Zamanın Çeviri İspanyolca
113,754 parallel translation
Bunca senedir onu zamanında kurtaramadın diye mahvolmuş gibi numara yaptın.
Todos estos años fingiendo estar tan destrozada porque no pudieron llegar a él a tiempo.
Burada zamanın azalıyor.
Tu tiempo aquí se está acabando.
Zamanını ve fikirlerini ayırdığın için teşekkürler.
Gracias por tu tiempo y tus ideas.
Zamanın için sana iyi bir ödeme yapacağım.
Te pagaré bien por tu tiempo.
Zamanın zonklayışını hissediyormuş.
Dice que siente el latido del tiempo.
Güzel, zamanını kullan.
Eso es bueno, tómese su tiempo.
Sorun yok, zamanını kullan.
Está bien, tómese su tiempo.
Hayır, çünkü eski Rip zamanın kurtarılmaya değer olduğunu sanan bir aptaldı siz de ona inandığınız için ondan da büyük aptallardınız.
No, porque el antiguo Rip era un ingenuo al creer que el tiempo merecía ser salvado y vosotros erais aún más ingenuos al creerle a él.
Birlikte geçirdiğimiz onca zamanın ardından mı?
¿ Después de todo el tiempo que hemos pasado juntos?
İlk olarak, senin taklidini iyi yapmış ve ikinci olarak tam zamanında vardın.
Primero, él se hace una copia perfecta de ti y luego, apareces justo a tiempo.
Ve televizyona bakıp ortalıkta dolaşacak yeterince zamanın olduğuna göre, dışarı çıkıp Lena Luthor hakkında özel röportaj alsan olmaz mı?
Y ya que tienes tiempo suficiente en tus manos para pararte a ver ese televisor, ¿ qué tal si sales por ahí y obtienes una exclusiva con Lena Luthor?
- O zaman sanırım kabul edeceğim ve suçun kabulunu kendi reklamın için takas ettiğinden bahsetmeyeceğim.
Entonces creo que la tomo. Y deja afuera la parte donde intentas negociar la admisión de culpabilidad
O zaman param sende kalsın, beni COO * yap.
Entonces quédate con mi dinero y hazme directora de operaciones.
Burada zamanın tükeniyor.
Se te está agotando el tiempo.
O zaman boş verin, asla ülkeden çıkamazsınız.
Bueno, olvídenlo. Porque nunca saldrán del condado.
Ailene zaman ayırdın. Bu çalışma programını bozar.
Tomarse tiempo para la familia hace difícil mantener un horario de trabajo.
Yılın o zamanı geldi demek.
Ya llegó esa época del año.
Seansların daha verimli olabilmesi için iş görür bir ön bilgi. Çoktan alışkın olduğum birçok teknikle zaman kaybetmenizi önleyecek.
Se supone que es información útil para capitalizar más esta sesión y evitar que use técnicas que yo pudiera ya haber rechazado.
Zaman ayırdığın için teşekkürler.
De acuerdo. Gracias por su tiempo.
Yapmayın. O zaman topaklaşabilir ya da kirlenebilir.
No hagáis eso porque pueden quedar bultos o añadir impurezas.
Kapıyı açın o zaman.
Entonces abran la puerta.
Belki de o zaman konuşmadığınız ve konuşamadığınız konuları konuşabilecek kadar rahat olursunuz.
Quizá entonces se sentiría más cómoda y trataría algunos temas que no puede y no quiere tratar.
Bu ifade, zaman zaman en iyi fikirlerin bile çok geç aklınıza geleceği anlamına gelir, Baudelairelara yardım edebilmek için çok ama çok geç kaldığımız gibi.
La frase quiere decir que, en ocasiones, el mejor de los planes se nos ocurre cuando es muy tarde, así como es tarde para que nosotros podamos ayudar a los Baudelaire.
Kitabın ne zaman çıkıyor?
¿ Cuándo sale tu nuevo libro?
... Landerson Mükafatı'nı ne zaman kazandın?
DESCARGA COMPLETA cuando ganaste el premio Landerson.
Bir sonraki hissedar toplantınız ne zaman?
¿ Cuándo es tu próxima junta de accionistas?
Kitabın ne zaman çıkacak?
¿ Cuándo sale tu nuevo libro?
O zaman senin de onlardan farkın yok demektir.
Entonces, no eres mejor que ellos.
Ve neden her zaman herkesi kurtaran sen olmak zorundasın?
¿ Y por qué tienes que ser tú la que salve a todos siempre?
Her şey zaman domuzlarını patlatmamızla başladı, Zaman efendileri yani. Şimdi ise tarihin içine edildi ve düzeltmek de bize düşüyor.
Todo empezó cuando hicimos estallar a los polis del tiempo, los Amos del Tiempo, ahora la historia está completamente jodida y depende de nosotros el arreglarla.
- Madem Washington o kadar iyi o zaman neden onun resmi 1 doların üstünde, Franklin'inki 100 doların üstünde?
