English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ Î ] / Îlk

Îlk Çeviri İspanyolca

157,303 parallel translation
Onunla ilk tanıştığımda, bitik bir haldeydi, Randall.
La primera vez que le vi, estaba hecho polvo, Randall.
Biliyor musun, bana ilk senin bu nöbetlerinden bahsettiğinde, ona inanmamıştım.
Sabes, al principio no le creí cuando me dijo que tuviste un ataque de nervios.
William, ilk nereye gitmek istediğini, biliyor musun?
William, ¿ sabes a dónde quieres ir primero?
Babamın ilk kez beni berbere götürüşünü hatırlıyorum.
Recuerdo la primera vez que mi padre me llevó a la barbería.
İlk başta...
Podemos...
Çünkü hayatımda çok özel iki kişi vardı biri hayatın ilk başında yanımdaydı diğeri ise en sonunda yanımda.
Porque las dos mejores cosas de mi vida... fueron la persona que estuvo al principio... y la persona que estuvo al final.
Yıllardan beri ilk kez kendim için bir şey yapmak istedim.
Un modo genial de debatir. Es la primera vez en años que tenía algo para mí.
Yıllardan beridir ilk kez...
La primera vez en años que estaba...
Navid bir ilk olurdu.
Navid sería el primero.
Annem beni ilk götürdüğünde şu Jim Carrey'nin Maske'sini izleyeceğiz sandım, sonra kendimi camide buldum.
La primera vez que mi mamá me llevó, creí que iría a ver la película La máscara, y terminamos en la mezquita.
- İlk günüm.
- Mi primer día.
İlk sorgulama yaptığımızdan beri, bazı şeyler, Timothy Ifield'in ölümüyle... ilişkin hipotezimizin bir parçası oldu.
Desde que le interrogamos por primera vez, algunos datos se han convertido en parte de nuestras hipótesis con respecto a cómo Timothy Ifield encontró su muerte.
İlk konuşma 16 Mart'ta ve sonuncusu... 18 Mart'ta gerçekleşmiş.
La primera llamada tuvo lugar el 16 de marzo y la última el 18 de marzo.
Tamam, ilk vücut parçaları orada ve orada bulundu...
Vale, bien, las primeras partes del cuerpo han sido encontrados aquí y allí.
Bay Farmer'a karşı delil bakımından, ilk bulgumuz klasördeki AP-5 evrağı, Hana Reznikova'nın elbisesi, Belge AP-5 dosyalarınızda var.
En relación a las pruebas contra el Sr. Farmer, vamos a considerar en primer lugar el objeto referencia AP-5, de la ropa de Hana Reznikova, el documento 5 de sus capetas.
Delilleri çarpıtan ilk SIO değil o...
No es la primera investigadora que ha hinchado pruebas...
İlk yapacağımız iş, Michael Farmer için olası bir şahit... ve kar maskeli adam ile ilgili bazı biyometrik bulgular.
El primer punto del orden del día, una posible coartada de Michael Farmer. Y unos análisis biométricos en relación al hombre del pasamontañas.
Görünüşe göre yeni bulunan kalıntılardan gelen ilk sonuçlar.
Parece que tiene los primeros resultados de los nuevos restos.
İlk kez, Jade hakkında onu sevdim.
La primera vez, el de Jade... me gustó.
İlk mahkumiyetindeki avukatın mı?
¿ El abogado de su primera condena?
"Dedektif tecrübeli ceza avukatı için " ilk görüşme tekniğini deniyor.
" La agente de policía intenta una rudimentaria técnica de interrogatorio con un experimentado abogado criminalista.
Ancak daha da önemli olan efendim, O da Leonie Collersdale'in kalıntılarının ilk setinde tespit edilen... Timothy Ifield'in kanını inceleyebildi.
Pero lo que es aún más importante, señor, es que también han podido examinar los restos de la sangre de Timothy Ifield encontrados en el primer lote de los restos de Leonie Collersdale.
Adının ilk harfinde iki kez yak söndür.
Parpadea dos veces cuando diga la primera letra de su apellido.
