Şandı Çeviri İspanyolca
34,667 parallel translation
Ama gördüm ki sandığımdan daha önemliymiş.
Pero resultó evidente que era más importante de lo que creía.
Seni kaybettiğimi sandım.
Pensé que te había perdido.
Gaggan geleneksel, klasik Hint yemeklerine dair... bildiğimizi sandığımız her şeyi değiştirmiştir.
Gaggan cambió completamente lo que creemos saber de la comida india tradicional o clásica.
Delirdiğimi sandılar.
La gente pensaba que estaba loco.
- O sapık seni kaçırdı sandım.
Creí que ese lunático te había atrapado.
Sandım ki sen...
Creí que...
Onu öldürmenin güvende hissettireceğini mi sandın.
¿ Creíste que estarías a salvo tras matarla?
Ve oldukça sert bir yumruk olmalı. Ben sandığından daha kötü birisiyim.
Y debe ser bien fuerte soy una peor persona de lo que tú crees.
- Bence insanların sandığından...
- Es artificial. - De acuerdo.
Seni unuttuğumu mu sandın?
¿ Qué, pensaste que me había olvidado de ti?
Daha fazla soruyla gelmiş bir dedektif sandım seni.
Pensé que eran los detectives que venían a hacerme más preguntas.
Bensiz daha iyi olacağınızı sandınız, ama görüyorsunuz ki durumlar iyi değil.
La verdad es que pensabais poder estar sin mí. Pero os habéis dado cuenta que no es posible.
Seni sandığından da iyi tanıyorum.
Yo te conozco mejor de lo que crees. Sube.
Hayalî bir arkadaştan ya da onun gibi bir şeyden bahsediyor sandık.
Pensábamos que hablaba de una amiga invisible o algo así.
Hiç bir şey tanıdık birini gördüm sandım.
Nada, yo creí haber visto a alguien conocido.
Senin iyi bir şey için çabalarken öldüğünü sandım.
Creí que moriste intentando hacer algo bueno.
Bir şekilde gerçek dünyanın nasıl olduğunu görürsem kırılacakmışım gibi sanki. Ama sandıklarından daha güçlüyüm.
Que si de alguna forma se me permite ver cómo es el mundo real, entonces me romperé, pero... soy más dura de lo que piensan.
Başta hayal gördüğümü sandım. Stres bozukluğu gibi bir şey ama korkunçtu.
Primero, creí que lo había imaginado, que era estrés post-traumático, pero...
Biz şey sandık...
Creíamos que era usted...
Başta çok kötü bir kaban ve hediye tasarımcısı sandım. Ama sanırım o başka biri çünkü bu Paul Smith hiçbir yerde bulunmuyor.
Al principio pensé que era un malvado diseñador de chaquetas y regalos, pero supongo que es otra persona porque este Paul Smith, no está por ningún lado.
Ş ahsi rekorum kırıldı sandım.
He roto mi propio récord personal.
Seni de öldürdüklerini sandılar.
Creían que también te habían matado.
Biliyor musun bir saniyeliğine bu işten güzel şeyler çıkacağını sandım.
, por un instante, realmente pensé que algo bueno iba a salir de esto.
Temiz kalmak sandığımdan daha zor.
Seguir limpio es más difícil de lo que pensaba.
Seni burada başka bir kadınla bulacağımı sandım sonra seni önde o adamla konuşurken duydum ve çok büyük bir hata yaptığımı anladım.
Creía que iba a encontrarte aquí con otra mujer, y entonces te vi hablando con ese hombre de delante, y me di cuenta que había cometido un...
İşe yaradığını sandığım bir tedavi uyguladım.
Realicé un tratamiento que creí que funcionaba.
Bizi bölerek kazanabileceğinizi mi sandınız?
¿ Creyeron que podrían dividirnos y conquistar?
Bana böyle şeyler söyleyebileceğini ve benim incinmeyeceğimi mi sandın?
¿ Crees que puedes decirme esas cosas y no hacerme daño?
Bunlar herkesin doğru olduğunu sandığı gerçeklikler ama görünüşe göre değilmiş. Arn inancı.
Esos son los hechos que todo el mundo conoce como verdaderos pero por lo visto, no es lo que creen los arn.
Evet, senin benim insanlarım hakkında sandığın kadar çok şey bilmediğini düşünmeye başlıyorum...
Sí, empiezo a pensar que no sabes tanto sobre mi pueblo como tú te crees.
Ama biçecek olursan sandığından çok sıfırlı.
Aunque si lo hicieras, tiene más ceros de lo que esperas.
Üstelik seni de kocam sandı.
Aunque, pensó que eras mi marido.
Daha fazlasını alırız sandık değil mi?
Pensamos que conseguiríamos más, ¿ verdad?
Yani, biliyorsun, ben sandım ki alıcıyı bulduğunda son andan önce, biraz vakit olur sanmıştım...
Solo que... pensé que pasaría un tiempo hasta que tuvieras al comprador y que tendría un momento para reconsiderar antes de...
Sandığımızdan daha dişli çıktı.
Es más astuta de lo que creíamos. ¿ Cuál es el plan B?
Senin yüzünden onu cani sandık.
Nos hiciste creer que era un monstruo.
Bu yıl sandıkta birçok mesele var ama tüm gözler, belediye başkanlık yarışında.
Hay muchos temas importantes en juego este año, pero todos los ojos están puestos en la carrera por la alcaldía.
Geride bıraktıklarımızı 21. yüzyıla getirebileceğimizi sandık.
Creímos que podíamos traer lo que deberíamos haber dejado atrás.
Şüküür, yaralandın sandım.
Gracias a Dios, pensé que estabas herida.
- Gerçekten oyuncu sandım onları.
Pensaba de verdad que eran actores
Veya sandığa giderek barışçıl bir şekilde çözebiliriz.
O podríamos hacerlo pacíficamente en las urnas.
Bu barda vakit öldürdüğünü sandığın adamlar aslında dünyayı kurtarmak için çalışan ajanlar.
Veras, niño, los tíos que pensabas que malgastaban el tiempo en bares son realmente agentes encubiertos que ayudan a salvar el mundo.
Seramik midilli koleksiyonumdan ya da kız olduğunu sandığım için dergi kapağındaki Boy George'u öperken Fiona'ya yakalanmamdan dem vur.
Háblame de mi colección de ponis de cerámica o la vez que Fiona me pilló besando la portada de una revista de Boy George porque creía que era una chica.
- Sandım ki...
- Pero creía...
Uygun olmadığını sandığımız bir lav tünelinin bir tektonik tünele bağlı olabileceğini düşünmen harikaydı.
La idea de que uno de los tubos de lava que consideramos no aptos podría estar conectado a una cueva tectónica es brillante.
İçeriden bilgi alarak kazandıklarını tutmasına izin verirler mi sandın?
¿ De verdad crees que la dejarían conservar ganancias provenientes de información privilegiada?
Belki de onu sandığın kadar iyi tanımıyorsundur. - Alo?
Bueno, tal vez no la conozcas tanto como crees.
- Ne? - Omuzlarımdan yük kalktı derken neden bahsediyorum sandın?
- ¿ De qué crees que hablaba con "un peso de encima"?
Aklını başına toplaması bir an meselesi sandım ama... hiç de öyle olmadı.
Supuse que solo era cuestión de tiempo antes de que ella entrara en razón, pero nunca lo hizo.
Sadece sandığımdan daha zor oldu.
Solamente es más difícil de lo que pensaba que sería.
- Özgürlüğüm için size güvenirim mi sandın?
¿ Crees que voy a confiarles mi libertad a ustedes dos?