Zamani Çeviri İspanyolca
478 parallel translation
Çok içtigi birkaç zamani hatirliyorum da.
- Me acuerdo de cosas.
"Tanrim intikam zamani geIince benim eIIerim ona dokunacak."
"Señor en la hora de Su venganza mía será la mano que la haga caer sobre él".
MARİPOSE ÜÇÜNCÜ AYAK BAHİS ZAMANI
MARIPOSE MEJOR APUESTA
IKonusmak için yanlis zamani seçer ve yanlis seyler söyler.
Eligen el momento inapropiado para hablar y se equivocan en lo que dicen.
Zamani gelince kullanacak bir kurban bulmaliyim.
Tengo que encontrar una víctima para cuando llegue el momento.
Eger bu yolda bir yiI daha harcarsak... bu ise harcadigimiz toplam zamani... sadece yüzde 5 oraninda fark ettirecek.
Si tenemos que invertir otro año buscándolo... bueno, señor, sólo será un gasto adicional de tiempo del... cinco por ciento, más o menos.
Bu masum numaralarinin hiç zamani degil!
¡ No hay tiempo para niñerías!
Simdi birinin, kapiyi çalmasinin tam zamani.
Este sería el mejor momento para que alguien llamara a la puerta.
Bir sey için ise kesinlikle zamani yoktur : Hukuksal hokkabazliklara!
Y hay una sola cosa que odia a muerte : ¡ las patrañas legales!
Ama artik birbirimizi daha iyi anlamanin zamani geldi.
Pero ya es hora de que nos entendamos.
Nasilsin tatlim Artik tanisma zamani geldigini düsündüm.
¿ Qué tal cariño? Creía que ya era hora de que nos conociéramos.
- ªimdi çocuk oyunlarinin zamani degil.
- No es momento para chiquilladas.
Biliyor musun Owen. Skulllar tepelerde seni ararlarken... Isham'in çiftligine gidip etrafi tarumar etmenin tam zamani.
Sabes, Owen, con la gente de Skull peinando las colinas, éste sería buen momento para ir al rancho de Isham y arrasarlo.
Saati sikmak zamani durdurmaz.
Estrujandolo no parara el tiempo.
Bence simdi tam zamani.
Creo que ahora es un buen momento.
Bence bizim de gitmemizin zamani geldi lke.
Creo que es hora de que todos hagamos las maletas, Ike.
JAPONYA - 1952 KORE SAVAŞI ZAMANI
JAPÓN - 1952 - EN LA ÉPOCA DE LA GUERRA DE COREA
Yeni adam göndermelerinin zamani gelmisti.
Ya era hora de que enviaran refuerzos. Soy Henshaw.
Kahvalti zamani.
Estaran desayunando.
Baris zamani ve savas zamani Donanma Filosu arasinda kalmissiniz.
Se ha quedado entre una armada en tiempo de paz y otra en guerra.
Rushmore dagindan inip etrafina bakinmanin zamani çoktan geldi.
Y a es hora de que pongas los pies en ia tierra y mires a tu alrededor.
DÜNYA ZAMANI
TIEMPO TERRESTRE :
Gösteriyi kamusallastiranlarin zamani geldiginde kamusallastirilmasi gerekmektedir. Dünya çoktan filme alindi.
Los expropiadores espectaculares deben ser a su vez expropiados.
Seyahatle alakali zamani azaltmis olan modernlesme ayni zamanda kisinin içinde ve dogrultusunda seyahat edebilecegi gerçek alani azaltmistir.
La misma modernización que ha retirado del viaje del tiempo le ha retirado también la realidad del espacio.
Üretim zamani, metalastirilmis zaman, birbirine denk zaman araliklarinin sonsuz yigilmasidir.
El tiempo de la producción, el tiempo-mercancía, es una acumulación infinita de intervalos permanentes.
Fakat burjuva ekonomisinin geri çevrilebilir zamani, dünya genelinde bu izleri kökünden silip atar.
Pero el tiempo irreversible de la economía burguesa extirpa estas supervivencias en toda la extensión del mundo.
Burjuvazi bu nedenle geri çevrilemez tarihi zamani bilinir kilmis ve topluma kabul ettirmistir fakat toplumun onu kullanmasina engel olmustur.
De este modo la burguesía ha hecho conocer y ha impuesto a la sociedad un tiempo histórico irreversible, pero negándole su uso.
Proletarya, ürettigi tarihsel zamani yasamayi talep ederek devrim planinin basit, unutulmaz özünü kesfeder ve önceden bos çikan bu plani her uygulama çabasi yeni bir tarihsel yasam için olasi bir hareket noktasini temsil eder.
