Isla Çeviri İspanyolca
5,284 parallel translation
Bu cıvata çok kuvvetli bir mıknatısla dışarıdan sürgülenmiş olmalı.
este tornillo del interior podría haber sido atornillado desde el exterior usando un imán muy potente.
Kendimden'ortak'diye mi bahsedeyim yoksa birinci tekil şahısla mı bahsedeyim?
¿ Debería referirme a mí mismo como "tu compañero", o debería referirme a mí mismo en primera persona?
William, bağışla beni!
¡ William, perdóname!
Eğer ortaya çıkarsan mutlulukla dolacağım. Eğer gelmezsen... Belki kalbim kırılacak ama anlayışla karşılayacağım.
Si apareces, me llenaras de alegría si no, bueno... me romperás el corazón, pero lo entenderé.
Anlayışla karşılıyorum.
Lo entiendo.
Beni fark edip peşime düştüklerinde galaksideki en korkunç yarışla ilgili bir belgesel yapıyordum... üç boyutlu olarak!
Estaba filmando un documental sobre la raza más cruel de la galaxia y cuando se dieron cuenta vinieron tras de mí ¡ en 3D!
Baba, beni bağışla.
Padre, perdóname.
Canımı bağışla ne olur.
Por favor... déjame vivir.
Bugünün kazananı yüzde sekizlik artışla ilaç endüstrisi oldu. Bu, veba salgını korkusuyla ilaçlara olan talebin artışından kaynaklanıyor.
Las farmacéuticas son las grandes ganadoras con un incremento de cerca del 8 por ciento en gran medida debido a un aumento de la demanda de antibióticos para tratar la peste neumónica.
Babam anlayışla karşılayacaktır, Earl.
Mi padre vá a entender, Earl.
Bu işe karışmak istemezsen anlayışla karşılarım. Neyden bahsediyorsun?
Entiendo que no queráis meteros en esto.
Orta Doğu'daki salak barışla başladı her şey Kenny.
Todo esto empezó con la estúpida paz en Medio Oriente, Kenny.
# Yaşıyorum alkışlarla, alkışla #
* Vivo por los aplausos *
# Ellerini kaldır havaya, gürültüyle alkışla #
* Poned vuestras manos arriba, haced muchísimo ruido *
# Ellerini kaldır havaya, gürültüyle alkışla #
* Poned vuestras manos arriba, haced mucho ruido *
# Ellerini kaldır havaya, gürültüyle alkışla #
* Haced mucho ruido, poned vuestras manos arriba *
# Ellerini kaldır havaya, gürültüyle alkışla #
* A-U-S-O-S *
# Yaşıyorum alkışlarla, alkışla # # Yaşıyorum benim için tezahüratların ve çığlıklarınla #
* Vivo por los aplausos, vivo por la * * manera en la que me animáis y gritáis por mí *
# Ellerini kaldır havaya, gürültüyle alkışla #
* Poned las manos en alto, haced mucho ruido *
# Gürültüyle alkışla #
* - A-P-L-A-U-S-O-S - Haced mucho ruido *
# Ellerini kaldır havaya, gürültüyle alkışla #
* A-P-L-A-U-S-O-S *
Yeni ailesinin Hizmet Seviyesi Anlaşması'na bakmaya gelen Patty Hearst gibi ve dünyanın geri kalanı da düşmanmış gibi aynı hissi ordusuna işlemeye çalıştığını düşünüyoruz.
Como Patty Hearst, que empezó a ver al SLA como su nueva familia y al resto del mundo como adversarios, creemos que él intenta inculcar el mismo sentimiento en su ejército.
Bu güzel cinse tek bir bakışla aralarındaki farkı hemen anlayabilirsiniz.
Miren esta hermosa raza, y pronto sabrán cómo identificar / os.
Lütfen beni bunun için bağışla.
Por favor perdóname.
Lütfen, babamı da bağışla.
Por favor, perdone a mi padre.
Tanrım, bağışla beni lütfen!
¡ Dios, por favor, perdóname!
Sana öyle davrandığım için bağışla.
Siento haberle hablado de esa forma.
Onu bağışla, anne.
Por favor perdónala, mamá.
"Lütfen telaşımı bağışla. Görüştüğümüzde sana açıklayacağım."
Por favor, perdona mi prisa, te lo explicaré cuando te vea.
Düşüncesizlik ettim, bağışla.
Fue torpe de mi parte. Lo siento.
Bir bakışla, çabuk öğrenilir.
Por lo que parece, aprende rápido.
Bunu anlayışla karşılardı.
Lo hubiera entendido.
- Anlayışla karşılıyorum.
- Esa es la manera que debe ser.
Artık bir aileyiz. Benim de sizden bir ricam olsa eminim sizde anlayışla yardımcı olurdunuz.
Pero ahora somos familia, y si alguna vez necesitara un favor... tú estarías más que receptivo.
Eğlenmek istediğim için beni bağışla.
Bueno, discúlpame por querer divertirme.
Anlayışla karşıladılar.
Ellos entendieron.
Bağışla beni.
Perdóname. Aposté.
Baba, bu kadar uzun sürdüğü için bağışla.
Padre... siento haber tardado tanto.
Herhangi birini reddetmenizi anlayışla karşılarım.
No me importa si quieres vetar alguna.
Gelmeyeceksen anlayışla karşılarım.
Vale. Entiendo que no vayas.
- Biraz sabır ve anlayışla dünya her zaman daha iyiye gider.
Un poco de paciencia, un poco de comprensión, y el mundo será cada vez un lugar mejor.
Anlayışla ve büyük bir hoşgörüyle durumu kabullenmiştim.
- Lo acepté con comprensión y elegancia.
- Anlayışla karşılayın.
- Por favor entiende, ¿ sí?
Ne olur hayatımı bağışla.
i ¡ Por favor!
Hayatımı bağışla!
¡ Ayúdenme!
Ne olur hayatımı bağışla.
Ayúdennos.
Arkadaşlarımın hayatlarını bağışla.
Libera a mis amigos.
Bağışla beni.
Ten piedad de mí.
Sen söyle, anlayışla karşılarım.
¿ Puedes decírmelo tú?
Bu anlayışla karşılanabilir.
Es comprensible.
Oğlumun hayatı bağışla.
Que perdonen la vida de mi hijo.