Şam Çeviri İspanyolca
36,115 parallel translation
Şam'a gidip, pisliğini temizleyerek Jamal'ı eve getirdin.
Después de que fuera a Damasco y trajera a Jamal a casa, y limpiara su desastre...
Emlakçıların Şam'da kayısı dediği cinsten bir ev.
Es lo que los agentes inmobiliarios llamamos un pastelito.
Artık sevdiğim işte çalışamıyordum... ve sanırım ben hala bir erkek olduğumu kendime kanıtlamam gerektiğini hissettim.
No podía seguir trabajando en lo que me encantaba... y, quizás, sentí que tenía que demostrarme a mí mismo que seguía... siendo un hombre.
Sunumum üzerine çalışam gerek.
Necesito trabajar en mi presentación.
Sam'le birlikte lanet olası günlüğü bulabilesin diye geri dönmeni 15 sene bekledik!
Sam y yo hemos esperado 15 años para que volvieses y para que pudieses encontrar el maldito diario.
Burada Sam!
¡ Está aquí, Sam!
- Lanet olası cadı! - Sam?
¡ Maldita esa bruja!
İçindeki sensin değil mi?
¿ Sam? Eres tú el de dentro, ¿ verdad?
Sam'den bahsettiğimi unutmuşum.
Olvidé que te había hablado de Sam.
- Sam.
Es Sam.
- Hâlâ Sam'le görüşüyor musun?
- ¿ Sigues en contacto con Sam?
Sam'e 5 yıldız verildi
VALORADA SAM 5 ESTRELLAS
Keith'e 5 yıldız verildi
¡ Sam jugando a que es bombero! VALORADO KEITH 5 ESTRELLAS
Sam Amca ve diğerlerinin yok kenarı soygunlarına sonra değiniriz.
Luego hablamos de explotación, el Tío Sam y los agentes.
Sam Amca'yı pek bilmem.
El Tío Sam no creo.
Sam, Steve, yoksa- -
Sam? O Steve? O...
- Sam için mi yaptın bunu?
- Lo hiciste por Sam.
Sam. O bendim.
Sam.
- Sam'di.
- Fue Sam.
Hepsi Sam'in hatasıydı.
Es todo culpa de Sam.
Öyle değil mi Sam?
¿ No tengo razón, Sam?
Sam bunlar Jesse ve Cesar.
- Hola. - Sam, hola. Jesse y César.
Sam'i aramayı denedim ama çekmiyor.
He intentado llamar a Sam. No hay cobertura.
Merhaba, Sam.
Hola, Sam.
Sam!
¡ Sam!
O "şey" değil Sam.
No es "eso", Sam.
Sam şimdi!
¡ Sam, ahora!
Ve sen ile Sam'i de öyle yetiştirdi.
Y os crió a Sam y a ti para ser...
Şimdi Sam.
Bueno, Sam.
Sana zarar vermek istemiyorum Sam.
No quería hacerte daño, Sam.
Buna inanmayabilirsin Sam ama yardım etmeye geldik.
Y es posible que no lo creas, Sam, pero estamos aquí para ayudar.
Sam.
Sam.
Sen kimsin ve Sam nerede?
¿ Quién eres tú y dónde está Sam?
Sana her şeyi anlatacağım? Sam nerede?
Te lo contaré todo. ¿ Dónde está Sam?
Bekle Sam nerede?
Pero espera, ¿ dónde... dónde está Sam?
Sam'e ne olduğunu bilmiyorum.
No sé qué ha pasado con Sam.
Bunu bitirebilir miyiz Sam lütfen?
¿ Puedo terminar esto, Sam, por favor?
Sen kahraman değilsin Sam.
Bueno, no eres un héroe, Sam.
Her zaman ümitsiz vakaydınız Sam ama çalışabileceğimiz, öğretebileceğimiz başka avcılar olduğunu umuyoruz.
Bueno, siempre fuisteis una causa perdida, Sam, pero espero que haya otros cazadores con los que podamos trabajar, enseñar.
Şimdi sana Sam'i bırakman için bir kere şans vereceğim.
Bien, voy a darte una oportunidad... solo una... entrégame a Sam.
Hepimiz senin yüzünden öldük Sam.
Estamos todos muertos por tu culpa, Sam.
Neden gebermiyorsun Sam?
¿ Por qué no te mueres, Sam?
Sanırım Sam oralarda bir yerde.
Suponemos que Sam probablemente esté por allí.
Bunu sen ve Sam için asla istemedim.
Nunca quise esto para ti y Sam.
Ama Sam ile benim için insanları kurtarmak, yaratık avlamak bizim hayatımız.
Pero Sam y yo... salvar gente y cazar cosas, es nuestra vida.
Sam, Jess'le tanışmanı istiyorum. Duş alırken konuştuğumuz aday.
Sam, quiero que conozcas a Jess, es la candidata que comentamos en la ducha.
Jess, bu Sam, partnerim.
- Jess, este es Sam, mi pareja.
Merhaba, Sam.
- Hola, Sam. - Hola.
Genevieve nasıl Sam'le çıkabilir?
¿ Cómo es que Genevieve está saliendo con Sam?
Sam'le konuşmaya gidebilirim.
Podría ir a hablar con Sam.
Sam brownie * mi yaptın?
¿ Le has horneado brownies a Sam? No.