Bakıyorum Çeviri Fransızca
12,905 parallel translation
Nefes aldığın süreden daha uzun bir zamandır avukatlık yapıyorum. Direk gözlerine bakıyorum ve dürüst biri olduğumu söylüyorum sana.
J'ai été un avocat et un officier du tribunal avant que tu commences a respirer, et je te regarde droit dans les yeux et je te dis que je suis un homme honnête.
Ben 1973'te beri her işe böyle bakıyorum.
Ça a toujours cloché pour moi depuis 1973.
Kendisi şu an Başkent'te yerine ben bakıyorum.
Il est à Washington. Je suis aux commandes.
Yeni bir davaya bakıyorum ama hiçbir şey cidden çekmiyor.
Je cherche une nouvelle affaire, mais il n'y a rien qui ressort.
Ohh, göz deliklerinden bakıyorum
[rires] Ohh, je vois à travers tes orbites.
Şuradan kahve alan kadına bakıyorum.
C'est juste que je regarde cette dame là-bas qui se prend un café.
Odanın etrafına bakıyorum, ve düşünüyorum ki,
MMon Dieu, je regarde dans cette salle, et je me dis
Şu anda bir web sitesine bakıyorum hemen yola çıkarsam bu gece evde olabileceğim yazıyor.
Je... suis justement sur un site Internet, et je vois que si je pars immédiatement, je devrais être de retour ce soir.
Bunu hatırlıyorsun bakıyorum.
Ça tu t'en rappelles.
Tamam bakıyorum.
D'accord, je vérifie.
- Eski numaralarına dönmüşsün bakıyorum.
Revenue à tes vieilles ruses, je vois.
Şu an onun dairesinde duruyorum şehir planlamasıyla ilgili bir sürü kitaba bakıyorum.
Je suis dans son appartement, j'ai sous les yeux un tas de plans de la ville
- Bakıyorum! - Bakıyorum!
Je suis dessus!
Bak tamam birincisi, o marshmallow ezmesiydi ve ikincisi artık 3 boğaza bakıyorum krize giriyorum.
Un, c'était des marshmallows, et secundo, je me nourris pour trois maintenant, donc j'ai des envies.
- Ben bakıyorum!
J'y vais.
- Bilgisayarına bakıyorum çünkü.
Parce que je suis sur son ordinateur.
Salonda etrafımda bulunan ve bunu doğru olduğunu bilen savaşçıların gözlerinin içine bakıyorum. Cynuit'te bulunma sebebim sadece buydu.
Je regarde autour de cette salle et dans les yeux des guerriers qui savent que cela est vrai... et qui est la seule occasion que je étais à Cynuit.
En kötü senaryoya hazırlanıyorsun bakıyorum.
J'ai ouïe que tu te préparais au pire scénario possible.
Bakıyorum da büyük bir... - Pardon?
Vu l'air qu'il a, c'était un gros...
- Oğluma bakıyorum.
Je m'occupe de mon fils.
Ben onun hetero arkadaşıyım. Ama sizin gey işlerinize karşı olumlu bakıyorum.
Je suis son pote hétéro qui est totalement ouvert avec vos... trucs d'homos.
Pekala, neye bakıyorum?
Très bien, qu'est-ce que je regarde?
- Bu sabah neşe saçıyorsun bakıyorum.
Quelle bonne humeur ce matin.
- Bakıyorum da çok popüleriz.
- Il y en a une qui a des amis.
Bakıyorum ama kimseyi göremiyorum.
D'accord. Je cherche, et je vois personne.
Hissedip hissetmediğine bakıyorum.
Je vérifie si elle a des sensations.
Gelmekte olanın bir tadına bakıyorum.
Je goûte ce qui nous attend.
Memur Kalakaua, bakıyorum da bugün rozetinizi gösteriyorsunuz.
Officier Kalakaua, je vois que vous affichez votre badge aujourd'hui.
Bakıyorum da yüzük takmışsın.
Je vois, quelqu'un l'a repéré.
Adam, bakıyorum da klinikten eve gelmişsin.
Adam, je vois que tu as pu rentrer depuis la clinique sans problèmes.
Ben eğlenceme bakıyorum.
Peu importe. J'essaye juste d'apprécier mon temps de repos.
Üssün planlarına bakıyorum.
Je suis sur le schéma de base.
Bak, seni tanıyorum Emma.
Je te connais, Emma.
Bak, çabalıyorum tamam mı?
Écoute, j'essaie vraiment.
Bak, Becky'le ilgili lafımı geri alıyorum.
Ecoute, je retire ce que j'ai dit à propos de Becky.
Kızıyorum bak.
Arrête de m'embêter!
- Bayılıyorum bu Dothraki bakışına.
Hey, sorte de bascule que Dothraki look - chaude.
Bakın anlıyorum tamam.
J'ai compris.
Bak, üzerime düşeni yapıyorum.
Regarde comme je m'impose.
Bakın şuraya yazıyorum millet. Tam bir facia olacak.
Croyez-moi, ça va être un désastre.
Bak, Ifti. Senden çok hoşlanıyorum, ama... Daha 18 yaşında bile değilim.
Écoute, Ifti, je t'apprécie vraiment, mais... j'ai à peine 18 ans.
Sen onu bize yapmıyorsun. - Bakın sizi anlıyorum arkadaşlar, tamam mı?
Mais il l'a fait pour de bonnes raisons.
Bak, bana tecrübesiz dediğinde damarıma bastın, çünkü işin doğrusu bunu uzun zamandır yapmıyorum.
Vous m'avez atteinte quand vous avez dit que je suis inexpérimentée parce que la vérité est que je ne fais pas ça depuis longtemps.
Bak Patti, sen harika bir ev arkadaşısın ama Kevin'le aranda olanların ortasında kalmak isteyeceğimi sanmıyorum.
Patti, tu es une super colocataire, mais je ne suis pas sûre de vouloir être mêlée à ta relation avec Kevin.
Bak şuan sadece iştekilerin bana söylediklerini yapıyorum.
Ecoute, je fais juste ce qu'ils m'ont demandé de faire au travail.
Ne kadar güzel olduğuna bakıyorum.
Je regarde à quel point tu es belle.
Bakın hanımefendi. Patlak vermesi muhtemel bir olayı kontrol altına almaya çalışıyorum.
Je cours pour contenir une situation potentiellement explosive,
Katılıyorum ama masaya bakın.
Je suis d'accord... mais regardez à cette table.
"Bana bakın, ben eziğim" olayını kınıyorum, yani hoşlanmıyorum demek istedim.
Combien de temps dois-je mépriser, je veux dire détester, son slogan, "Regardez-moi, je suis une personne magnifique".
"Bana bakın, ben eziğim" olayını kınıyorum, yani hoşlanmıyorum demek istedim.
Je méprise... Non, je déteste son style : "Regardez-moi, je suis adorable."
Bak, bu kızla ne yaptığını anlıyorum, ve tamamen onaylıyorum!
Je comprend ce que tu fais avec cette fille, et j'approuve totalement!