English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ A ] / Anlatırım

Anlatırım Çeviri Fransızca

4,074 parallel translation
Sana hikâyeleri diğer tarafta anlatırım.
Je vais vous raconter des histoires de l'autre côté.
Size Moe ile ilgili her şeyi anlatırım.
Je te dirai tout ce que tu veux savoir sur Moe.
Sonra anlatırım.
La fin plus tard.
Belki bir yere içmeye gideriz, ben de sana ne düşündüğümü anlatırım.
Peut-on aller prendre un verre je te donnerai mon avis.
Uzun hikaye. Sonra anlatırım.
Je te raconterai plus tard.
Giyeceği elbiseyi görünce neler olacağını ben anlatırım.
Je vais vous dire ce qui va se passer.
Bilmek istediğin her şeyi anlatırım.
Je vous dirais tout ce que vous voulez savoir.
Söyle ona yoksa ben herşeyi anlatırım.
Dites-lui, ou je lui raconte tout.
Ben ona anlatırım.
Laissez-moi lui dire.
Ben gidip birer sandviç yapayım sonra da olanları anlatırım.
Je nous fais un sandwich, et après je vais tout te raconter.
Eğer haberler iyiyse, ona anlatırım. Omuzlarından büyük bir yük kalkmış olur. Ya kötüyse?
Je veux dire si ce sont de bonnes nouvelles, je pourrais lui dire et ça lui enlèverait un gros fardeau.
Sonra anlatırım.
Je te raconterai plus tard.
- Sonra anlatırım. - Ne zaman?
- Je te raconterai plus tard.
Ben ona olanları anlatırım.
Je lui ferai un compte-rendu de la situation.
Sonra anlatırım.
Je te le dirai plus tard.
Ben anlatırım olanları. Birinci bölüm, "Uzaktaki Karşılaşma."
Premier épisode, Rencontre à Farpoint.
Nedenini sonra anlatırım.
Vite, vite. On vous expliquera plus tard.
Sana tüm gerçeği anlatırım ama bana yardım edeceğine söz vermelisin.
Et je vais vous dire toute la vérité, mais vous devez me promettre de m'aider.
O zaman bir daha geldiğinde bana hiçbir şey söylemememi söylediğini anlatırım ona.
À son retour, je lui dirai comment vous m'avez dit de rien lui dire.
Tamam, Clemens'a mesaj atıp ona aptalın teki olduğunu söyler nasıl yapacağını anlatırım.
Je le bipe, lui dit qu'il est idiot, et je lui explique la procédure.
Biraz daha vaktin olduğu zaman, sana ne yaptığımızı seve seve anlatırım. Böylece cahil olmaktan ziyade, biraz bilgi sahibi olarak konuşabilirsin.
Quand tu auras le temps j'aimerai te parler de ce qu'on a fait pour qu'on puisse parler d'un endroit connu plutôt que d'inconnu
Ağzımdan bir kelime çıkmadan istediğimi anlatırım.
J'ai fait passer mon message sans dire un seul mot.
- Tabii ki anlatırım.
- Assieds-toi.
Başka bir zaman anlatırım Grace. Neyse, bir kaç defa kamp yapmıştım. Bir seferinde Ricky Bonaducci diye bir çocuk vardı.
En tout cas, j'ai fait plusieurs fois du camping, et une fois, euh, ce gamin Ricky Bonaducci- - gamin Italien de Brooklyn, il a déménagé du New Jersey- - ce n'est pas le sujet.
Canımı bağışlarsan anlatırım.
Épargne-moi, et je te le dirai.
Tanrı işine gelince, ben sadece hikayemi anlatırım.
Quant à Dieu, je ne peux que vous raconter mon histoire.
Buraya geldiğinde anlatırım.
Je t'expliquerai quand tu seras là.
Bana ne gördüğünüzü anlatır mısınız bayım?
Pouvez-vous me dire ce que vous avez vu, Monsieur?
Eğer sana ne haltlar dönüyor diye sorsam bana gerçeği anlatır mısın?
- Si je te demande ce que tu faisais au juste, me diras-tu la vérité?
Sanırım birileri oyun oynuyor veya birileri bildiğinden fazlasını anlatıyor.
Quelqu'un s'amuse je suppose. Ou quelqu'un ici en sait plus qu'il ne le dit.
Joseph, lütfen bize neler olduğunu bir de sen anlatır mısın?
Joseph racontez-nous ce qui s'est passé.
Siz anlatır mısınız?
Alors dites-moi tout.
O anları anlatır mısınız?
Que savez-vous du tireur?
Sakin olup olanı biteni anlatır mısın?
Tu voudrais bien te calmer et juste nous dire ce qui s'est passé?
O zaman Jacqueline Laverty ile aranızdaki ilişkinin gerçek boyutunu bize anlatır mısınız lütfen?
Alors, pouvez-vous nous dire votre véritable relation avec Jacqueline Laverty, svp.
- İlişkinizin doğasını anlatır mısın?
um, et pouvez-vous me décrire la nature de vos relations?
36 saatlik kickball anlatım hayatımda hiç bu kadar kafa karıştırıcı bir şey görmemiştim.
En 36 heures de commentateur sportif, je n'ai jamais rien vu d'aussi déroutant.
Lango ile aralarında bir şey başlamış olsa size anlatır mıydı?
Elle vous aurait probablement dit si il y avait une relation cachée entre elle et Lango?
Sanırım halk arasında da söylendiği gibi güvenilmez bir anlatıcıyım ben.
Je crois que je suis ce qu'on appelle plus communément un "narrateur non fiable", non?
- İkinizin de Midge'ı son kez gördüğü zamanı bizim için tekrar anlatır mısınız?
Vous pouvez nous raconter votre dernière rencontre?
Sanırım müziğim kendisini anlatıyor.
Je pense que ma musique parle d'elle-même.
Şu bahçıvanı biraz anlatır mısınız?
Pouvez-vous nous en dire plus à propos de ce, euh, jardiner?
Lütfen Sean'a tedavi sonucu neden Gwen'in yürüyebileceğini düşündüğünü anlatır mısın?
SI vous êtes compatible, vous pouvez sauver votre père.
Sanırım müziğim kendisini anlatıyor.
Je crois que ma musique parle d'elle même.
Beni balığa çıkarır, Kore Savaşı'yla ilgili hikayeler anlatır,... ve komünizmin tehlikelerinden bahsederdi.
Il avait l'habitude de m'emmener pêcher et de me raconter des histoires à propos de la guerre de Corée et des dangers du communisme.
Umarım daha fazlasını anlatır.
J'espère qu'il nous en dira plus.
Son beş ay içinde izlediğiniz bir filmi çok detaylı bir şekilde ve yüksek sesle anlatır mısınız?
Si quelqu'un a vu un film récemment, qu'il nous le raconte, bien fort. - Du vin?
Lütfen neler olduğunu anlatır mısınız?
S'il te plaît, pourquoi ne me diriez-vous pas ce qu'il se passe?
Ne olduğunu anlatır mısın?
Tu peux me raconter ce qui s'est passé?
" Hem hikâye anlatıcılığı hem de şiir alanında yakında Nobel ödülü kazanırım.
" Je devrais bientôt gagner le prix Nobel en littérature et en poésie.
Neden bir adam tanımadığı birinden şapkasını alıp kızına vermesini ister anlatır mısın?
Tu peux me dire pourquoi il demande à un gars qu'il ne connaît pas de donner un chapeau à sa fille?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]