English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ A ] / Alır

Alır Çeviri Fransızca

40,417 parallel translation
Ampulü takmak ne kadar zamanını alır ki?
Combien de temps faut-il pour visser une ampoule?
Evet, SEALları bulup korumaya alır almaz öğreneceğiz.
On doit découvrir comment localiser les SEAL et les protéger.
- Disiplin cezası alırım.
Sanction disciplinaire Bien.
Emirleri yanlız onlardan alırım.
J'exécute leurs ordres.
- Ya parayı alırız ya da batarız.
On prend l'argent ou on se replie.
Kim karnından eroin alır ki?
Mon Dieu. Qui se pique à l'héroïne dans l'estomac?
Benim de değil. Ben bütün teslimatlarımı limanda alırım.
Moi non plus, je récupère tous mes colis au port.
Ben sadece yerel alırım.
Je n'achète que local.
O zaman beni kim ciddiye alır?
- Qui me prendra au sérieux alors?
Bazen telefonunu sessize alırsın. O kadar uzun süre sessizde kalır ki unutursun. Sana tekrar açmanı söyleyecek birine ihtiyaç duyarsın.
Parfois la sonnerie est éteinte depuis si longtemps qu'on oublie qu'elle est éteinte et on a besoin de quelqu'un pour aider à savoir comment la réactiver.
- Sorun değil. - Şampanya alır mısın?
- Champagne?
Claire hakkındaki mesajınızı alır almaz geldim.
Je suis venu dès que j'ai eu votre message à propos de Clair.
Ayrıca ağlama duvarı'nda da teklif alırım ben.
J'étudierais les offres devant le Mur des Lamentations.
- Ben alırım.
- Je les prends.
İşi alırsam yalnız çalışırım.
Comme un cache-cache. Tourne-toi. Garde-les cachés.
Bir bilgisayar hatasıyla yazdığınız bölümleri kaybetmek istemezsiniz o yüzden çalışmanın yedeğini alırım.
Je ne veux pas perdre des chapitres lors d'un bug informatique, donc je sauvegarde mon travail.
Sırtımla ilgili bir uzmana muayene olmaya Seattle'a uçuyorum, umarım göreve uygum raporu alırım.
Je prends l'avion pour Seattle, uh, je vais voir un spécialiste pour mon dos, en espérant être neuf pour le travail.
Ben alırım.
Pourquoi faire j'ai la sensation comme je vais chasser pour alderwood et ciguë bientôt? Je peux l'obtenir.
Seni bulmak zaman alır sanıyordum ama ilk sen geldin.
Je pensais qu'il prendrait la découverte du temps vous, mais... vous êtes en haut en premier.
Roman Sasha'yı alırsa, dava kapanır.
Si le Romain a Sasha, la querelle terminera.
O duruma gelirse sorumluluğu ben alırım.
Si ça arrive, j'en prendrai la responsabilité.
Biraz daha ıstakoz çorbası alır mısın?
Tu veux plus de bisque de homard?
Kahve alır mısın? Hayır, iyi böyle.
Café?
Bir şişe şarap alırım ve sizde buluşuruz.
Je prends une bouteille de vin et je te rejoins chez toi.
Birkaç tane sandalye alırım.
Bonne idée. Je vais acheter des chaises.
Spermini çubuğa boşaltırız o da olumsuz sonuç alırsa testin dandik mal olduğunu anlamış oluruz.
Je lui fais passer le test, avec des résultats négatifs, on saura que ces trucs sont merdiques.
Ya da büyünün geçmesini bekleyip ben alırım.
Ou alors on peut attendre que le sceau s'éteigne et je vais venir la chercher.
İçecek bir şey alır mısınız?
D � sirez-vous un ap � ritif?
Bu kadar büyük bile olsa, aberasyonların zamana etki etmesi biraz vakit alır.
Et parce qu'il faut du temps pour que les conséquences d'une aberration... même aussi grave que celle-ci, se propage à travers le temps.
Sıcak çikolata alırız.
Nous allons acheter des sundaes caramel.
Genellikle ne istersem alırım.
J'obtiens ce que je veux.
Gelecek hafta iyi hissedersem veterinere gidip ilaç alırım.
Si ça ne s'arrange pas, j'irai demander des cachets au véto.
Arazide bir milyon dolar var deseler... gidip alır mıyım bilmem.
S'il y avait un trésor dans le champ, je ferais même pas demi-tour.
Saat ücreti alırım.
Je te facturerai à l'heure. Oui.
Rızanızı alırdım ama... öyle olmadı canım ve... durum bu.
Mais ça ne s'est pas passé comme ça, et on en est là.
Seni acıya alıştırıyor.
Ça te prépare pour la douleur.
Bu şeyleri yıllardır sorunsuz bir şekilde alıyorum ben.
J'en ai pris pendant des années sans aucun problème.
Adamın çok yüksek maaşlı bir işi varmış, onu uyuşturucudan uzak tutması için biri işe alınmış ve yine de aşırı dozdan mı ölmüş?
Le gars était très bien payé, un employé pour s'assurer qu'il ne se drogue pas, et il est mort d'une overdose?
Tanrıya şükür kızım, onu hayal kırıklığına uğratmama alışkın.
Grâce à Dieu, ma fille a l'habitude que je la déçoive.
Hayır, ben buna alışığım, yani benim için büyük bir olay değil.
Non, j'ai l'habitude de le faire aussi, mais toi aussi, donc ce n'est pas un gros problème.
Zayıf olsa da nabız alıyorum sanırım.
Je pense que j'ai un pouls faible.
Tamamdır! Aort elimde. Nabız alıyorum.
- J'ai l'aorte dans la main.
Peki böyle büyük etkisi olabilecek bir masaya nasıl davetiye alınır?
Comment être invité à un lunch de cette magnitude?
Boyutu göz önüne alınırsa sanırım bu şeyi tanker kamyona bağlı bir hortumla dolduruyorlar.
En voyant sa taille, Je parie qu'ils ont rempli ce truc avec un tuyau connecté à un camion-réservoir.
Bunu hayır olarak alıyorum.
Je vais prendre ça pour un non.
Ve kederden o kadar yıkılmıştır ki, telefonu alıp mesaj atamamıştır.
Et il était tellement triste, qu'il pouvait pas envoyer un message,
Sanırım tatlı dil kullanarak kendini ilişkiye girmekten alıkoydun.
Je penses que tu viens de me convaincre de ne pas coucher avec toi.
Birinci seviye şifreyi kır ve çıktısını al.
Décryptez-le en priorité et imprimez-le.
20 dakika içinde alınır.
Il est collecté en vingt minutes.
- Bu alır.
Que l'on ferait.
Duman makinesine hala alışmaya çalışıyorum ama sıkıntı yok çünkü Rock Roll makinesine epey aşinayımdır.
Je suis pas encore habitué à cette machine à fumée, mais ça va le faire, parce que je suis habitué à la machine du rock and roll.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]