İlk işlerinin sürrealist özelliği var. Oedi-vajina, Tutsak Venüs, Makina Gina gibi ama feminizm ve nükleer gücün limitlerine karşı daha yıkıcı bir mesajı var.
Tiene el surrealismo de tus primeros trabajos como Oedipussy, Venus en Cadenas, Gina la Machina, pero con un mensaje más subversivo sobre las limitaciones del feminismo y la energía nuclear.
Bu ilk Hollywood partim.
Es mi primer fiesta en Hollywood.
Ona baktığında ilk gördüğün şey ne?
Mírala. ¿ Qué es lo primero que sobresale de ella?
İlk uzun metraj yapımım gibi.
Como en mi primera película.
Randy doğduktan sonraki ilk paketim.
Es mi primer paquete desde que nació Randy.
İlk canlı maç yaklaşıyor.
Se viene la primera lucha en vivo.
Sanırım bu bizim ilk resmî yapım toplantımız.
Supongo que eso lo hace la primera junta de producción.
Bayanlar ve baylar, Güreşin Özel Kadınları'nın ilk maçına hoş geldiniz.
Bueno, hagamos esto. Bienvenidos, damas y caballeros, a la primera lucha de las Hermosas Damas de la Lucha Libre.
Pekâlâ, ilk maç.
Bueno, la primera lucha.
İlk yapımcılık gerginliği, hepsi bu.
Son los nervios de ser productor por primera vez.
İlk defa gerçekten ilgilendiğim bir şeye paranı harcıyorum.
Es la primera vez que uso tu dinero en algo que me importa.
Ve ayrıca ilk adım ve soyadım.
Y también mi primer nombre y apellido.
Ama senin söylediklerin beni ilk defa bütün bu yaygaranın neyle ilgili olduğunu anlamaya yaklaştırdı.
Pero lo que dijiste... es la primera vez que comienzo a entender de que se trata tanto alboroto.
İnanmak... ilk adımdır.
Bueno... creer es el primer paso.
İlk seansımızda bunların gerçek olduğunu kabul etmen yeterli olacaktır. Sonra çalışmalara odaklanabiliriz. Geçmişindeki anlara şu sözde hastalığına yakalandığını hissettiğin ilk ana geri götüreceğiz seni.
Esta primera vez es sobre aceptar que es real, y entonces podremos centrarnos en el trabajo... en llevarte de vuelta a aquellos momentos de tu pasado en los que sentiste por primera vez que aparecía tu enfermedad.
İlk seansımda ben de böyle hissetmiştim.
Me sentí igual la primera vez.
Hafıza çalışmalarının ilk seansı en kötüsüdür.
La primera vez siempre es la peor del trabajo de memoria.
Dediğim gibi, ilk seans berbattır.
Como he dicho, la primera vez es una putada.
İlk kez evlendiğimde kötü niyetle doluydum.
De recién casada, estaba llena de rencor.
Bu senin ilk seferin miydi?
¿ Ha sido tu primera vez?
Benim ilk seferim.. annemin erkek arkadaşlarından biriydi.
Mi primera vez fue... fue uno de los novios de mi madre.
Sana dokunmayacağım. İlk günüm değil bu.
No voy a tocarte, no es mi primer día.
Bu ilk uyarındı.
Esta es la advertencia número uno.
Buraya ilk geldiğin zamandan bu yana çok daha iyisin...
Estás mucho mejor que la primera vez cuando...
Bak, istesem bile ilk üç seviyeden değilim.
Mira, incluso si quisiera, ni siquiera estoy en los tres primeros niveles de...
Daha ilk cümlede "Hayatım sonu bulmuştur" diyor.
Dice : "Cuando lean ecta nota, mi vida habrá llegado a su fin".
İLK KALKIŞ - 7.00 SON KALKIŞ - 21.00
PRIMERA SALIDA - 7 A.M. ÚLTIMA - 9 P.M.
İlk üç vasinizle olanlardan sonra kimse istemedi.
Después de lo ocurrido con los tres.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]