Öbür Çeviri İspanyolca
6,380 parallel translation
Öbür türlü söylemen, diğerlerinde aşağı kalır yanın yok demektir.
Decir lo contrario prueba que no eres mejor que ellos.
Atlarını ülkenin bir başından öbür başına arabayla getiren pek yoktur da.
No muchos traen a sus caballos desde el otro lado del país.
Affedersiniz, Michael ile öbür odada konuşmama izin verir misiniz?
¿ Me perdonáis un momento para hablar con Michael en otra parte?
Ve en önemlisi öbür başkalaştırılmış bio-çekirdek nerede?
Y lo más importante... ¿ Dónde carajo está el otro bionúcleo alterado?
Kainatın öbür tarafına elimizden geldiğince hızlı gitmemiz için tek şansımız belki ama belki, şu kafayı yemiş adam oraya gitmeden tek parça yola çıkmamızdır.
Nuestra única oportunidad es ir al otro lado del universo tan rápido como podamos y así, quizá, solo quizá, podremos vivir antes de que ese loco. llegue.
- Siz de öbür jüri olmalısınz?
¡ Sí! - Usted es el otro juez, entonces?
Unutmadan, geçen gece işimiz bittikten sonra sanki öbür tarafta bir bomba varmış gibi yatağın diğer yanına çekildin.
Y ayer por la noche, cuando habíamos terminado te fuiste al otro lado de la cama como si hubieras plantado una bomba ahí abajo.
Birden kendimi öbür tarafta bulsam, ne olurdu bilemiyorum.
Yo no sabía si iba a salir por el otro lado.
Öbür taraftan gelen ruhları bırak!
- ¡ Gracias! Olvídese de los espectros del otro mundo!
Peki öbür dünyada neler oluyor?
Él es un idiota. Entonces, ¿ qué sucede en la otra vida?
Kendini öbür dünyada hisset.
Ábrase al más allá.
Ve öbür tarafa henüz alışmadıysa normal olan da budur. Ve buna bağlanacak kadar çaresizdir.
Y a menos que ya se haya acostumbrado al otro mundo, es lo normal, y está desesperado por aferrarse a ello.
Bu bizim öbür tarafa geçmemizi sağlayacak.
Nos ayuda a ir al otro mundo.
Kasabanın öbür tarafından bir herifle yasak ilişki yaşıyormuş.
Tuvo una aventura con un tipo de otro pueblo.
- Öbür türlü çok rahat edemezlerdi...
- No se sentirían cómodos...
Yarın ya da öbür gün.
Mañana o pasado mañana.
Böyle mi öbür tarafa gideceğim?
Así es como voy a desaparecer?
Öbür tarafa geçiş için çok acımasız bir yol.
Qué maldito modo de morir.
Dostunun yarın ya da öbür gün Rus mafyasıyla buluşacağını söyledin, değil mi?
Dijiste que tus compañeros organizaron un traspaso a la mafia rusa Mañana, o el día siguiente, ¿ no?
Öyle bir çığırdın ki Augusta'nın öbür ucundan bile duyduk sesini.
Gritaste tan fuerte que te oímos hasta aquí en Augusta.
Öbür tarafta da babam oturuyor. - O da ne?
Del otro lado, donde mi padre vive.
- Ya öbür çocuk, arkadaşınız?
Y el otro chico? Su amigo?
Öbür kızlar da atlıyordu.
Esas chicas estaban haciéndolo.
Sonra öbür tarafa atalım ve dolaşıp çekelim.
Entonces lo rodeamos y tiramos.
Pekala, öbür tarafa geç. Fırlatacağım.
Bien, da la vuelta y yo lo lanzaré encima.
Sen öbür tarafa geç!
¡ Vayan por el otro lado!
Öbür adayları kolaçan etmek için erken geldik.
En realidad, llegamos temprano para espiar a los otros candidatos.
Ülkenin ta öbür ucundan buraya gelmen gerekmiyordu.
Usted no tiene que volar todo el camino a través del país.
- Öbür taraftan mı?
¿ Desde la tumba?
Öbür taraftan da olsa günahlarınızı açığa vuracaktır.
Expondrá vuestros pecados incluso desde la tumba.
- Osiris öbür dünyanın Tanrısı.
- Es el Dios del infierno.
Antik Mısırlılar, firavunlarını... öbür dünyada kullanması için, mızrak cephanesiyle gömerdi.
Los antiguos egipcios enterraban a sus faraones... con un arsenal de lanzas, para usarlas en la otra vida.
Yani öbür dünyadaki macerası için bu piramidi inşa etti.
Así que construyó esta pirámide para su viaje a la otra vida.
Öbür türlü, hayal etmesi bile güç şeyler olabilir.
Me cuesta imaginar lo que podría suceder.
- Öbür kural ne?
- ¿ Cuál es la otra norma?
saçınızı bir elimizle keserken, öbür elimizle vergilerinizi keseriz.
Cortaremos su cabello con una mano, y sus impuestos con la otra.
Dünyanın öbür ucu orası.
Es al otro lado del mundo.
Benim olanı geri almak için dünyanın öbür ucuna kadar peşinden geleceğim.
Te seguiré hasta los confines de la Tierra para recuperar lo que es mío.
Yani, görünmeyen bir dünya varsa, bir öbür dünya, iletişime geçilen ruhlar, zihin okuma, gaipten haber verme...
Si existe un mundo oculto, un más allá, almas para contactar, lectura de la mente, predicción del futuro...
Beni çişten önce aramanı, işerken aramana tercih ederim. Öbür türlü 10 saniye bitirmeni bekliyorum.
Me encanta cuando me llamas justo antes de orinar en lugar de esperar los 10 segundos hasta que acabas.
Öbür tarafa geç ; aracın içini çek! Ne diye para ödüyorum sana?
Rodéalo y por adentro del auto, es por eso que te estoy pagando.
- Protestan kilisenizi öbür dünyaya yollamak isteyen bir Katolik olduğu için olabilir.
- Quizá porque era un católico... que intentaba volar su iglesia protestante para el reino venidero.
Peki öbür iş ne oldu?
¿ Y la otra cosa?
Bana kalsa öbür ikisini de öldürebilir.
Podría matar a otros dos, por lo que a mí respecta.
Veri yakalamanın kaynağı, bölgedeki bir internet kafe şehrin öbür yakasında.
La intercepción se originó desde un café local con Internet justo en el otro lado de la ciudad.
Öbür yüzümüzü ifşa edemeyiz.
No podemos revelar nuestro otro lado.
Bu akşam benimle konuşmak istemeyebilirsin yarın benimle konuşmak istemeyebilirsin öbür gün benimle konuşmak istemeyebilirsin ya da ondan sonraki gün.
Sabes, tal vez no quieras hablarme esta noche... y tal vez no quieras hablarme mañana... y tal vez no quieras hablarme pasado mañana... o el día después de ese.
Sonrasında yine anlamıyorsun bir şey. Onu buraya oturtsan, o öbür tarafa oturmak ister.
Si la traes aquí, ella preferiría estar allí.
Öbür tarafa bak!
¡ Mira para otro lado!
Öbür dünyaya gitmiş.
Murió en acción, como se suele decir.
Bekle. Öbür elini ver bana.
Espera, espera.