Ayaklarım Çeviri Fransızca
3,440 parallel translation
Açıkçası kendimi kurtarmak için ne yapmam gerektiğini bilmiyorum ve ne zaman bir şey söyleme çalışsam sanki başka bir beton blok ayaklarıma yapışıyor.
Je ne sais pas comment m'aider, et dès que je dis quelque chose, je m'égare encore plus.
Ellerimi ve ayaklarımı masaya bantladı.
Il m'a ligoté les mains et les jambes.
Sert sporcu ayaklarım olduğu için ben egzersiz yapamam.
Je ne peux pas m'entraîner, j'ai des champignons entre les orteils.
Ayaklarım gayri resmi mi?
Mon pied est-il non officiel?
Bir an önce eve gitmek ve ayaklarımızı uzatıp kitap okumak istiyorum.
Je veux juste être à la maison, lire chacun à un bout du sofa.
İri bir adama göre ayaklarım çok hafiftir.
Pour ma corpulence, j'ai le pas aérien.
Düğünümdeki slow dansımda ayaklarımı iki dakikada uydurabilirim.
Je pourrai faire illusion durant deux minutes de slow à mon mariage.
Ayaklarımın ne yaptığını nereden bileceğim?
- Comment voir ce que font mes pieds?
Ayaklarıma kadar titret beni demiştin.
Vous m'avez dit quelque chose qui vous enlève les chaussettes ( décoiffe )
Ayaklarıma kapandı.
Il m'a suppliée...
Sadece spor ayakkabısı giydim ve onlarda ayaklarımı mahvetti.
Je porte des baskets et je me nique les pieds. C'est stylé.
Ama şimdi durumunun iyiye gittiğini göründük. Ayaklarımızın üstüne kalkana kadar burada sizinle birlikte kalmamıza ne dersin?
Mais vu comment tu t'en sors, on pourrait vivre avec vous, en attendant que ça s'arrange.
Lütfen, tekrar ayaklarımın üstüne kalkana kadar bırak da bu kadar saygınlığım kalsın.
Laisse-moi un peu de dignité, le temps que je me refasse.
O zamandan beri ayaklarım bir rahat yüzü görmedi. Çok acıyorlar.
J'ai tellement froid que je n'arrive pas à bien respirer.
Sadece ayaklarım mı acıyor sence?
Mon coeur souffre le martyre à cause de toi.
Ayaklarım artık yorgun ve acıyorlar, kalbim de öyle.
J'ai l'impression d'abandonner mon propre enfant.
Kendi ayaklarım üzerinde durmak istiyordum. Büyükler bunun aptallık olduğunu düşünüyordu ama ben yetenekliydim. Ne olursa olsun üstesinden gelebileceğimi biliyordum.
J'ai vécu uniquement grâce à ma propre force. être pauvre n'est pas romantique. l'est encore moins.
Ayaklarım şişti ve kör olasıca tören devam ediyor.
J'ai les pieds enflés, et il y a un maudit défilé.
Ellerimi ve ayaklarımı hissedip görebiliyorum.
Elles bougent toujours.
Ayaklarımın yıkanmış olmasını istemiyorum, hepsi bu.
J'avais pas vraiment envie qu'on me lave les pieds.
Kollarımı, ayaklarımı hareket ettiremiyorum.
Mes bras sont paralysés, mes jambes aussi.
Ne olduğunu anlayamadan, ayaklarım beni, bekaretimi sunduğum fedakarlık tapınağına getirmişti.
Avant même que je m'en rende compte, les ports m'ont emmené au temple du sacrifice... Là où j'ai offert ma virginité.
Ayaklarım uyuştu.
Seigneur, je ne sens plus mes pieds.
- Ayaklarım daha fazla bitişemez.
- Je peux pas plus.
Ayaklarım dondu!
Je ne sens plus mes pieds!
Ayaklarımı hissedemiyorum!
Je ne les sens plus!
- Heyecandan ayaklarım yere basmıyor.
