English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ A ] / Andrew

Andrew Çeviri Fransızca

4,625 parallel translation
- Andrew'un gitmesine.
- J'ai besoin qu'Andrew parte.
Andrew'un karımı becermeye bir son vermesine ihtiyacım var.
J'ai besoin qu'Andrew arrête de baiser ma femme. Considère-le comme fait.
Mellie'yi seç, o zaman kusura bakma Andrew ama hatrı sayılır yeteneklerimi kullanarak seni alaşağı etmek zorunda kalırım, taş üstünde taş bırakmam, çünkü bunu yapmanın tek yolu, tek yolu, biletini senden almak olur ve emin ol bu sorun Başkan'a mal olmaz ve şunu bil ki Fitz'in senin peşini bırakacağı anlamnıa gelmez hatta tüm Amerika'da onunla olur.
Choisis Mellie, et, je suis désolé Andrew, mais j'utiliserai toutes mes incroyables qualités pour te démolir, pièce par pièce, parce que le seul moyen de le faire, la seule manière de te faire sortir de la campagne et d'être certain que ça ne retombe pas sur le président est de faire en sorte que ce ne soit pas seulement Fitz qui te chasse de la ville, mais l'Amérique toute entière.
Andrew! Mellie.
Andrew!
Andrew, bekle.
Andrew, attends.
- Andrew.
- Andrew
Andrew.
Andrew.
- Andrew.
- Andrew.
Andrew.
- Andrew.
Andrew Amca ile dizlerinin üzerindeydin.
Tu étais sur tes genoux avec oncle Andrews.
O Andrew amca ile birlikte, baba!
Elle couche avec oncle Andrew, papa!
Andrew ile ne zamandır düzüşüyorsun?
Depuis combien de temps baises-tu avec Andrew?
Andrew ile birlikte olduğunu bana ne zaman söyleyecektin?
Tu baisais avec Andrew quand tu as dit ça?
Çünkü Andrew'dan uzaklaşmadın.
Parce que tu ne repousses pas Andrew.
Olay beni istememenmiş çünkü tüm arzuların Andrew içinmiş.
C'était que tu ne me voulais pas parce que tu es en chaleur et occupé par Andrew.
Cumhuriyetçilerin Başkan adayı olan Başkan Yardımcısı Sally Langston ile Kalifornia Valisi Andrew Nichols cenaze törenine katılanlar arasındaydı.
La vice présidente Sally Langston était absente, tout comme le candidat vice président républicain, Le gouverneur de Californie, Andrew Nichols.
- Hangisi Andrew'dan?
- Lequel est l'enfant d'Andrew?
Andrew Jackson Horseshoe Bend Savaşı'nı anmak için Alabama'ya geldiğinde, tuvalet ihtiyacı oldu.
Quand Andrew Jackson arriva en Alabama pour commémorer la bataille de Horseshoe Bend, il eut un appel de la nature.
Andrew Jackson mu?
Andrew Jackson?
St. Andrew koyundan bir mil kadar içeride. Güzel.
La baie de St Andrew, environ un mile dans les terres.
Sue, Andrew, Vickie, görüşme yapmama yardım eder misiniz?
Sue, Andrew, Vickie, voudriez-vous m'aider?
Andrew Peckham için bir hasta sağlık kaydı.
C'est le dossier médical d'un certain Andrew Peckham.
- Arşivci bana Duncan'ın arşive arabayla geldiğini söyledi. Yani bana Andrew Peckham adında ehliyet sahibi yaşlı bir adam bulun yeter.
- L'archiviste m'a dit que Duncan avait les archives en voiture donc trouve-moi un Andrew Peckham.
Andrew Cooper.
Andrew Cooper.
Yapmıyorum Andrew.
Je ne bluffe pas, Andrew.
Andrew Donnelly.
C'est Andrew Donnelly.
Görünümüyle çok alakasız, ama Andrew Donnelly paleontolojinin süper yıldızı.
Ça semble incongrus, mais... Andrew Donnelly est une superstar de la paléontologie.
Andrew Donnelly dün Triboro Doğal Tarih Müzesi'nde saat 9-14 : 30 arasında bir turda rehberdi.
Andrew Donnelly menait une visite guidée du Museum d'histoire naturelle de Triboro de 9 h à 14 h 30.
Andrew Donnelly'nin DNA'sı Saksağan'ın olay yerinde bulundu ama ortada suç yoktu.
L'ADN de Donnelly a été trouvé chez la Pie, mais il n'a pas commis le crime.
Andrew Donnelly.
Andrew Donnelly.
Sonra Andrew Donnelly DNA'sını ikinci cinayete... -... bağlamayı planladın.
Puis vous avez dispersé l'ADN de Donnelly sur la 2e scène de crime.
Onlar Marla kadar bulamadık arkadaşım Andrew doğum günü.
Ils n'ont trouvé Marla qu'après l'anniversaire de mon ami Andrew.
Andrew, vakit geldi.
C'est l'heure, Andrew.
Beni ekemezsin, Andrew Dwyer.
Tu ne me laisseras pas tomber, Andrew Dwyer.
Andrew Donnelly. O...
Andrew Donnelly.
Sonra Andrew Donnelly DNA'sını ikinci cinayete... -... bağlamayı planladın. - Aslında bunun bir hata olduğunu düşünüyorum.
Puis vous avez dispersé l'ADN de Donnelly sur la 2e scène de crime.
Andrew Larrick.
Andrew Larrick.
Listenin tepesinde de Andrew Larrick var, kendisi Vietnam'da Özel Harekat Timi'ndeymiş.
En haut de la liste, Andrew Larrick, un ancien commando du Vietnam.
Larrick, Andrew.
Larrick. Andrew.
Brad Mullin'i gözü kapalı bile yönetirsin ama Andrew Larrick var ileride.
Tu peux t'occuper de Brad Mullin en dormant, mais Andrew Larrick t'attend au tournant.
- Emmett'le Leanne'in Andrew Larrick adında bir ajanı vardı. Elindekiler de adamın kayıtları.
Le dossier personnel d'Andrew Larrick, l'agent d'Emmett et Leanne.
bu benim yeğenim, Andrew.
C'est mon neveu, Andrew.
Şimdi de, Andrew Dickens geliyor.
Et maintenant voici Andrew Dickens.
Andrew Dickens ile açık hat sohbetine tekrar hoş geldiniz.
Parlez en directe avec Andrew Dickents.
- Evet, teşekkür ederim, Andrew.
Oui, merci, Andrew.
Adamın istihbarat politikasına dair düşüncesi "Andrew Lockhart için hangisi daha iyidir?" den ibaret.
Tout ce qu'il pense de la politique du renseignement est : "Qu'est-ce qui est bon pour Andrew Lockhart?"
Andrew Johnson adında felaket sarımsak kokan bir çocuğun yanında oturdum.
Je dois m'asseoir à côté de ce mec, Andrew Johnson, qui sent fort l'ail.
Efsanevi Andrew Johnson... tamamen otobiyografik.
C'est autobiographique.
Havarisi Andrew dedi ki :
Et son disciple, André, dit :
Alo, Brockville'de bir Andrew Peckham buldum.
J'ai trouvé un Andrew Peckham à Brockville.
- Teşekkürler, Andrew.
- Merci Andrew.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]