Zamanin Çeviri İspanyolca
99 parallel translation
Seninle cennette bulusurum zamanin durdugu yerde.
Pero no tan fúnebremente, mi amor. Nos encontraremos en Elysium donde una época en años no es más que un guiño del tiempo.
MUTSUZ BİR ZAMANIN ANISINA teknik düzenleme : a.k.s
EN RECUERDO DE UNA ÉPOCA QUE NO FUE FELIZ - 1914
Babam artik zamanin değistiğini soyluyordu, isçiler daha az çalisip daha çok kazaniyorlar diyordu, ve sendikalarin ortaya çikmasindan bu yana gerçekten somurulenler isverenlerdi.
Mi padre decía que los tiempos habían cambiado... que los obreros trabajaban mucho menos y ganaban mucho más. Y que desde la creación de los sindicatos... los verdaderos oprimidos eran los patronos.
Bu nedenle, sanayi öncesi toplumlarda yasama çabasini yöneten eski devirli ritmi, devirli zamanin dogal izlerini bir araya getirirken ayni zamanda yeni çesitlemeler
El tiempo seudocíclico se apoya a la vez sobre los vestigios naturales del tiempo cíclico, componiendo nuevas combinaciones homólogas :
Eski toplumlarda devirli zamanin tüketimi, bu toplumlarin gerçek çalismasiyla tutarliyken, gelismis ekonomilerin sahte devirli tüketimleri, bu ekonomilerin üretim sistemlerinde gizli olan soyut geri çevrilebilir zamanla çelisir.
Mientras que el consumo del tiempo cíclico en las sociedades antiguas estaba en consonancia con el trabajo real de estas sociedades, el consumo seudocíclico de la economía desarrollada se encuentra en contradicción con el tiempo irreversible abstracto de su producción.
Bunun aksine, gerçekten yasanmis olanin olanin toplumun resmi geri çevrilebilir zamaniyla bir ilgisi yoktur ve o zamanin tüketilebilir yan ürünlerinin sahte devirli ritmini dogrudan karsidir.
Por otra parte, lo que ha sido realmente vivido no tiene relación con el tiempo irreversible oficial de la sociedad, y está en oposición directa al ritmo pseudocíclico del subproducto consumible de este tiempo.
Sahte devirli zamanin gösterisinin yüzeysel yüzeyinde gelip giden modalarin ardinda, bir çagin büyük tarzi, devrim için gizli fakat yine de belirgin olan ihtiyacin elinde tuttugu seylerde bulunabilir.
Bajo las modas aparentes que se anulan y recomponen en la superficie sutil del pseudotiempo cíclico contemplado, el gran estilo de la época es siempre lo que está orientado por la necesidad evidente y secreta de la revolución.
Geri döndürülemez zamanin gerçekten var oldugunu düsünenler bu zamanda hem unutulmazi hem de unutma tehlikesini bulur :
Aquellos para quienes ha existido el tiempo irreversible descubren en él lo memorable y la amenaza del olvido :
Burjuvazinin zaferi, son derece tarihi bir zamanin zaferidir çünkü bu, toplumu sürekli olarak bastan asagi degistiren ekonomik üretime iliskin zamandir.
La victoria de la burguesía es la victoria del tiempo profundamente histórico, porque es el tiempo de la producción económica que transforma la sociedad de modo permanente y de arriba abajo.
"Tarih bir zamanlar vardi fakat artik yok!" çünkü ekonomi tarihine siki sikiya bagli olan ekonomideki sahipler sinifi, hepsi onu tehdit ettigi için zamanin geri döndürülemez her kullanimini baski altinda tutmalidir.
"Hubo historia, pero ya no", porque la clase de los poseedores de la economía, que no puede romper con la historia económica, debe rechazar como una amenaza inmediata todo otro empleo irreversible del tiempo.
Evrensel tarih, tüm dünya bu zamanin gelisiminin hakimiyeti altinda oldugu için gerçeklik kimligi kazanir.
La historia universal llega a ser una realidad, ya que el mundo entero se reúne bajo el desarrollo de ese tiempo.
Bizim bilgimizi ozmoz yoluyla, zamanin dişinda alacaksin.
