English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ I ] / Insanın

Insanın Çeviri İspanyolca

65 parallel translation
Ve sonunda diğer türlere pek de benzemeyen bir tür ortaya çıktı.. ınsanın 9 aylık gebelik süreci aslında yeryüzünün 3.8 milyar yıllık evriminin bir kopyasıdır
Pero luego encontramos una especie que no parece encajar bien con lo demás, el periodo de nueve meses de gestación del Homo Sapiens refleja el proceso evolutivo de 3.8 billones de años de toda la vida en la tierra.
Swede'yi tek başına almaya kalkışacak kadar çılgınsan bu işi dolu bir mide ile yapmaya hakkın var tabii.
Si Ud. Está tan loco como para llevarse al Sueco solo tiene derecho a hacerlo con el estómago lleno.
Eğer dedikleri gibi bir kadınsan ufacık bir acıdan neden mızmızlandığını anlamıyorum.
Si eres la mujer que dicen que eres no se por qué estás gimoteando por un leve dolor.
Kadınsanız parfüm kullanmayın.
Si sois chicas, no uséis perfume.
Şimdi de kadın, eğer gerçekten bir kadınsan şayet.
¡ Nunca hay que confiar en un eunuco! ¿ Y qué haremos ahora?
Eğer bir elektrik hattına yakınsanız, lütfen, derhal oradan uzaklaşın.
Si están cerca de líneas eléctricas, apártense enseguida.
- Önemli değil. Arabasındaki çıkartma da "Bunu okuyacak kadar yakınsan seni öldüreceğim" yazan bir adamı kızdırmazsın.
No deberías antagonizar con un hombre con un cartel que dice :
Bu şehirde kariyer sahibi, bekar bir kadınsan, iki seçeneğin var, kafanı duvarlara vurup bir ilişki peşinde koşarsın... yada'siktiret'deyip, bir erkek gibi seks yapmaya başlarsın.
Si eres una mujer soltera exitosa en esta ciudad, tienes dos opciones : Darte cabezazos contra la pared e intentar encontrar una relación o puedes deicr "a la mierda!", salir y tener sexo cómo un hombre.
Eğer gerçekten aileden daha yakınsanız, onlara yakışır bir cenaze hazırlamalısınız.
Si realmente te interesa la familia, debes de darle un entierro apropiado.
Senin pantalonunu aşağı indirdikten sonra, "eğer kadınsan" elini ya da parmaklarını içine sokmadığına inanamıyorum.
No puedo creer que, si te bajaron los pantalones y eres una mujer, no intentaran meterte el dedo o la mano.
Eğer ona kızgınsan, bunun acısını benden çıkarma.
Si estás enojada con él no te desquites conmigo.
Eğer baygınsan, düşmanın silahını alması için kolunu kesmesini istemezsin.
Si quedas inconsciente en batalla no querrías que el enemigo te corte el brazo para tomar tu arma.
Eğer hala millete hayatında bir kere yattığını söylediğim için kızgınsan- -
Mira, si aún estás molesta porque le dije a todos que tuviste sexo...
Kazın ne kadar oynak? Sam, eğer bana kızgınsan bunu göstermek için çok uygunsuz bir yol bu.
Sam, si estás enojado conmigo, esta es una manera insoportable de demostrarlo.
Eğer Manhattan'da 30'lu yaşlarında bir kadınsanız ve cinsel olarak aktifseniz kaçınılmaz olarak partnerlerinizin sayısı fazlalaşıyordu.
Si eres una mujer de 30 y pico en NY, y eres sexualmente activa es inevitable que acumules un cierto número de amantes.
Eğer bana kızgınsan, o zaman kızgın sesinle konuş.
Si está molesta conmigo, así, a continuación, utilice su voz locos.
Eğer bana kızgınsan kızgın gibi davran.
Si estás enojado, pórtate como si estuvieras enojado.
Umut. ınsanın vazgeçemediği illüzyon.
La esperanza.
Gülmek terapidir. Eğer gergin veya kızgınsanız, yüksek sesle gülmeyi deneyin. .. bu kan basıncınızı düşürür.
Si estás tenso o enojado, te ríes... eso disminuye la presión arterial.
Biraz ısınsan mutlu olmaz mısın?
No te daré el placer de llamarte caliente.
Avukatınızla yaptığım anlaşmaya göre kayıt altına alınsanız da alınmasanız da olanları anlatan bant kayıtlı ifade verene kadar bir karar alınmasını erteleyebilirim.
El acuerdo que hice con su abogado era que iba a aplazar mi decisión de ficharlo o no hasta que haya hecho una declaración oficial de su versión de lo que sucedió. Ella no es psicóloga, ¿ no?
Eğer hala kızgınsan bunda haklısın.
Si sigues enfadado, tienes todo el derecho de estarlo.
Clark ve ben bu kararı birlikte aldık, yani eğer kızgınsanız, ikimize birden kızın.
así que si.... debería estar enfadado con nosotros dos.
Yani bence kadın hazzından anlayan bir kadınsanız ve bunu bir kadının bakış açısından anlıyorsanız alışılmadık bir bölgeye giriyorsunuz demektir.
Pienso que si fueras una mujer que entiende el placer femenino y lo entiendes en la perspectiva de la mujer probablemente estás por entrar en territorio poco familiar.
Derler ki, birine kızgınsan, insanların çıplak resimlerini yapmak iyi gelir.
Dicen que si estas nervioso con alguien, debes imaginartelos desnudos.
