English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ Ö ] / Öle

Öle Çeviri İspanyolca

676 parallel translation
Joe öle dursun, mola veriyoruz.
Descansaremos mientras vemos cómo Joe muere.
- Yok hayır yapamam öle bir şey.
No. No podría hacerlo.
Biliyorum, tek elle pek öle işe yaramam.
Sé que no soy gran cosa para ayudar porque no tengo una mano.
George öle söyledi.
George dice que sí.
Yukarı Kuzey ormanlarından geldiğinizi duydum, yada aşağı kuzey, biz öle diyoruz.
Creo que vienen de arriba del norte, del bosque. O de abajo del norte, como decimos aquí.
- Selam, Encarnacion.
Olé, Encarnación.
Ole. " Aficionados, bu ismi unutmayın.
Aficionados, recuerden bien ese nombre.
Ole! - Ah, bu Juan.
- Ese es nuestro viejo Juan.
Ve Norigno'dan bahsetmeyelim bile.
- Sin mencionar Norwich y Ole.
Ole Andreson'muş.
Ole Andersen
Hatırlayıp hatırlamadığınızı bilmiyorum ama geçmişte Ole Andreson adında birini tutuklamışsınız.
No sé si se acordará, pero usted detuvo a Ole Andersen.
Ole ile ilgili son birkaç yıla kadar ne varsa söyleyebilirim.
Puedo contarle casi todo hasta los últimos años.
Ole ve ben çocukken beraber gezerdik.
Ole y yo jugamos juntos de niños.
Kendini nasıl hissediyorsun Ole?
¿ Cómo te encuentras, Ole?
Doğru Ole.
Eso es cierto, Ole.
Yanılmıyor Ole.
No se equivoca.
Senin için boks bitti Ole.
Ole, terminaste de boxear.
Yazık olmuş Ole.
¡ Mala suerte!
- Bak Lilly, ben - - Biliyorum Ole.
Bueno, Lilly, yo...
Sanırım artık eve dönsem iyi olur.
Ya sé, Ole. Será mejor que me vaya a casa.
Fena bir yaşam sayılmaz Ole.
No está mal.
Ondan sonra Ole'yi pek görmedim.
Desde entonces no vi mucho a Ole.
- Biz de tam Ole'den söz ediyorduk.
Estábamos hablando de Ole.
Ole'yi Lilly de tanırdı.
Lilly lo conocía bien.
Ole sağdıcımızdı.
Ole fue nuestro padrino.
Ole ve ben birbirimizi şey, görmeyi bırakalı altı ay oluyordu.
Fue 6 meses después de que Ole y yo... Bueno... De que dejáramos de salir juntos.
Ole ile sinemaya gitmek için randevulaşmıştık.
Ole y yo teníamos una cita para ir al cine.
Ole'nin gittiğimin farkına vardığını bile sanmıyorum.
No creo que Ole me echara de menos.
Daha önce hiç aşık olmamıştı.
Era la primera vez que se enamoraba. ¡ Pobre Ole!
- Zavallı Ole.
Para tumbarlo tuvo que darle muy fuerte.
Önce Ole'nin kızıyla evleniyorum. Sonra da onu tutuklayıp hapse atıyorum.
Primero me caso con la novia de Ole... y luego lo encierro tres años.
Seninle evlenirken Ole'nin kız arkadaşı değildim.
Cuando me casé contigo, ya no era novia de Ole. Y no lo detuviste a propósito.
Şu sıralar Ole Andreson'un sevgilisi diye duydum.
Ahora lo es de Ole Andersen, según oí.
İyidir Ole.
Bien, Ole, bien.
Beni durdurmaya çalışmayacaksın, değil mi Ole?
- No vas a intentar impedirlo, ¿ verdad?
- Başka bir zaman Ole.
- En otro momento.
- Yapabileceğim bir şey yok Ole.
No puedo hacer nada, Ole.
Ole'yi bu öğleden sonra gömüyoruz Mr. Riordan.
Vamos a enterrar a Ole esta tarde, sr. Reardon
Riordan, Ole'yi kim öldürmüş bulursan bundan haberim olsun.
Si averigua quién mató a Ole, déjeme intervenir.
Ole Andreson adında bir adamın ölümünü araştırıyorum. Pete Lunn olarak da tanınıyor, ama en iyi bilinen ismi İsveçli.
Investigo la muerte de Ole Andersen, alias Pete Lund, y más conocido como el sueco.
¡ Olé!
Olé!
"olé"'yi daha tutkulu söyle.
Di olé con más pasión.
Ole Andreson :
Ole Andreson
Ole Andreson adında iri kıyım bir İsveçli tanıyor musun?
¿ Conoces un sueco grandote llamado Ole Andreson?
Ole Andreson'ı niçin öldüreceksiniz?
¿ Por qué van a matar a Ole Andreson?
- Ole'ydi gördün mü?
- ¿ Fuiste a ver a Ole?
Grand Ole Opry için birçok oyun düzenledim.
He contratado a muchos actores famosos.
Grand Ole Opry. Bu, büyük bir fırsat.
Es una gran oportunidad.
- Ben uzun Ollie.
- Soy el leñero Ole.
- O isterse bir sincap gibi yukarı çıkar!
- ¡ Ole!
- Ole? Hey, sizler Bummer, Beyerhauser!
- Oye, Beyerhauser, cuida a Sam.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]