English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Başaramayacak

Başaramayacak Çeviri Fransızca

269 parallel translation
Korkarım başaramayacak.
Il ne fera pas l'affaire.
Ayaklarım başaramayacak kadar ağrılı... -... ama Galbraith kendi başına gidebilir.
J'avais trop mal aux pieds, mais Galbraith y est allé seul.
Nasıl olsa başaramayacak.
Mais on ne va pas en profiter.
Görevi başaramayacak olan ekip yahut uçak kaderine terk edilecek.
Le soldat ou l'avion qui échouera sera éliminé.
Ebediyete dek, insan mükemmelliğinin esrarını çözmeye çalışacak. Ama bunu başaramayacak.
On tentera toujours de pénétrer le mystère de sa perfection mais on n'y parviendra pas.
Asla başaramayacak.
Elle s'y fera jamais!
Bugüne kadar hiç kimse beni yenmeyi başarmadı.Bundan sonrada başaramayacak.
Je peux battre un fauve sans efforts et boire un plein tonneau.
Hiçbirimiz başaramayacak.
Aucun de nous ne s'en sortira.
Asla başaramayacak.
Vous mentez, il ne réussira jamais.
Şuna bak, asla başaramayacak!
Regarde-le.
Profesör Marchard benim araştırmalarımın sonuçları olmadan bu konuyla ilgili hiçbir şeyi başaramayacak.
Le professeur Marchand, sans le résultat de mes expériences en cours, ne pourra pas aboutir.
- Asla başaramayacak. - Asla başaramayacak.
Il ne s'en tirera pas.
Başaramayacak.
- Il ne s'en tirera pas.
Hiç kimse almayı başaramayacak.
Personne ne pourra l'emporter.
- Ya panikleyecek ya da görevi başaramayacak. İspatladım.
Je viens de le prouver.
Bu bölük bunu başaramayacak olursa başaracak birini bulurum.
Bougez ce bataillon ou je prends quelqu'un d'autre.
Hiç biri bayrağa ulaşmayı başaramayacak nasılsa
Ces gosses n'y arriveront pas.
Adamlar başaramayacak.
Les gars ne peuvent pas tenir.
Umut yok, başaramayacak!
C'est de la folie. Ils sont trop nombreux.
kasanın şifresini dinleyerek kırmaya çalışacaksın, başaramayacak ve dinamit kullanmak zorunda kalacaksın.
Pour essayer de faire sauter la serrure... En écoutant les déclics - - Vous avez échoué, et avez dû utiliser la dynamite.
- Başaramayacak, değil mi?
- Il ne va pas y arriver.
Asla başaramayacak.
Son projet ne verra jamais le jour.
Ama o da başaramayacak!
Mais il ne s'en tirera pas mieux que moi!
Başaramayacak gibi olursan, perdeyi indirin işareti ver, anladın mı?
Si ça devient trop impossible, tu baisses le rideau, compris?
- Başaramayacak.
- Il s'en sortira pas.
Asla başaramayacak.
Il ne résistera pas.
Asla başaramayacak.
Il n'y arrivera jamais.
Başaramayacak! Onun için hiç endişelenmiyor musun?
Il ne peut pas, vous vous en foutez?
Profile başaramayacak.
Profile tiendra pas le coup.
- Başaramayacak. - Adama hakkını ver.
Il n'y arrivera pas.
Başaramayacak, tasması patlayacak.
Il n'y arrivera pas. Son collier va exploser.
Aslağa başaramayacak biliyorsun.
Il n'y arrivera pas, vous savez.
Başaramayacak.
Il le fera jamais.
Başaramayacak!
Elle ne va pas arriver à temps.
Jacob! Allice başaramayacak!
Alice ne gagnera pas.
Başaramayacak.
Il va rater le bus.
Başaramayacak, baba.
Elle ne le fera pas.
Başaramayacak.
Il ne s'en sortira pas.
Sürekli çarparak bir kayaya, ama başaramayacak onu inandırmaya. Benim adım deniz diyor
Mon nom est mer, elle répète... en frappant une pierre mais sans la convaincre.
Asla başaramayacak.
Tu y arriveras pas.
Başaramayacak.
Il ne réussira pas.
"Bu çocuk başaramayacak" diyen bakışı.
Il dit : "Celui-là n'y arrivera pas".
Henri asla başaramayacak.
Il n'acceptera pas.
Başaramayacak.
Elle n'y arrivera pas.
- Hiç bir zaman başaramayacak.
Ils n'arriveront jamais à temps.
Asla başaramayacak.
Il ne réussira jamais.
Başaramayacak.
- Il va mourir.
- Bunu başaramayacak.
- Elle ne s'en sortira pas.
Başaramayacak. Başaramaz.
Écoutez-moi!
Başaramayacak.
Il est foutu.
Asla başaramayacak.
Il ne réussira pas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]