Ekranda Çeviri Fransızca
727 parallel translation
Ekranda tek gördüğümüz, Charles Foster Kane'in öldüğü.
Tout ce qu'on voit, c'est que Charles Foster Kane est mort.
Ama siz anlayamazsınız, çünkü ekranda sadece bir savaş gemisi vardı.
Ce n'est pas évident dans le film car l'histoire se passe sur un torpilleur.
Bazen filmi izlerken, kolumu veya elimi tutardı, iş verenim olduğunu unutarak, ekranda izlediği oyuncudan heyecanlanmış bir izleyici gibi.
Parfois, pendant le film, elle m ; agrippait le bras ou la main, oubliant que j ; étais son employé, réduite á une simple admiratrice, emportée par le jeu de l ; actrice.
- Panel ayrılmayacak, fakat adın ekranda : Yardımcı yönetmen olacak - Teşekkürler
Ton nom apparaîtra au générique comme assistant de production.
- Ekranda olduğun zaman, seyirci sana bakıyor
Lorsque vous apparaissez à l'écran, le public n'a d'yeux que pour vous.
- Çekmeye başladığı filmi altı ay sonra ilk kez ekranda gördük
Six mois après le début du tournage, nous voyions enfin le montage définitif.
Ekranda benim kendim konuşup şarkı söylemediğim mi yazacak?
On lira sur l'écran que c'est pas moi qui parle?
Şunu çevirin ve istediğiniz kadar arkadaşlık elinizin altında. Tam bu ekranda.
Il suffit de tourner le bouton, et vous aurez toute la compagnie que vous désirez.
Varis yerimiz Altair-4 şu anda ana ekranda görülebilmektedir.
Notre destination, Altair-IV, est a present visible sur l'ecran.
Evet, Beanie az önce ekranda gördüğün adam hakkında ne söyleyebilirsin?
Que penses-tu de celui que tu as vu sur l'écran?
Zira senaryo dediğin yazılı bir şey, ekranda gördüklerin ise resimlerden ibaret.
- Naturally, because in the script, it is written. And on the screen, it s pictures.
Ya ekranda gördüklerimiz ne?
C'est quoi sur le tableau?
Ateşledikleri füzeleri, ekranda yanıp sönen... küçük noktalar olarak görebilirsiniz.
Sur votre écran les missiles sont de petits points... qui apparaissent et disparaissent aussi vite.
Roketlerin geldiğini ekranda gördüğün anda... füzelerimizi ateşleyerek mümkün olduğunca yükseğe çıkmalarını sağla.
Dès que vous voyez ces fusées s'allumer sur l'écran... tirez les missiles verticalement aussi loin que possible.
Öyle olsa, neden ekranda bu alan kararsın?
Brouiller un écran radar de cette manière?
Ama ekranda görünüyor!
Mais c'est affiché à l'écran!
Burada işte. Her şey, ekranda gün gibi ortada.
Il sont aussi réels que tout le reste sur l'écran.
Ben öne geçeyim ve ekranda gördüğümüz şu binaları bulmaya çalışalım.
- Bien, bien, je vais... je vais passer devant. Essayons de trouver ces bâtiments que nous avons vus sur le scanner.
Katılan herkesin kahramanlığını öne çıkarmak için yer, isim ve karakterler genellenmiştir. Savaşın ruhunu, özünü yansıtmak adına ekranda oluşturulmuştur.
Pour inclure la totalité des actes héroïques des participants, lieux, noms et personnages ont été banalisés et l'action a été synthétisée pour retranscrire l'esprit et l'essence de la bataille.
Böylece ekranda gladyatörlerde olacak.
Comme ça, on pourrait ajouter une scène de gladiateurs.
Rota hesaplandı ve ekranda.
Le cap est programmé et sur écran.
Ekranda her şeyi olduğu gibi izliyorsunuz, Kaptan Pike'ın Talos IV'de yaşadıkları.
Sur cet écran, vous voyez ce qu'a vécu le capitaine Pike sur Talos IV.
