English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ A ] / Alışılmadık

Alışılmadık Çeviri Fransızca

1,245 parallel translation
Alışılmadık olduğunu kabul ediyorum.
Je reconnais que c'est inhabituel.
Evet ama hastalık üçünü de kısa süre içinde vurdu yani deneyim kısa süre içinde ve alışılmadık olmalı.
Mais la maladie les ayant frappés en très peu de temps, on peut supposer que l'expérience est récente et inhabituelle.
Prodüksiyon sahnelerini tasarlarken alışılmadık kamera hareketlerine ve açılarına başvuruyordu.
Ses numéros sont donc conçus suivant les angles de caméras et de prises de vues. La caméra, elle-même, fait partie de la chorégraphie.
Bu çatlaklardan sızan şeyler her zaman beni büyülemiştir. Farklı anlayışları ifade edebilmeye olanak sağlayan projeler ve fırsatlar vardı. Özellikle ekonomik çıkarlar minimum tutulduğunda alışılmadık temalar, hatta radikal politik düşünceler bile filme çekilebilirdi.
Je veux parler de ces projets originaux par leur expression, leur sensibilité, ou même leur audace politique, particulièrement quand leur budget était très réduit.
Ayrıca omuzlarında daha az yapımcı baskısı hissediyorlardı. Alışılmadık dokunuşlar sunabilir, beklenmeyen motifler kullanabilir hatta basmakalıp materyali dahi kişiselleştirebilirlerdi.
Se sentant moins surveillés par les exécutifs, ils pouvaient ajouter une touche personnelle, un motif inattendu, et même faire d'une histoire conventionnelle une œuvre personnelle.
alışılmadık birisin.
Tu es un homme peu commun.
Ne kadar da alışılmadık düzeyde cömert bir davranış.
Une générosité inhabituelle venant de vous.
Alışılmadık bir havamdayım. Ayrıca bu meretten depomda 80 kasa var.
Je suis d'une humeur inhabituelle.
Senin gibi sağlıklı ve genç olması gereken birinde böyle alışılmadık bir hastalık olunca, nedenlerine bakmalıyız.
Dans une situation de ce genre où un jeune homme en bonne santé... présente des symptômes inhabituels, on doit en rechercher les causes.
Bu alışılmadık bir durum ve bazen HIV'de görülür.
C'est une infection rare, qui apparaît chez des patients atteints par le HIV.
Senin gibi sağlıklı ve genç olması gereken birinde böyle alışılmadık bir hastalık olunca, nedenlerine bakmalıyız.
- Un gamin, heurté par un camion! - D'accord, j'arrive. - Je voulais faire un truc gentil.
Bu alışılmadık bir durum ve bazen HIV'de görülür.
Pneumo du côté gauche. Nom, Billy Schmoo. Jennifer est partie?
Bu tariflerdeki miktarlar biraz alışılmadık görülebilir.
Les mesures données peuvent surprendre un peu.
Geçtiğimiz haftalarda pek çok alışılmadık Romulan aktivitesi oldu.
Les Romuliens ont été très actifs ces dernières semaines.
Bu Ferengiler için alışılmadık bir davranış.
Ce n'est pas la réaction normale d'un Ferengi.
Ben hiç alışılmadık bir Ferengiyim.
Je suis un Ferengi très spécial.
Geçtiğimiz haftalarda pek çok alışılmadık Romulan aktivitesi oldu.
Les Romuliens ont été extrêmement actifs.
Bu istasyonda tarlafaresi istilası alışılmadık bir şey değil.
Les invasions de mulots sont courantes sur la station.
Herhangi alışılmadık veya açıklanamayan fenomenler.
Tout phénomène inhabituel ou inexpliqué.
Yönetim istasyonuna gitsek daha iyi 7 dakika oldu ve güç hala eski halinde değil.Bu... alışılmadık
Rejoignons la salle des commandes. On est coupé depuis 7 minutes! C'est anormal.
Alışılmadık yer
Un plafond inconnu... EPISODE : 2 Plafonds inconnus
Bir gün bir atlıya aşık oldum. Alışılmadık bir sesi vardı, hayal gibiydi.