J'essaierai de me contrôler.
Ayaklarım buz kesti.
J'ai les pieds gelés.
Bilirsin, ayaklarımın üzerinde durmamı sağlıyor.
Il m'encourage, c'est tout.
Babam sadece çok iyi ve başarılı bir adam, ve biliyor musun, biz tekrar kavuşunca, bana tekrar ayaklarımın üzerinde durabilmem için yardımcı olacak ve bunca yıllık aşağılanmaya rağmen senin kızın olmaya devam ettiğim için, beni tebrik edecek.
Papa est seulement un homme accompli et très brillant, qui, tu sais quoi, après qu'on soit réunis, va m'aider à me remettre sur pied et va me chérir, et rattraper toutes ces années d'humiliation que j'ai endurées en étant ta fille.
Bu öyle bir şey ki yalnızca denizlerin ötesindeki yoldaşlarımız hayâlini kurabilir. Cenneti ayaklarımıza getireceğiz. Yeni bir insanoğlu yaratacağız.
nos collègues d'outremer ne peuvent qu'en rêver nous descendrons le ciel sur la terre nous créons un nouvel homme ensemble
Haçı ayaklarımızla çiğniyoruz.
Nous foulons sur la croix.
Dizlerimin üstünde ölmeyeceğim, Ayaklarım üzerinde duruyorum.
- Oui. Non. Je ne meurs pas assis, je reste debout.
Ayaklarımı yere sağlam basmalıydım ve çocuklarımı okullarında iyi bir hale getirmeliydim.
J'ai dû... mettre le holà et pousser mes enfants à travailler à l'école.
Ayaklarım bisikletin birine bantlanmış!
Je peux pas arrêter de pédaler!
Gel de ayaklarını ovayım.
Laisse-moi te masser les pieds.
Ayakların da ince zekân kadar hızlı mıdır?
Tes pieds sont-ils aussi rapides que ton esprit?
Aynı ayakları paylaştığımız için çok mutluyum
♪ Je suis si content ( e ) que nous ayons la même pointure ♪
- Benim spor ayakkabılarım var. Ayaklar için spor salonu demek oluyor, yani...
J'ai ces baskets, c'est comme une gym pour les pieds.
Benim ayaklarım çok geniş, o yüzden olmuyor.
Vous ne devez pas y toucher.
Topuklularla koşunca, ayakların acıyor mı?
Tu as rendez-vous? qu'est-ce que tu fais toute seule dehors?
Ayaklarımı şişiriyor.
D'accord.
Çünkü arkalarında gamzeler vardı. Makyajları yoktu, ayakları kirliydi. Saçları kirliydi ve tanrım diye düşündüm bu kadınların iyi bir temsili değil.
car elles avaient des boutons sur les fesses, elles n'étaient pas maquillées, leurs pieds, leur cheveux étaient sales et j'ai pensé mon Dieu, ce n'est pas une très bonne représentation des femmes.
Belki işte okula dönmene falan kendi ayakların üzerinde durmana yardım etmek istiyorum.
Oui, tu pourrais aller à l'école... Je veux t'aider.
Kendi ayakları üstünde durmasına yardım ediyoruz.
Nous l'aidons à se remettre sur les pieds
Ayakları oynat bakalım.
Bouge tes pieds.
Yeniden ayaklarımın üstünde durana kadar.
Provisoirement.
Kendi ayakların üzerinde durmana yardım edeceğim. Söz.
Je vais t'aider à bâtir ta vie, je te le promets.
Ve yine hayatımı ayaklarına seriyorum.
Et encore, je livre ma vie à vos pieds.
Ayakları üzerinde bile duramayan ufak bir mısırcı çocuk mu?
Un petit intello qui ne sait même pas tenir sur ses pieds?
Bir şaka gibi, 15 yaşındayken ağabeyim bana dedi ki, ayaklarınla mastürbasyon yapmak zorundasın.
Quand j'avais 15 ans, mon frère m'a dit : "On se masturbe avec les pieds".