En la reivindicación de vivir el tiempo histórico que hace, el proletariado encuentra el simple centro inolvidable de su proyecto revolucionario ; y cada una de las tentativas de ejecución de este proyecto que han sido aniquiladas hasta ahora marca un punto de partida posible de la nueva vida histórica.
Tüm dünyada ayni gün olarak görünen sey, yalnizca ekonomik üretim zamani, ve esit soyut bölümlere ayrilmis bir zamandir.
Es el tiempo de la producción económica, recortado en fragmentos abstractos iguales, que se manifiestan en todo el planeta como el mismo día.
Geri çevrilemez üretim zamani öncelikle metalarin ölçüsüdür.
El tiempo irreversible de la producción es, antes que nada, la medida de las mercancías.
Dünya çapinda toplumun genel zamani olarak resmi anlamda kabul edilen zaman aslinda yalnizca onu olusturan özellesmis menfaatleri yansitir ve bu nedenle de yalnizca belirli bir zaman türüdür.
Así pues, el tiempo que se afirma oficialmente en toda la extensión del mundo como el tiempo general de la sociedad, no significando más que los intereses especializados que lo constituyen, no es más que un tiempo particular.
2 SAHNEYE ÇIKMA ZAMANI
ESPERANDO ENTRE BASTIDORES
Zamani degil ama olaganüstü büyüklükteki uzakliklari ölçer.
No mide tiempo, sino distancias enormes.
Birinci cilt Yaradilistan itibaren Büyük Tufan'a kadar olan zamani anlatir.
El 1 er volumen abarcaba de la Creación al Diluvio.
Zamani dogru olarak belirleyebilme olayi dünyanin her yerinde yayginlasan uzun deniz yolculuklarina ve kesiflere olanak sagladi.
El cronometraje preciso permitió navegaciones de exploración y descubrimiento que delimitaron la Tierra.
Zamani geldiginde kaybolma sakin!
¡ No se pierdan cuando el tiempo venga!
Gösterilmesinin tam zamani!
Entonces es hora de que la añadan.
Hatirladiklarim, bir karmasa zamani... yikilan hayaller, o tuketilmis topraklar.
Recuerdo una epoca de caos, suenos destruidos, este erial.
TekIifin zamani gec _ ti.
La oferta esta cerrada.
Bana gelince, buyuyup adam oldum... zamani geldiginde de, onder secildim... Buyuk lKuzey lKabilesinin Sefi.
En cuanto a mi, me hice adulto... y con el tiempo, me converti en lider, en eljefe de la Gran Tribu del Norte.
- Banyo zamani hayatim.
- Ahora toca bañarse, cariño...
Televizyon haberleri bile gözün sihirli islevinin herseyin merkezinde olduguna tanik... simdi seçim zamani : kazanan adaylar - sans ruhu
De la función mágica del ojo en el centro de todas las cosas, hasta el telediario parece ser testigo. Es tiempo de elecciones :
FIRLATMA ZAMANI
lanzamiento
Inme zamanï.
Es hora de bajar.
Sorun degil, o gösterilerin zamanï geçti.
No se preocupe, el número está obsoleto.
SEVMEK ZAMANI
TIEMPO PARA AMAR
Saat dokuz. Yemek zamanï.
Las 9, hora de cenar.
Ayrïca yïlïn bu zamanï çok güzel.
Además, ésta es una época del año muy agradable.
Pamuk toplama zamanï bogazï kurutuyor.
La recolección seca la garganta.
Savas zamanï tarla kötülesti.
Se vino abajo durante la guerra.
Belki de, daha hala gençken kendimiz için bir seyler yapmanïn zamanï geldi.
Quizá es mejor que nos marchemos ahora que aún somos jóvenes.
zamanı 41
zamanında 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zamanımız azalıyor 34
zamanın var 16
zamanım var 22
zamanım olmadı 22
zamanımız tükeniyor 18
zamanı geldi 236
zamanında 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zamanımız azalıyor 34
zamanın var 16
zamanım var 22
zamanım olmadı 22
zamanımız tükeniyor 18
zamanı geldi 236
zamanı gelince 71
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanı geldiğinde 69
zamanımız bol 17
zamanınızı boşa harcıyorsunuz 17
zamanımız var 51
zamanı gelmişti 93
zamanın doldu 28
zamanımız yok 144
zamanımız kalmadı 32
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanı geldiğinde 69
zamanımız bol 17
zamanınızı boşa harcıyorsunuz 17
zamanımız var 51
zamanı gelmişti 93
zamanın doldu 28
zamanımız yok 144
zamanımız kalmadı 32
zamanını harcıyorsun 17
zamanı değil 16
zaman 286
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zaman geldi 92
zamanı değil 16
zaman 286
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zaman geldi 92