Canlan Çeviri Fransızca
785 parallel translation
Biraz canlanırsın.
On dirait que tu souffres du foie.
Hadi kızlar, canlanın biraz.
Allez, un peu de tonus.
Sıklıkla canlanıp ufak bir yürüyüşe çıkarlar.
Elles prennent souvent vie pour aller se balader.
Canlan biraz, sümsük tırtıl!
Remuez-vous, misérable vermisseau!
" Canlan, ölümden bahsetme.
" Courage! Il ne faut jamais désespérer.
Hadi çocuklar, canlanın biraz.
Allez, les gars, on se dépêche.
Ziyafet düzenlenirse sokak canlanır.
Une fête égaiera le quartier. Et cela vous aidera à trouver un nouveau locataire.
Pekala Sande, yola çıkıyoruz. Canlanın bakalım.
On lève le camp!
Canlan! İlerle!
Et que ça saute!
Hadi artık! Canlanın!
Activez-vous!
Canlanın artık!
Dépêchez-vous.
Canlanın! Dikkatli ol!
Sois prudent, papa.
Ve canlan!
- Et que ça saute!
O anda gösterinin ve şarkının adı kafamda canlanıverdi.
. C'est un titre idéal.
Canlan ve çalış.
Du nerf, au travail!
Canlanın beyler.
Descendez!
10 haftadır tek eğlencemiz! Canlanın!
On a bossé 10 semaines et on a une soirée pour s'amuser.
Umarım ateş birkaç dakikaya kadar canlanır.
Le feu va reprendre, j'espère.
Budalayı oyna. Abartmadan! Canlanın çocuklar!
tu aimes la petite, mais elle te rit au nez, alors, tu pleures comme un veau.
Canlan biraz Ziggy.
Amuse-toi, Ziggy.
Canlan adamım.
Amuse-toi.
Okuldan geldiğimde evimizin önünde, taşınan birisinin kamyonetini gördüğüm o bahar gününe kadar yaşadıklarım hafızamda ne canlanıyor, ne de bir şey anımsayabiliyorum.
Rien n'existe dans ma mémoire avant ce jour de printemps où je vis une voiture de déménagement devant chez nous.
Peki, tekrar canlanırlar mı? Ya ben?
Revivraient-elles un jour?
Bu duygu yeniden canlanıyor. Artık insanları kokularından tanıyabiliyorum.
La vérité est que je reconnais les gens à leur parfum.
Baharda her şey canlanır. Ağaçlar çiçek açar.
" il y avait un canard sauvage sur le lac.
Canlanın biraz. Muhabbete yolda devam edersiniz.
Vous bavarderez en route.
Haydi ama! Canlanın! Şu çocukların hakkınızda ordunun kadın kolu olduğunuzu düşünmesini mi istiyorsunuz?
De la tenue, on ne va pas passer pour des gonzesses!
Yüzünüzdeki gülücükleri silin. Canlanın, hemen!
Cessez de rire, imbéciles!
- Karanlığın kendine özgü bir yaşamı vardır, ve her türlü şey canlanır
- Oui, et pourquoi? Parce que c'est vivant, l'obscurité! Dans le noir, tout peut exister.
Canlanın! Toplanın.
Donnez de la voilure!
Pekala beyler. Canlanın.
Préparez vos documents.
Canlan, canlan!
Anime-toi!
- Canlanın, çocuklar!
Allez, les gars!
- Canlanın millet.
Un peu de tonus, les gars.
Şimdi kasaba canlanıyor.
La ville prend vie.
Hadi ama, canlanın biraz.
Allons, remettons-nous.
Canlanın. Herkes çabuk olsun.
Réveillez-vous, tous.
Canlan biraz!
Du nerf!
Sanki hiç yaralanmamış gibi tekrar canlanıp büyüyor.
Il revit comme s'il n'avait jamais souffert.
Artık canlan ve git!
- Exécution! - Oui.
Biraz canlanın. Deneyeceğiz.
On va essayer.
Bu sol çok iyiydi! Uyuma Simone, haydi canlan biraz! Simone uyuma uyuma!
Réveille-toi, Simon!
Anılar canlanıyor, kapkara bir sessizlikten gelen. Acı içinde doğdun.
Venu du noir silence, tu es né dans la douleur.
Anılar canlanıyor.
Souvenirs...
Canlanın beyler.
Allons. Leste!
Canlanın!
Du nerf!
Bir şey gözümde canlanınca güldüm.
Pardonnez-moi, monsieur.
Canlanın, miskin herifler!
Allons, dépêchez-vous, tire au cul! Allons
Oyunlarımdaki karakterler gerçekten canlanıyor.
Je les ai vus.
Hadi canlanın biraz.
Tu t'en fous, quoi.
Anılar canlanıyor.
Souvenirs.