia de traerle desde Oregón.
Buraya gelme zahmetine girdiğiniz için üzgünüm.
Siento que se molestaran en venir hasta aquí.
Evet Bay Bilinmeyen bizi sadece yalan dolanla görmeyi amaçlamıyor, aynı zamanda her birimizi araştırma zahmetine de giriyor.
- Así que es el Sr. "Desconocido". Pero sabe mucho de nosotros.
- Öyleyse neden vasiyetine öldüğünde Mount Auburn'a gömülmek istediği maddesini koyma zahmetine katlandı?
- Entonces, ¿ por qué ella puso una cláusula en su testamento pidiendo ser enterrada en Auburn?
- Oldukça. Gördüğün gibi, onun dairesinde bulunduğumuz gece Emery'nin müzik kutusunun çaldığı ezgiyi ezberleme zahmetine girdim.
Me tomé la molestia de memorizar la melodía de la caja de Emery... la noche que estuvimos en su casa.
- Niye sorma zahmetine giriyorsun Daniel?
- ¿ Por qué molestarte en preguntarme?
Hayır, o zor biri değil. Sadece zamanı olmayan ya da onu tanıma zahmetine girmek istemeyen biri bu şekilde düşünür.
No, no es difícil, solamente quien no tiene tiempo o verdaderas ganas de conocerle podría pensar eso.
Senin rahat elbiseler giydiğin, benim traş olma zahmetine girmediğim benzer bir çok yemek yediğimiz Porter ile Lora Mae bizimle olacak.
Estarán Porter y Lora Mae, con quienes ya hemos cenado... tú de pantalones y yo sin afeitarme.
Evet. Sadece kaldırma zahmetine girmedim sanırım.
Supongo que nunca me molesté en guardarla.
- Ve bunu öğrenme zahmetine girmeyeceğim.
- Me he preocupado de enterarme.
Ne diye bunları ortaya dökme zahmetine katlanıyoruz anlamıyorum.
No sé por qué nos molestamos en salir, Sue.
Mühendislik direktiflerinde açıkça yazıyordu yoksa okuma zahmetine katlanmadın mı?
No soy científico. Tenías un libro de instrucciones generales.
Kızılderilileri başka kim bu kadar hızlı temizler? Hükümet buraya neden bir ordu göndermek zahmetine katlandı ki sanki?
Sólo que si eres tan rápida matando pieles rojas me pregunto para que el gobierno habrá mandado al ejército.
Kürek kemiklerimin arasına bakma zahmetine katlansaydınız... Bay ve Bayan Gubbins... orada sapında isimleriniz yazan bir bıçak görürdünüz.
Si fueran tan amables de ver entre mis hombros Sr. y Sra. Gubbins verían un cuchillo, con sus iniciales en el mango.
Yerden almak zahmetine girmeyeceğim.
Ni me molestaré en levantarlo.
- Lütfen açma zahmetine girişmeyin. - Zahmet değil.
Por favor, no se moleste en desenvolverlo.
Bunu şunun için söylüyorum : eğer ekranınızda karlanma görünecek olursa, televizyonuzun ayarı ile oynama zahmetine girmeyin.
Lo digo porque si aparece nieve en su pantalla,... no pierdan el tiempo ajustándoIa.
Bu kez ayrılma zahmetine bile girmedin, dün hiç görünmedin.
Esta vez ni te has molestado en renunciar,... - ayer no te presentaste.
Bütün bunları açıklama zahmetine niçin girdiğimi bilmiyorum, çünkü bu gecenin öyküsünün başındaki üç kısa sahne her şeyi açıklığa kavuşturacaktır.
No sé por qué me molesto en explicarles todo esto. En cuanto vean unas escenas previas al programa de esta noche... Io tendrán todo perfectamente claro.
Bütün bunları açıklama zahmetine niçin girdiğimi bilmiyorum, çünkü bu gecenin öyküsünün başındaki üç kısa sahne her şeyi açıklığa kavuşturacaktır.
No sé por qué me molesto en explicarles todo esto. En cuanto vean Ias 3 breves escenas previas al programa de hoy... Io tendrán todo muy... claro.
Şimdi, yalan söyleme zahmetine girme.
- No se moleste en mentir.
Konuşacak kimsen olmayınca, düşünme ya da anımsama zahmetine girmezsin.
Si no tienes a nadie con quién hablar, no piensas, ni recuerdas.
Niçin benden bir şey istemek zahmetine girdin?
¿ Por qué te molestaste en preguntarme algo?
Savunmamızın temeli olacak bir şeyi bildiğiniz halde, böyle basit bir testi yapma zahmetine girmediniz?
La base de nuestra defensa sería, ¿ que no se te tomo la molestia para hacer una prueba tan simple? .
Sağduyu adına birine anlatın, böyle basit, açık bir testi niçin yapma zahmetine girmediniz?
Si alguien con sentido común, ¿ por qué no se molesto en hacer una prueba tan simple y evidente?
Umarım arama zahmetine katlanır.
Ojalá se hubiera molestado en llamar.
Açıklama isteme zahmetine girmeyeceğim.
No me molestaré pidiéndoles información.
Kozumu kullanırsam, artık perdelerini açma zahmetine bile katlanmayabilirler.
Si juego bien mis cartas, ni se van a molestar en estrenar obras.
Okuma zahmetine girmeyecek kadar önemsiz.
No se moleste en leerla.
Lütfen, inkar etme zahmetine katlanma.
Por favor, no caigas en la negación de todo.
Çünkü seni nerede bulacağımı sorma zahmetine girdim ve oynamaktan benim kadar hoşlanıyorsun.
Porque me he molestado en averiguar dónde encontrarte y te gusta jugar tanto como a mí.
Linda ve ben, Mama ve Papa şerefine kadeh kaldırıyoruz, tanışıp evlenme ve bizi doğurma zahmetine katlandıkları için.
Linda y yo queremos brindar por mamá y papá, por haberse molestado en casarse y tenernos.
Zahmetine değdi.
- ¿ Qué? Merece la pena.
Adını sorma zahmetine girmedim.
No me molesté en preguntarle el nombre.