Adquirirás los conocimientos por ósmosis, de forma intemporal.
ZAMANIN AKIŞINDA
EN EL CURSO DEL TIEMPO
Ufacik küresel bir dünya, uzayin uçsuz bucaksiz boslugunda ve zamanin içinde sürükleniyor.
Un diminuto mundo esférico, flotando en una inmensidad de espacio y tiempo.
Uzay ve zamanin derinliklerini ögrenmeye baslamaliydik.
Hubo que sumergirse en la profundidad del tiempo y el espacio.
Maddeyi olusturan ilk patlamayla baslayan eski zamanin izlerini sürecegiz, ve gaz, toz, yildiz, galaksiler ve evrendeki küçük dünyamizi, gezegenleri, yasam, zeka ve erkek ve kadinlardan olusan türümüzü incelemeye daha yeni basliyoruz.
Recién iniciamos el largo camino empezado por la primitiva bola de fuego que llevó a la condensación de la materia : Gas, polvo, estrellas, galaxias, y en nuestro pequeño rincón planetas, vida, inteligencia y humanos curiosos.
Zamanin muazzam büyük okyanusundaki bu takvimde, bütün hatiralarimiz bu küçük kareye ancak sigiyor.
En el vasto océano del tiempo representado por el calendario toda nuestra memoria se limita a este pequeño cuadrado.
Irkimizin kutsal ve kadim sembolü... zamanin baslangicindan beri.
El sagrado y antiguo símbolo de su raza... desde los inicios del tiempo.
ZAMANIN EFENDİLERİ
LOS AMOS DEL TIEMPO
Etrafini sarip ; onlari, zamanin ötesine uçmayi basarmis böcekler gibi donatiyor iste, düsünebilecegi bir nokta, zamanin disinda :
Él los sujeta y los decora como a insectos que han volado más allá del tiempo, y a los que puede contemplar desde un punto de vista fuera del tiempo :
Baslik yazilarinin sarmalinda zamanin uzaklastikça daha genis bir alani kapsadigini görüyordu simdiki ani hareketsiz gözüyle içeren bir siklon.
En la espiral de los títulos él veía al tiempo cubrir un campo más y más grande a medida que se alejaba, un ciclón cuyo momento presente contiene al ojo sin movimiento.
Sanki mesele bir takipmis, muammaymis cinayetmis gibi görünür sarmalin içine itinayla kodlanmis oldugundan, iskalayabilir ya da hemen fark edemeyebilirsiniz kudret ve özgürlüktür, melankoli ve göz kamasmasidir mesele, mekandaymis gibi görünen vertigo zamandadir, zamanin vertigosudur asil söz konusu olan.
Parece que consiste en seguir el rastro del enigma, del asesinato, pero en realidad es una cuestión de poder y libertad, de melancolía y aturdimiento. Tan cuidadosamente codificada dentro de la espiral que puedes no darte cuenta, y no descubrir inmediatamente que este vértigo espacial en realidad representa un vértigo temporal.
Sekoya, Paris'teki Jardin des Plantes'tekiydi ve el de agacin disinda bir yere isaret ediyordu, zamanin disinda...
La sequoia era la que está en el Jardín de las Plantas de París, y la mano apuntaba a un lugar fuera del árbol, al exterior del tiempo.
– Hitchcock'un ekledigi tek sey olan - bu sahte kuleden, Scotty'yi zamanin ask salagi olarak hayal etmisti ; yanlislamaksizin, hafiza ile yasamayi imkansiz bulmasindan ötürü...
Desde esta falsa torre, la única cosa que Hitchcock había añadido, se imaginó a Scotty como un enamorado engañado por el tiempo con la imposibilidad vivir con la memoria sin falsificarla.
Zamanin bu zayifliklarini bir adaletsizlik gibi hissediyor... ve bu adaletsizlige, Ché Guevara gibi, 60'larin gençligi gibi öfkeyle tepki veriyor.
Estas faltas de firmeza del tiempo las siente como una injusticia, y reacciona a esta injusticia como el Ché Guevara, como la juventud en los años 60, con indignación.
O, zamanin Üçüncü Dünyacisi.
Es un tercermundista del Tiempo.
