Bulduk Çeviri Fransızca
16,935 parallel translation
Fakat cebinde bir paket bulduk.
Mais nous avons trouvé un emballage dans sa poche.
Onu bulduk.
Bon. On le tient.
Gidelim, onları bulduk!
On y va! On les a!
Onları polis telsizinden bulduk.
On les a repérés avec une radio de police.
Arkadaşlarımla Terravex'in arazisinde boynuzlu kertenkele bulduk da.
Mes amis et moi avons trouvé des crapauds cornus sur la propriété de Terravex.
Bulduk onu.
- On a quelque chose.
Onları bulduk.
On les tient.
Douglas'ın yerinin bodrumunda bulduk.
- Trouvée dans la cave de la maison des Douglas.
Merkez, onları bulduk.
Bunker. On les a trouvés.
- Sonunda bulduk!
- On l'a enfin retrouvé!
Sonunda kardeşini bulduk!
On a enfin retrouvé ton frère!
Efendim, bir şey bulduk.
On a trouvé quelque chose.
- Evet, bulduk.
- Oui. Nous trouver.
Evelyn, onu duvarın önünde bulduk.
Evelyn, on l'a retrouvé au-delà du mur.
İşte orada! Bu o! Onu bulduk!
Hey, c'est lui je le tiens!
Hazine bulduk.
Un trésor caché!
Efendim, Chandna'yı bulduk.
On a trouvé Chandna.
Telefonda da dediğim gibi daha önce kimsenin görmediği bir şey bulduk.
Comme je l'ai dit plus tôt au téléphone, nous avons trouvés quelque chose que personne n'a jamais vu auparavant.
- Onu bulduk.
On l'a trouvée...
Bilmiyorum ama bir şey bulduk.
Je l'ignore.
Hesaplar kontrol edildiğinde eskiden çalıştığı dedektiflik şirketine yapılan ve... Soriano tarafından imzalanmış bir ödeme emri bulduk.
Dans la compta, on a trouvé un paiement signé de Soriano à une agence de détectives avec qui il travaillait.
Tepelerde beyaz saçlı bir kız bulduk.
La fille qu'on a trouvée dans les collines.
Şimdiyse kendimizi bu durumda bulduk.
Alors voilà la situation.
- Ama cebinde senin paranı bulduk.
- Il était dans un tel état que je le lui ai donné.
Daha ona ulaşamadık henüz fakat Bruce'nin arabasını bu akşam bir arsada bulduk.
- On ne l'a pas localisé, mais on a retrouvé la voiture de Bruce sur le domaine.
Saroo... Avustralya'da senin bakımını üstlenmek isteyen bir aile bulduk.
On a trouvé une famille en Australie qui veut s'occuper de toi.
Görülen o ki Saw'ın Asi'lerini bulduk.
On dirait qu'on a trouvé les rebelles de Saw.
Nasıl yapacağımızı bulduk.
Je crois que j'ai compris comment le faire.
- Bu şişeyi bulduk Içeren idrar Ve kullanılan bir tampon Wayne Peters'in mezarı üzerinde.
Celle-ci contenait de l'urine et un tampon usagé sur la tombe de Wayne Peters.
G.W. Köprüsü'nün altında, terk edilmiş ve soyulmuş bir halde bulduk.
Sous le pont G.W., abandonné et démonté.
Onu bulduk!
On l'a trouvé!
Zor bulunan türden olan şu süper önemli şeyi bulduk.
On a trouvé le truc super important dur à trouver.
Evet, Lawrence'ın yazıları arasında bulduk, harikaydılar.
On a trouvé les journaux intimes de Lawrence, ils sont géniaux.
Biz, kamerasını cesedinin yanında bulduk.
On a trouvé... son appareil photo à côté de lui.
Numaranızı bu telefonda bulduk. Cesedin üzerinde kimlik yok. Cesedin kimliğini tespit etmek için birisine ihtiyacımız var.
On a trouvé votre numéro sur ce portable, et le corps n'a pas de papiers sur lui, donc, on a juste besoin de quelqu'un pour identifier le corps.
Sonra da kızı bulduk.
Et on a trouvé la fille.
Earl, bir izli mermi bulduk ama hedeften iz yok.
Earl, on a trouvé une balle traçante. Mais aucun signe de la cible.
Ama Zip'in ve diğer iki adamınkini eski bir binada bulduk.
On a trouvé celui de Zip et de deux voyous dans un vieil immeuble.
- Özel haber yapacak bir şeyler bulduk.
- On a de l'exclusif.
Güvenlik kameralarından bir şey bulduk.
Lee a une image de vidéosurveillance.
Tamamdır, bulduk onu.
OK, c'est lui.
Kaynak hastamızı bulduk diyorum.
Arès est vivant. On a trouvé le patient zéro.
Fırıncının kayıtlarında garip bir şey bulduk.
Nous avons trouvé quelque chose d'étranger en parcourant les dossiers du pâtissier.
"Simon Garfunkel'ın En Hit Parçaları" adında Led Zeppelin ve Night Ranger arasında gidip gelen bir Rock albümü bulduk.
Il y avait un "Les Plus Grands Hits de Simon Garfunkel" coincé au milieu de la section hard-rock entre Led Zeppelin et Night Ranger. C'est intrigant.
Aslında yeni bir şeyler bulduk.
En fait, nous avons eu une petite avancée.
Ot Sarayının kasasında fazladan 250.000 dolar bulduk mu?
Vous avez trouvé 250 000 $ en plus dans le coffre du Pot Palace?
Her şeye çözüm bulduk.
On a bien avancé.
- Öyleyse bulduk onu.
On le tient s'il a payé par carte.
Arabanı bulduk.
- On a retrouvé votre voiture.
Bulduk!
C'est bon.
Bulduk.
On la tient.