Si Washington es tan guay, ¿ por qué está en los billetes de un dólar y Franklin en los de 100?
Pekala, zaman çekirdeği makine dairesinde ama güç kapalı olduğundan kapının güvenliğini geçemiyorum.
Vale, el Núcleo Temporal se encuentra dentro de la sala de máquinas. pero, sin energía, no puedo superar - la puerta de seguridad.
Zamanda yolculuk mümkün ve tüm tarih saldırıya açık halde. Bu yüzden zaman aberasyonlarının yayılmasını önlemek ve açtıkları hasarı onarmak amacıyla zamanda yolculuk etmeliyiz.
Los viajes en el tiempo son reales, y toda la historia es vulnerable al ataque, por eso debemos viajar a través del tiempo para detener la propagación de estas llamadas Aberraciones del Tiempo y borrar el daño que han hecho a la historia
Geri kalanınızı da üç farklı zaman dilimine götürdü. Camelot'a geldiğimde orta halli bir krallıktı.
Cuando llegué a Camelot, era un reino medio.
Zamanda yolculuk mümkün ve tüm tarih saldırıya açık halde. Bu yüzden zaman aberasyonlarının yayılmasını önlemek ve açtıkları hasarı onarmak amacıyla zamanda yolculuk etmeliyiz.
Los viajes en el tiempo son reales, y toda la historia es vulnerable al ataque, por eso debemos viajar a través del tiempo para detener la propagación de estas llamadas Aberraciones del Tiempo y borrar el daño que han hecho a la historia.
- Geri kalanını da üç farklı zaman dilimine götürdünüz, yani yeri belli olmayan son parça dedende olmalı.
- Y os llevó al resto a tres épocas distintas, lo que significa que el cuarto fragmento, del que no se sabe nada, debe estar con tu abuelo.
Daha fazla kişi almalarının zamanı gelmişti.
Ya era hora de que contrataran a más gente.
Livewire sokaklarda dolaşıyor ve nerede olduğunu ya da ne zaman saldıracağını bilmiyorum.
Livewire está ahí afuera vagando por las calles y no sé dónde está o cuándo atacará.
Hiçbir zaman bunun için yeterince güçlü olamayacaksın.
Nunca vas a ser lo suficientemente fuerte para esto.
O zaman bağın zararı ne?
Entonces, ¿ cuál es daño con el Vínculo?
O zaman sende biliyorsun ki burada kalıp o canavarların sana ve arkadaşlarına zarar vermesine izin veremem.
Entonces sabes que no puedo quedarme aquí y dejar que esos monstruos los lastimen a ti y tus amigos.
Babanla ben ilk kez bir araya geldiğimizde, hayatımın en mutlu zamanıydı.
Cuando tu padre y yo nos juntamos por primera vez, fue el momento más feliz de mi vida.
Tamam, eğer video Henshaw'ın sayborg frekansıyla bozulduysa, o zaman frekansı ters çevirebilir ve şifreyi çözüp saf videoyu bozuk olandan ayırt edebilirim.
De acuerdo, si el video fue corrupto por la lectura ciborg de Henshaw. entonces podré revertir esa lectura, desencriptarla y separar el archivo del video original del corrupto.
Neticede belki o zaman senin ilgi alanlarına dikkat ettiğime inanırsın.
Tal vez entonces sí me creerás cuando te diga que solo tenía en mente lo mejor para ti.
Ne zaman hazır olursan Mars'a mesajını yollayacağız.
Estamos listos para enviar tu mensaje a Marte cuando quieras.
Beni oradan gönderdin ve sapığınla özel bir zaman kazandın!
¡ Me dijiste que me fuera para tener un momento en privado con tu acosador!
O zaman sen Jeremiah'ın...
Entonces, crees que Jeremiah es...
Sen benim her zaman en iyi yanımsın.
Siempre serás la mejor parte de mí.
Her zaman benden bir şey geçirmek için Supergirl'ü kaynağın olarak gösteriyorsun.
Utilizas a Supergirl como tu fuente cada vez que quieres conseguir algo más allá de mí.
"İyi bir muhabir her zaman kaynağını geliştirmelidir." demiştin.
Usted dijo que un buen reportero siempre debería cultivar su fuente.
Eğer ihtiyacın olan kanıtsa, o zaman sana getireceğiz.
Si son pruebas lo que necesitas, entonces las conseguiremos.
zamanında 22
zamanın var mı 17
zamanın var 16
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanınızı boşa harcıyorsunuz 17
zamanın doldu 28
zamanını harcıyorsun 17
zamanı 41
zaman 286
zamanla 88
zamanın var mı 17
zamanın var 16
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanınızı boşa harcıyorsunuz 17
zamanın doldu 28
zamanını harcıyorsun 17
zamanı 41
zaman 286
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanımız azalıyor 34
zamanım var 22
zaman geldi 92
zamanım olmadı 22
zamanım yok 137
zamanlama 22
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanımız azalıyor 34
zamanım var 22
zaman geldi 92
zamanım olmadı 22