Tüm camları karartsan,.. ... fark edilmekten kaçınsan,.. ... aracını herkesin göreceği yere park eder miydin?
¿ Si taparas todas las ventanas para evitar la detección aparcarías el coche fuera para que lo vieran todos?
Eğer kızgınsan, annene neden kızgın olduğunu söyle.
Eso ha sonado cínico. Si estás enfadado con ella dile porqué.
Kampanya zaten alkış toplama amaçlı ve sen dayanaksan... kahraman bir dayanaksın ve bana kızgınsan... acısını yazardan çıkarma.
Las campañas hacen alarde. Y eres un accesorio heroico. Estás enojado.
Gezegenimizin en büyük ikinci nüfusunun ulusal finanslarında danışmanlık vermek. Kızgınsan ben de kızgınım. Kabul edilebilir sınırlar içerisinde tekrar yakama yapışmayacak.
Asesorando a la economía nacional de la segunda mayor población del planeta pero si estás enfadada, yo también dentro de cualquier límite aceptable no volverá a atormentarme después.
"Ağzını mı topla"? Dişlerini sakınsan iyi olur.
"¿ Cuidado con lo que dices"?
Hatta şöyle bir şakamız var : ... şakır şakır başın kanayarak oraya gidersin ama eğer kadınsan sana gebelik testi yaptırırlar.
Tienes esa broma que dice que si llegas sangrando mucho por la cabeza, y eres mujeres, te dan una prueba de embarazo.
Eğer Silver'a kırgınsan, ondan seni anlatmadan seni anlamasını bekleme.
Si estás molesto con Silver, no puedes esperar a que ella lo sepa.
Bak, eğer bana kızgınsan Scylla'yı bulduktan sonra kızgın ol, tamam mı?
Mira, si quieres enojarte conmigo, enojate conmigo después que tengamos de vuelta a Scylla.
Eğer kızgınsan, işçilere hemen durmalarını söyleyebilirim.
- puedo parar a los obreros.
Kaçarsanız, en azınsan Shaolin adını koruyabilirsiniz.
Si escapan, al menos pueden proteger el nombre Shaolin.
ınsan uygarlığının ve insan evriminin tarihinden doğamızın, "gelişme durumda" bulunmak olduğunu ve korunmanın da bize tehlike anında yardım eden birşey olduğunu öğrendik.
Entonces, cuando vemos que necesitamos protección las hormonas del estrés en el cuerpo disminuyen el flujo de sangre en nuestras vísceras la cual es la parte del cuerpo que controla el crecimiento.
Eğer babanıza söylediğiniz kadar yakınsanız içten içe neler yapabileceğini biliyor olmalıydınız.
Si está tan unido a su padre como dice que está, debía saber en su interior de qué era capaz.
Foster'ın her zaman dediği gibi, birine duygusal olarak ne kadar yakınsan gerçekleri görmek o kadar zorlaşıyor.
Cuanto más apego emocional le tienes a alguien más te cuesta ver la verdad.
Ne kadar yakınsanız en özel anlarında hattın öteki ucunda olmak o derecede kötüdür.
Cuanto más intimidad tienes con ellos, peor es irrumpir en sus momentos privados.
Yapacağını biliyorum ama arkadaştan daha yakınsanız benim için sorun yok.
Sé que lo harías. Y escucha, está bien si vosotros son más que amigos.
- Sen kadınsan o zaman anahtarları burada tutardın.
- Si eres una mujer...
Arkadaşlarını ele alalım mesela. Aniden gay olmak konusunda aşırı savunucu bir tavır içine girsen ya da aniden feminen tavırlar takınsan ya da sürekli Rim yapmaktan bahsetsen...
Imagina a tus amigos, si te empiezas a poner político sobre ser gay o si te pones afeminado o si hablas sobre el beso negro todo el tiempo.
Eğer bana kızgınsan Damon, bunu atlatmalısın.
Si estás enojado conmigo, Damon, necesitas superarlo.
Demek istediğimiz, eski erkek arkadaşın ve onun yeni kız arkadaşına bu kadar yakınsan, bu garip.
Todo lo que estamos diciendo es, si tú estás aqui para quedarte cerca de tu ex-novio y su nueva novia, es raro.
Yatakta nsanın aklını başından alıyormuş.
Bueno, aparentemente, el sexo es alucinante.
- Silahını alınsanıza lan şunun!
¡ Qué alguien tome su maldita arma!
Kaynağa ne kadar yakınsan malının değeri o kadar artar.
Cuanto más cerca esté la fuente, mayor es su valor.
Eğer kadınsan da arkana yaslanıp adamın sikinin senin içinde tuhafça giriş-çıkış yapmasını izlersin.
Y si eres mujer puedes tumbarte tienes una polla empujando hacia dentro y hacia fuera torpemente.
Çünkü yaralanma anına ne kadar yakınsanız yardım etme şansınız da o kadar yüksektir.
Mientras más cerca estés del herido, más puedes ayudar.
Eğer toplum içe çıkan başarılı, güçlü, entelektüel bir kadınsan insanların senden gözü korkuyor.
Ya sabes, si eres una mujer de éxito, poderosa e intelectual la gente se siente realmente intimidada.
Evet, uzun lafın kısası aklımızdan acaba buradan taşınsan, nasıl olurdu diye geçiyordu.
Sí, básicamente estábamos sólo pensando, ¿ y si te mudaras, ya sabes, como sería eso?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]