Zararsız Çeviri İspanyolca
2,071 parallel translation
Sen bir şey yapma dedin ama ben zararsız bir şey yaptım.
Dijiste que no hiciera nada, pero hice algo muy pequeño.
Ama tepkime çabuk gerçekleşirse normalde zararsız olan maddeler muazzam enerji patlamaları yaratacak şekilde etkileşime girerler.
Pero si la reacción es rápida sustancias inofensivas pueden interactuar de forma que generan enormes estallidos de energía.
Zararsız görünebilir ama birçok suç işlemiş...
Puede parecer inofensivo, pero ha cometido graves crímenes...
Artık zararsızım, ondan mı?
Ahora soy inofensiva, ¿ no crees?
Bu esnada da zararsız bir okul kızı dünyanın en büyük silah tüccarı oldu.
En donde se ha vuelto de una inofensiva estudiante a una de las mejores vendedoras de armas del mundo.
Bir suikast girişimini satmanın yolu ise daha çok ateş gücü kullanmaktır... ve zararsız bir iki patlama..
El truco para vender un intento de asesinato es usar mucha más potencia de fuego. Y una o dos explosiones, no vienen nada mal.
umarım zararsız biridir.
Estoy seguro de que es inofensiva.
zararsız görünüyor fakat Birdy şimdiye kadar dersleri hakkında hiç bu kadar çok konuşmamıştı.
Parece inofensiva, pero es la única cosa sobre la que Birdy.. habla desde la lección.
O tamamen zararsız bir canlandırıcı.
- Es un líquido totalmente inofensivo.
Tamamiyle orda olmamasına rağmen, zararsız göründü.
Aunque no sabía mucho de él, parecía inofensivo.
Bu evde zararsız, kimseyi korkutmak istemeyen iyi huylu hayaletler mi yaşıyor?
Hay algún simpático fantasma en esta casa que no quiere asustar a nadie o causar ninguna molestia o nada?
Dur yapma. O zararsız.
¡ Por favor, por favor detente!
- Sadece zararsız bir eğlence.
sólo diversión inocente.
Onun bir kaçık, düzenbaz ya da bunun gibi bir şey olduğunu biliyordum, ama çok zararsız görünüyordu.
Sabía que él era un chiflado o un estafador o algo así, pero parecía suficientemente inofensivo.
- Sanırım zararsız.
Creo que es inofensivo.
Bu bahçe ilk bakışta çok zararsız görünüyor, değil mi?
¿ Esta arboleda parece inofensiva, verdad?
Silahı zararsız.
¡ El arma es inofensiva!
Şimdi bak, yeterince zararsız gözüküyor.
Ahora bien, mira, se lo ve bastante herido.
- Tamamen zararsız. Büyükbabanın beyninde bulduğumuza çok benzer.
- Es completamente benigno similar al que encontramos en el cerebro de tu abuelo.
- Onlar zararsız.
- Son inofensivos.
- Bu da John Casey Sarah'dan bile daha zararsız biri.
- Y él es John Casey quien es incluso más inofensivo que ella.
Bize zararsız biri gerek.
Necesitamos a alguien... inofensivo.
Ama bu çocuk zararsız. Bu çocuk zor kullanma yok, haraç yok, koruma yok.
Pero este chico era suave, este chico no hacía nada de ejecuciones ni cobranzas ni protección.
O benim zararsız olduğumu biliyordu.
Sabe que soy blando.
Connor, yakaladım. Pekala millet. Cidden, zararsız bir şey.
Connor, lo tengo todo está bien, honestamente, es inofensivo
Kör, sünmüş ve ayaksız kör kertenkeleler basit, zararsız solucanlar gibi görünebilirler, ama değiller.
Puede que las caecilias sean ciegas y sin patas pero no son simples gusanos inofensivos.
Elindeki çoğu şeyin zararsız olduğunu mu sanıyoruz?
¿ No entraría en la categoría "casi inofensivo"?
... bu katkı maddesi olur ve ürünün "zararsız olduğuna dair makul kesinlik" kriterini karşıladığını göstermek üzere bir dizi prosedürü takip etmeniz gerekir.
Y debe pasar por toda una serie de procedimientos para demostrar que hay una certeza razonable de que no será nocivo.
Fakat bir tanesi zararsız.
Una de ellas sin embargo es inofensiva.
Onlar zararsız!
¡ No les hagan daño!
Bu şey zararsız.
Esta cosa es inofensiva.
Şimdiye dek hayatî önem taşıyan bir şeylere kulak misafiri olurdu. Çünkü katil, onun zararsız ve yaşlı bir kadın olduğunu düşünürdü.
Ella ya habría escuchado accidentalmente algo vital ya que el asesino cree que no es más que una viejita inofensiva.
Hayır, biraz yapışkan ama zararsız.
No, es una sanguijuela, pero inofensivo.
- Tamamen zararsız.
- Es perfectamente seguro.
Çoğu zararsız fare yılanları. Ama kobra gibi yılanlar karşısında ters bir hareket başa bela olabilir.
La mayoría son inofensivas serpientes comedoras de rata, pero con la extraña cobra en el menú, un movimiento en falso podría significar problemas.
Makul, zararsız ergen eğlence saçmalığı.
Una bastante inofensiva fiesta de adolescentes sin sentido.
Hayır, zararsız değil. Mutasyon geçiriyor.
- No, no lo es, ha mutado.
Aslında ağır metalleri yemesi ve sonrasında zararsız organik madde çıkarması için.
Literalmente se come los metales pesados encapsulándolos y convirtiéndolos en inofensiva materia orgánica.
DIA bana geldi ve zararsız küçük nano-virüsümün mutasyonu hakkında sorular sordular.
El D.I.A. me pidió que transformara mi inofensivo nano-virus.
Rahat bırakın onu. Zararsız bir pinticik.
A ese patán inofensivo.
Zararsız.
Inofensivo.
Zararsız görünüyor, değil mi?
Parece inofensivo, ¿ cierto?
Zararsız görünüyor, ama doğru kulaklarda çınlayacaktır.
Suena pequeño, pero resonará fuerte en las orejas adecuadas.
Efendim 600 metre yakında topçular var ama zararsız durumdalar.
Señor, proximidad peligrosa es un ataque de artillería en un radio de 600 metros de una posición aliada.
Kendi başına zararsız ama tedavi ettiklerinde bütün kapsüller bir seferde patlıyor.
Por sí sólo es inofensivo, pero dados los tratamientos- - Causa que todas las cápsulas revienten al mismo tiempo.
Bir fikir Rachel, kaç tane görünüşte zararsız olan ev eşyası.. ... gerçekten seni öldürebilir?
¿ Tienes idea de cuantos ingredientes aparentemente inofensivos caseros podrían realmente matarte?
Ve artık zararsız değil.
Y ya no es inofensiva.
Demek istediğim zararsızım.
No quise hacer daño.
Bu adamlar zararsız.
Estos tipos son inofensivos.
Zararsızım.
Soy inocente.
Tamamen zararsız.
Completamente inofensivo.