Un jour, je suis tombée amoureuse d'un cavalier, d'une voix étrange, de quelqu'un qui était comme une illusion.
Taraftarları böyle bir durum için alışılmadık şekilde az.
D'habitude, son public est plus nombreux pour voir ça.
Alışılmadık bir dekor. Federal ajanların, bir uluslararası uyuşturucu örgütünün liderlerini ele geçirdikleri yer, Amerika'nın ortasında, Wisconsin eyaletinde bir çiftlik.
Au cœur de l'Amérique profonde, dans une ferme du Wisconsin, le FBI a démantelé un réseau de trafiquants de drogue.
Bilmiyorum savcı bey. Alışılmadık bir şey istiyorsunuz.
Votre requête est surprenante.
Bu alışılmadık bir şey değildi.
C'était normal.
Bütün kadromuzu bu kadar mutlu görmenin... ... ne kadar alışılmadık olduğunu düşünüyordum.
Ce n'est pas courant de voir tout le monde nager dans la joie, éclatant de bonheur.
- Ne zaman istasyonda alışılmadık bir suç işlense senin suçluyu ne kadar zamanda yakalayacağına dair bir bahis oynatıyorum.
A chaque meurtre inhabituel, les gens parient sur le temps qu'il vous faudra pour arrêter le coupable.
Alışılmadık sinir aktivitesi % 8 çoğalmış
La zone d'activité neurale inhabituelle a encore augmenté de 8 %.
Belki alışılmadık şekilde derin olarak bilinen gölün dibine dalmanı kastetmedi.
Il ne voulait peut-être pas que tu plonges - au fond du lac.
"1 6. yüzyılda, alışılmadık birşey oldu."
"C'est au 16ème siècle qu'arrivera..."
Alışılmadık 3 günlük bir rehin alma olayının sonucunda...
3 jours après l'extraordinaire prise d'otages...
Alışılmadık.
C'est original.
Alışılmadık, fakat imkansız değil.
Inhabituel, mais pas impossible.
O sabaha mahsus, sürücü Bayan Driscoll veya... otobüsle ilgili alışılmadık birşeyler var mıydı?
Avez-vous remarqué quelque chose d'inhabituel durant le trajet... ou concernant Madame Driscoll, ce jour-là?
Ve hatırladığın kadarıyla... o sabahki yolculukta alışılmadık birşey olmadı?
D'après votre souvenir, il n'y avait rien d'anormal... le long du trajet, ce matin-là?
Bu düpedüz alışılmadık bir şey.
Tiens, c'est bizarre!
Bu alışılmadık bir durum değil.
Je ne constate rien d'anormal.
Eğer bu alışılmadık ve zalim bir ceza değilse, nedir bilmem.
Si c'est pas une punition cruelle... je sais pas ce que c'est.
Ben alışılmadık zamansal okumalar alıyorum
Je relève une signature temporelle anormale.
Alışılmadık... ama etkili.
Technique originale... mais efficace.
Bu sıradan bir ölümlü değil. Bu kişi... alışılmadık.
Pas n'importe lequel, il est exceptionnel.
- Hiç alışılmadık bir şey.
- Disons que c'est vraiment pas banal.
Ama ondan önce, alışılmadık bir şey?
Mais avant ça, rien de bizarre?
Bu benim için alışılmadık birşey.
C`est rare, pour moi.
Sen alışılmadık bir polissin.
Tu es un flic hors norme.
Abraham Polonsky'nin diyalogları alışılmadık derecede şiirseldi.
Je suis content que tu m'aies appelé, Freddy.
Alışılmadık bir biçimde aktris Ida Lupino, Warner Bros. tarafından işten uzaklaştırıldığı için 1949 yılında yönetmen oldu.
D'une façon peu habituelle, l'actrice Ida Lupino passe à la mise en scène en 1949 quand elle fut suspendue par la Warner Brothers. Elle fonde alors une compagnie de production avec son mari Collier Young.
Sadece kıdemsiz bir subaya devredilmesi alışılmadık bir...
Mais il est inhabituel de laisser un jeune officier...
Ve bu alışılmadık bir durum mudur?
- C'est un Klingon.
Hem de alışılmadık.
Et pas ordinaire.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]