Yeni incil, sadece varoldugunu bilebilmek için tekrar tekrar kendisini okumak zorunda kalacak olan bir zamanin sonsuz bir manyetik teybi olacak.
La nueva Biblia será una eterna cinta magnética de un tiempo que tendrá que releerse a sí mismo constantemente sólo para saber que existió.
Yani, beklemek yetmisti ve zamanin isleyisini gezegenin kendisi sahnelemisti.
Así que, es suficiente esperar y el planeta, por sí solo, ya pone en escena el trabajo del tiempo.
Ve sonra, karsiliginda yolculuk'bölge'ye girdi... ve Hayao bana benim imajlarimi gösterdi, zaten epeydir zamanin yosunundan etkilenmis, sarmalin yutmus oldugu o anlarin varolusunca süren yalandan siyrilmis halde...
Y entonces, al viaje le tocó el turno de entrar en la Zona. Hayao me enseñó mis imágenes, ya afectadas por los líquenes del tiempo, liberadas de la mentira que había prolongado la existencia de aquellos momentos engullidos por la espiral.
Zamanin hikayesini anlatabilir miyiz?
¿ Podemos contar la historia del tiempo?
Zamanin kendisini, ozuyle birlikte?
¿ Del tiempo mismo, en su esencia?
Özür diledim, hatta kodeste geçirdigi zamanin ücretini ödemeyi teklif ettim.
Me disculpe, incluso le ofrecí un pago por el tiempo en prisión.
Zamanin doldu, çaylak!
Paz, novato.
ZAMANIN KÜLLERİ
Cenizas del Tiempo
ZAMANIN KÜLLERİ "yeniden..."
Cenizas del Tiempo
- "İkimize birer tane -" Bende para var, zamanin varsa eğer
- "tengo el dinero" - "si tienes el tiempo"
SENiN ZAMANIN DA GELECEK.
Tu tiempo llegara.
Öglene kadar zamanin var.
Tienen hasta el mediodía.
ZAMANIN KARANLIĞINDA
EN LA NOCHE DE LOS TIEMPOS
Artik rüya görmek için zamanin var.
Tienes tiempo para ellos ahora.
Zamanin sonuna kadar.
Hasta que el tiempo se detenga.
Rahatla, zamanin var... burada aceleye gerek yok.
Relájese, tómese su tiempo... no tenemos prisa.
Bu ZAMANIN BAŞLANGICININ SESİ
Es el sonido del inicio del tiempo.
Telafi etmek için çok zamanin var.
Tienes mucho tiempo para compensármelo.
Zamanin nasil geçtigini fark etmemek çok tuhaf.
Es curioso cómo no te das cuenta el tiempo pasar.
Zamanin önemli bir faktör oldugunu vurgulamis miydim?
¿ He mencionado que aquí el tiempo es un factor?
BÖLÜM 7 - "ZAMANIN DIŞINDA" Çeviri : Darkopal
CAPÍTULO SIETE "FUERA DE TIEMPO"
Zamanin tarihçileri tarafindan kayda alinmis günümüz âlimlerince de dogrulugu ispatlanmistir.
Fueron documentados por istoriadores de ese tiempo. Y verificados por expertos oy dìa...
Endiselenmene gerek yok, basarman için yeterince zamanin olacak.
No te preocupes, tienes mucho tiempo. Lo lograrás.
Zamanïn olunca seninle konusmak istiyorum.
Quiero hablar con Ud., si tiene tiempo.
Artïk senin de mutlu olma zamanïn geldi.
Te vienen momentos de felicidad.
zamanında 22
zamanın var mı 17
zamanın var 16
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanınızı boşa harcıyorsunuz 17
zamanın doldu 28
zamanını harcıyorsun 17
zamanı 41
zaman 286
zamanla 88
zamanın var mı 17
zamanın var 16
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanınızı boşa harcıyorsunuz 17
zamanın doldu 28
zamanını harcıyorsun 17
zamanı 41
zaman 286
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanımız azalıyor 34
zamanım var 22
zaman geldi 92
zamanım olmadı 22
zamanım yok 137
zamanlama 22
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanımız azalıyor 34
zamanım var 22
zaman geldi 92
zamanım olmadı 22