Dersiniz Çeviri Fransızca
6,073 parallel translation
Elektronik eşyaları görene kadar tam bir keşin evi dersiniz.
C'est l'appartement typique d'un drogué jusqu'à ce qu'on entre dans la pièce où il y a le matériel électronique.
- Ne dersiniz?
- Qu'en dis-tu?
Ne dersiniz şu yeni açılan lokantaya gidelim ve terleyene kadar yiyelim?
Ça vous dit d'aller à ce nouveau grill et manger jusqu'à plus faim?
Çıtayı biraz daha yükseltmeye ne dersiniz?
Hé, mesdames et messieurs,
Benzine ne dersiniz? Oraya biraz benzin dökelim.
Pourquoi pas l'essence?
Birden fazla ceset var diye duyduk. Siz ne dersiniz?
On a entendu dire qu'il y avait plusieurs corps.
Madem siz meşgulsünüz, Dedektif Sanchez'e ne dersiniz? Size kolay gelsin.
Si vous êtes occupé, pourquoi pas le Détective Sanchez?
az bi bahis için oynamaya ne dersiniz?
Et si on jouait pour un peu de blé?
Pekala, buna ne dersiniz?
D'accord, que diriez-vous de ceci?
"Bunu nasıl yapacağım?" dersiniz.
" Et puis comment je vais faire?
"Tamam, anladık. Şimdi bunu kullanalım," dersiniz.
"J'en sais assez, mettons ça en pratique, utilisons-le."
Ne dersiniz beyler, Nelson'ın Yeri'ne gidelim mi?
Quand pensez-vous, on va à Nelson?
O yüzden dışarı çıkıp sıranızın gelmesini beklemeye ne dersiniz?
Alors, si vous pouviez sortir et attendre votre tour.
Önce ebeveynlerinizi bulmaya konsantre olmaya ne dersiniz?
Et si on se concentrait d'abord sur comment retrouver tes parents?
- Gelene kadar size eşlik etmeme ne dersiniz?
Et si je vous tenais compagnie pendant que vous l'attendez?
Hey, böcekler, biraz vızıltılı bir ölüme ne dersiniz?
Yo les insectes, retournez dans votre secte!
Yakalanmasından beni mi sorumlu tutuyor dersiniz?
Vous pensez qu'il m'en veut toujours pour l'arrestation?
Siz ne dersiniz?
Qu'en pensez-vous?
- Fair Haven'a gidip kutlamaya ne dersiniz?
Qui veut revenir à Fair Haven et célébrer?
Akşam yemeğine ne dersiniz?
Une chance que vous soyez libre pour le dîner?
- Tamam. Ru kostümümü giymem garip mi olur dersiniz?
C'est bizarre si je porte mon costume?
O zaman buna ne dersiniz?
Noël, suce ma bite!
Buna ne dersiniz?
Et... avec ça?
Gelmek zorunda değilsiniz, ama bence hoşunuza gidebilir. Ne dersiniz?
T'es pas obligée de venir, mais je pense que ça va te plaire, T'es d'accord?
Elbiseye ne dersiniz?
Que dites-vous d'une robe?
Zamanda yolculuk etmeye ne dersiniz?
- Super. Vous aimez voyager dans le temps?
İşin iyi yanı, salı günü kondansatörler dersi var burada kondansatör olduğunu umuyorum ne dersiniz?
Mais, on a un cours sur les condensateurs jeudi, alors espérons que c'est le condensateur?
Biliyorum... Biraz salsa sosuna ne dersiniz?
Je sais... de la sauce salsa?
Ne dersiniz?
D'accord?
Yani bu akşamı hele bir atlatalım, yarın sabah kalktıktan sonra hala aynı fikirdeyseniz o zaman hayır dersiniz.
Alors s'il vous plaît, laissez passer la nuit. Et si vous vous réveillez demain et pensez la même chose, alors dites-moi non.
- Bir "şova" ne dersiniz?
Ouais. Et une super-production?
İddiayı bitirip bunların hiçbir yaşanmamış gibi yapmaya ne dersiniz?
Que diriez-vous d'annuler le pari et prétendre que tous ça n'a jamais eu lieu?
Yerel ressamlarla resim sergisine ne dersiniz?
Et si on faisait une exposition d'art avec des artistes locaux?
Bilirsin, siz Amerikalılar havalı bir durum olduğunda "havalı" dersiniz ya?
Tu vois quand les Américains disent "cool" quand une chose est cool?
Az bir bahis için oynamaya ne dersiniz?
Et si on jouait pour un peu de blé?
Biraz eğlenmeye ne dersiniz, huh?
Qui veut un peu de fun?
136.086'a ne dersiniz?
Comment 136.086 vous parle?
O zaman şuna ne dersiniz...
Alors pourquoi pas, par exemple...
Pekala, hadi biraz laflayalım. Ne dersiniz?
On va papoter.
Neyse, bakın, konuyu değiştirmeme ne dersiniz?
Et si on changeait de sujet?
Birbirlerini etkisiz kılıyorlar, siz ne dersiniz?
Ils s'annulent l'un l'autre, non?
Kredi kartına ne dersiniz?
Quelqu'un a une carte de crédit?
Ne dersiniz milet, 20 dakika sonra toplantı mı yapalım?
Vous en pensez quoi, rendez-vous commun dans 20 minutes?
Kocası ölmüş zenci kadına ne dersiniz?
Comment vous appelez une négresse dont le mari vient de mourir?
Hey, kahveye ne dersiniz çocuklar?
Et si j'allais nous chercher du café?
Ne dersiniz bayanlar?
Alors, qu'en dites-vous, mesdames?
Hadi konuşmaya başlayalım ve kendimizi tanıtalım, ne dersiniz?
Uh, et bien, content de papoter. et se présenter, oui?
Ne dersiniz?
C'est quoi ça?
Uyuşturucuya ne dersiniz?
Tu es fan de drogues?
Peki ya profesyonel nezakete ne dersiniz?
Je vous avais dit que vous pouviez y arriver, et vous l'avez fait.
Şuna ne dersiniz?
Qu'en pensez-vous?