Duygusuz Çeviri Fransızca
710 parallel translation
Nasıl bu kadar duygusuz olabiliyorsunuz?
Comment peut-on être si insensble?
İçinizdeki her şeyle, üstün zekanızla, kültürünüzle, nasıl oluyor da ruhani değerlere karşı bu kadar duygusuz olabiliyorsunuz, General?
Oh, général, vous si intelligent, si cultivé, comment pouvez-vous être si insensible?
Duygusuz olmak zorundaysanız bile yapın, sizi temin ederim ve şundan eminim ki size söz veriyorum hayatınızda ilk defa gerçek mutluluğun ne olduğunu tadacaksınız.
Même si vous ne ressentez rien, je vous promets, que pour la première fois vous connaitrez une joie profonde.
Oh, seni duygusuz İngiliz.
Ah, ce flegme britannique!
Evet, seni kaplsiz, duygusuz, bencil, koca kafalı canavar...
Espèce d'animal insupportable, sans coeur et prétentieux.
O yaratığın cani, duygusuz olması... babamın suçu değildi.Babam dürüst biriydi.
Ce n'est pas la faute de mon père si l'être qu'il a créé... est devenu un monstre insensé et meurtrier. Il avait raison, tu comprends, ma chérie?
Gördüğünüz gibi çok duygusuz.
- Que c'est monotone.
Orta boylu, kahverengi saçlı, kibar, duygusuz ve hiç narin değil.
De taille moyenne, châtain, placide et pas fragile du tout.
Çiğ bir hayattan kalan duygusuz birine bakmaktasınız, bayım.
Vous voyez là, les piètres vestiges d'une vie tapageuse.
Onlara karşı fazla duygusuz değil misin?
Vous êtes vraiment froid à ce sujet, non?
Babam da böyle duygusuz bir şekilde konuşurdu.
Je connais un autre homme qui parle aussi froidement, mon père.
Ridgeville'deki en duygusuz adamdı.
L'homme le plus froid de Ridgeville.
- Palavra! Erkekler umursamaz, duygusuz yaratıklardır, değişen bir şey yok!
Les hommes n'ont vraiment aucun cœur!
Sen tamamen duygusuz birisin.
Je ne connais pas ce chat dont vous parlez.
Sonrasında da çaya kaldı ve bütün keki yiyip yuttu. Davranışlarını daha da duygusuz yapan şey kardeşim olmadığını baştan bilmesiydi.
Ma chère tante Augusta, le docteur a découvert que Bunbury ne vivait plus, c'est ce que je veux dire, donc Bunbury est mon.
Nasıl bu kadar duygusuz olabiliyorsun?
- Comment peux-tu être aussi dur?
hissetmiyecek kadar duygusuz değilim
Prendre ma fille en charge!
Sizi gidi kaya parçaları, taş yığınları cansız kütüklerden daha duygusuz şeyler.
Espèces de blocs, espèces de pierres, pires que d'insensibles objets!
Duygusuz bir iyimsersin!
Tu es un optimiste endurci!
Duygusuz, acımasız bir canavar.
Un démon cruel et implacable!
Prensesin, kızkardeşini feda etmenin sana verdiği acıya bile duygusuz kaldığı ortada.
Vous avez sacrifié votre propre s ur.
Beni duygusuz mu sanıyorsun?
Tu crois que ça ne me fait rien?
Marty Sall gibiler veya duygusuz filmler atlet giyen aktörler, rock and roll müzik kutuları, hiçbiri!
Plus de Marty Sall ni de films sans sentiments. Pas d'acteurs en maillot de corps, pas de rock n roll. Pas de juke box!
Duygusuz bir ifadesi vardır.
Impassible!
Beni duygusuz kılıyorsun.
Vous me laissez indifférent.
Her gün o soğuk ve duygusuz bankaya gidiyor düzinelerce soğuk ve duygusuz parayla uğraşıyor.
Il passe ses journées dans cette banque glaciale, submergé par des monceaux d'argent.
Kap çatladı, sessiz, duygusuz ölü.
Le réceptacle est brisé, sans voix, sans émotions, mort.
Duygusuz biri değilim.
Je ne suis pas insensible.
Duygusuz ve iğrenç hayvanlarsınız!
- Vous êtes des brutes immondes.
Soğuk, duygusuz ve çürümüşün biriyim.
Je suis froide et pourrie et indifférente!
Bu çelimsiz, duygusuz insanlar.
Ce peuple brisé dont le sang sans vigueur...
Spock'a chekup zamanının geldiğini söylediğimde mantıklı, duygusuz ikinci kaptanın bana dönüp şöyle dedi...
Quand j'ai dit à Spock qu'il fallait que je l'examine, votre officier plein de logique et sans émotions m'a dit :
Seninki gibi çalışan akılların olduğu bir dünya bulduk - mantıklı, duygusuz, tamamıyla pragmatik.
Nous avons trouvé un monde peuplé de gens comme vous : logiques, neutres, totalement pragmatiques.
- Tamamıyla duygusuz.
- Dépourvus d'émotions.
Tamamen duygusuz olduğumu mu düşünüyorsun?
Croyez-vous que je n'éprouve rien?
Duygusuz ressamlar.
Des dessinateurs désabusés.
Bana daha fazla duygusuz mantıki bilgi verme.
Epargnez-moi votre logique froide.
Hayır, ama ciddiden beyler, aşksız seks, duygusuz sanat gibi mastürbasyondan başka bir şey değildir.
Plus sérieusement, messieurs, le sexe sans amour... tout comme l'art sans sentiments, n'est que de la masturbation.
Tamam insan bazı şeyleri devam ettirebilir ama anlamsız ve duygusuz bir hal alırdı.
Oui, je sais, on peut toujours. Mais ç aurait été en dépit de toute raison, complètement fou, idiot.
Ne cüretle benim duygusuz biri olduğumu söylersin?
Comment peux-tu ne pas me trouver sensuelle?
Tarafsız, duygusuz bir makine bir mantık abidesi. İstediğim tam da buydu.
Une machine sans émotions, un parangon de raison, c'est bien ce que je voulais!
Pauline, duygusuz olmak istemem çünkü duygusuzluk bir erkek için noksanlıktır.
Je ne voudrais pas être abrupt, car c'est un défaut, d'être trop abrupt.
Nasıl bu kadar duygusuz olabilirsin?
Es-tu si inhumain?
Sen hırslı, duygusuz, yeteneksiz, umursamaz kendini beğenmiş, vicdansız bir pisliksin.
Vous êtes âpre au gain, sans cœur, incompétent, indifférent, arrogant et profiteur au-delà de toute expression.
Soğuk, katı yürekli, duygusuz biriyim değil mi?
Je suis froid, sans cœur, insensible.
Kardeşinizi yitirip duygusuz kalamazsınız.
Qui serait insensible à la mort d'un frère?
Seni tembel duygusuz.
Tenez, apathiques indolents!
Duygusuz herifin teki.
Tu n'y arriveras pas.
Sevgilim insanlar senin duygusuz ve inatçı olduğunu düşünüyor.
Mon chéri...
Daima ileri, dönüş yok... o duygusuz kasap öğrenecek... son çatışma bitene kadar bu savaş kazanılmayacak.
" qu'un combat n'est gagné qu'à la fin du dernier.
Sadece seninle, dar görüşlü, duygusuz kasabalı tutucular gibi konuştuğum için kendimden utanıyorum.
Je t'ai dit que je n'ai pas envie d'un verre. Pas maintenant. Allez, Don.