English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ A ] / Alışırsın

Alışırsın Çeviri Fransızca

1,017 parallel translation
- Ben olmasam da buraya alışırsın. - Siz olmadan mı?
Tout ira bien même après notre départ.
Alışırsın.
Vous vous habituerez à moi.
Yakında onlara alışırsın.
Vous verrez, on s'y habitue très vite
Alışırsınız.
Ah, j'en suis sûr aussi!
Sonra zamanla alışırsın.
Et puis on commence à se reprendre.
Alışırsın ufaklık. 20 yıl sürse bile.
Tu finiras par te calmer, même si ça prend 20 ans.
Üç beş güne kalmaz alışırsın.
Dans deux, trois jours, ça sera passé.
Başta sizi şok eder ama alışırsınız.
C'est un choc au début, mais on s'y fait.
Alışırsın.
Vous vous en remettrez.
Yaklaşık iki kilometre sonra alışırsın.
Vous vous y ferez au bout de 2 000 km.
Ama nasıl zeytinin tadına alışırsan, buna da alışırsın.
C'est comme les olives, on s'habitue à leur goût.
- Alışırsın.
- Tu t'y habitueras.
Alışırsın.
Tu t'y habitueras.
Ona da alışırsın. Hayır, sağ ol.
On s'habitue à tout.
Alışırsın.
- Je n'aime pas ça.
- Bize de başta aynı şeyleri yaşadık ama bir süre sonra alışırsın, bir daha koku falan duymazsın.
- Nous avons connu cela, autrefois, mais, à force, on s'habitue, si bien qu'on ne sent plus rien.
- Korseye alışırsın.
- Tu vas t'habituer au corset.
- Elbette alışırsın, bu kadar kibirli olma.
Faîtes pas de "chichis".
- Birazdan alışırsın.
- Tu t'y habitueras.
Kokuya da alışırsınız.
Tu te feras à l'odeur.
Kokusuna kısa sürede alışırsın.
On s'habitue vite à l'odeur.
Ortalama kar yağışı için alırsın. Acil durumlar için elindekilerle idare edersin ve saatinde bitirmeye çalışırsın.
Achetez en cas de chutes moyennes et travaillez dur en cas d'urgence.
Onlara burada çabuk alışırsın.
On en a l'habitude ici.
umarım bana ve Chet'e alışırsınız.
Vous vous habituerez à notre mariage?
Buraya zamanla alışırsın.
Vous serez bien ici.
Lanet olasıca meret bütün gece açık durur. Alışırsınız.
Ce fichu machin reste allumé toute la nuit, vous vous y habituerez.
Sonra sırayı siz alırsınız.
Vous prendrez le relais.
Samson'ı ancak Tanrı'nın ışığı söndüğünde alırsınız!
Vous aurez Samson quand la lumière du Seigneur s'éteindra!
İdeali gibi olmaya çalışan bir çocuğa nasıl alınırsın?
Comment s'offusquer qu'une gosse te prenne pour modèle?
Patlamış mısırın işi orada başlar. Kulaklarını tıkamak için alırsın.
C'est á ça que sert le pop-corn, on se bouche les oreilles avec.
Hatta 50 sıra mermi alırsınız.
Je pourrais même vous donner 50 cartouches en prime.
Zamanla alışırsın...
Depuis le premier jour, je...
Aptalca bir soru sorarsan boş bir bakış alırsın.
Posez une question idiote... Pourquoi ne pas me le dire?
Dileriz sağ salim varmakla kalmayıp alışma dönemini sıkıntısız atlatırsınız.
M. le Gouverneur.
Korktuğunuzu belli etmezseniz, istediğinizin yarısını belki alırsınız.
Vous pourriez obtenir la moitié de ce que vous voulez si vous cachez votre peur.
Çok çalışırsanız, karşılığını alırsınız.
Si vous travaillez dur, vous serez bien traités.
Sonra, atış mangasının yanına gelirsin ve kılıcını kaldırırsın : Hazır, nişan al, ateş.
Vous rejoignez le peloton d'exécution, levez votre épée : armez, en joue, feu!
Clay hayattayken bile hızlı koşamazdı, O benim peşime düşünce, Bayan Trent'i alıp hızla uzaklaşırsınız.
Même s'il était vivant, il ne courrait pas assez vite pour m'attraper, alors quand il la lâche, tu attrapes Mme Trent et tu galopes dans la direction opposée à la lumière.
Sen de bir şişe iyi bir viski alıp beni rodeo için ısıtırsın.
Avec une bonne bouteille de whisky que je sois fin prêt pour le rodéo.
Bu şekilde kralları bile avucunuza alırsınız.
Avec ça, on s'en tire même avec les rois. Les rois, oui.
Şu an benim sıram, havanı alırsın.
C'est mon tour d'y être.
Zamanla, üç kız kardeşini de alırsın.
Tu feras venir tes sœurs.
Biraz al, sonra biraz daha alırsın, sonunda hepsini almış olursun.
prendre petit à petit pour tout avoir à la fin.
İşler yolunda giderse bir hafta, gitmezse 20 yol sonra alırsın.
Tu la toucheras dans huit jours, si tout s'arrange bien, et dans vingt piges si tout s'arrange mal.
Sağlıklıysa alırsın, Başçavuş.
S'il l'est vraiment, il sera à vous, mon adjudant.
Tek bir hata yaparsanız, Billy'ye verdiğinizin aynısını siz alırsınız.
Tentez quelque chose et vous connaîtrez le même sort que Billy.
Su önce soğuk yada sıcak gelir ama bir süre sonra alışırsınız.
Après, vous vous sentez divinement bien.
Paranızı geri alırsınız ama o da bulaşmış olur.
Vous serez remboursé mais elle sera mouillée.
Şey efendim, kutup ışıklarının görüldüğü bölgelerde, düzensiz aralıklarla, E seviyesinde veriler alırsınız.
Dans les zones arctiques, il y a des ondes irrégulières.
Dürüstlüğü ödersin, satın alırsın.
Elle s'achète.
Hukuğu da satın alırsın, ekmek gibi.
La loi s'achète aussi, comme un morceau de pain.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]