Arıza varsa ekranda görünmesi gerekmez miydi?
- Ça marche sur les platines labdec?
Ekranda görüyorum.
Je l'ai sur l'écran.
Ekranda aradığımız cevabı bulacağız.
Notre réponse va apparaître à l'écran.
Ekranda onu görüyorum.
Je le vois sur mon écran.
Kaptan, ekranda.
Ecran activé, capitaine.
- Kirk konuşuyor. - Ekranda bir Klingon gemisi var.
- Il y a un vaisseau klingon sur écran.
- O Triacus'u ekranda görüyor.
- Il voit Triacus sur l'écran.
Dümenci, ekranda gördüklerini, gördüğünü düşündüklerini dikkate alma.
Pilote, ignorez ce que vous voyez à l'écran, ce que vous croyez voir.
Son giriş kaydı, bu ekranda.
Je mets la partie la plus récente sur écran.
Onu ekranda gördük.
On les a vus sur l'écran.
Ne? Bu kadar. Böyle rezilliklerin ekranda gösterilmesine izin vermeyiz.
C'est ainsi, nous ne pouvons nous permettre de montrer ce genre d'obscénité à l'écran.
Ne oldu tahmin edin? Ekranda garip bir mesaj var.
Un drôle de message s'est affiché.
Gümüş ekranda ilk kez, bir kuşağı sarsmış iki kitaptan uyarlanan bir film sunuyoruz.
Pour la première fois sur les écrans, voici un film inspiré par deux livres ayant bouleversé toute une génération.
Bu muhteşem filmin tadı ancak büyük ekranda çıkar. Technicolor. "Deniz Piyadelerine Söyle", o muhteşem surat hovardaları çok seviyoruz.
Seul le grand écran pouvait rendre justice à ce film en Technicolor. "Les marines se battent", ces hommes adorables que nous aimons plus que jamais.
Ekranda âdeta kan gövdeyi götürüyor.
Les images sont super gore.
Ekranda harika görünüyordun.
Tu es très bien à la télé.
Ne tuhaf, gerçek dünyanın renkleri daha inandırıcı gözüküyordu onları ekranda viddi ettiğinizde.
C'est drôle, les couleurs du monde réel... ne paraissent réelles... que louquées sur un écran.
Ekranda gösterilenler şimdi daha canlı olmalı.
Et je m'efforce de rendre plus vivant tout ce qui sera montré sur l'écran.
Ve yıllar süren bir çalışmadan sonra Robert Altman uzun zamandır beklenen Nashville'i büyük ekranda taşıdı hem de 24... sizde sayın...
Aujourd'hui, après plusieurs années de travail, Robert Altman présente le très attendu Nashville sur grand écran,
- O şovu ekranda görünce...
- Quand vous revoyez ces images...
Pazartesiden cumaya kadar ekranda bir "Savonarola". Sana diyorum ki Frank, fiyatları tavana vurabiliriz. ... ve her bin program başına 6 dolarlık bir maliyetten söz ediyorum.
Il dénoncerait les hypocrisies, du lundi au vendredi, il casserait tout, et je parle d'un coût de 6 $ pour mille émissions.
Şu anda neslimizdeki tüm bireyler, bu ekranda gösterilmeyen hiçbir şey hakkında fikir sahibi değil.
Aujourd'hui, une génération entière ne connaît rien d'autre que ce qui sort de la télé!
Ekranda gördüklerinizi gerçek sanıyorsunuz, hayatlarınız gerçek olmaktan çıkıyor.
Vous croyez que la télé est réelle, et que vos vies sont irréelles.
Ekranda, bunlardan birini, cerrahi testere ile geri dönülmez bir beyin kontrol kaybı yaşayan birini görüyoruz.
Une trépanation a rendu celui-ci hémiplégique à vie.
Tam yerini ekranda göstermeye çalışacak.
Il va la projeter sur l'écran.
- Ekranda.
- A vos ordres.
- Ekranda büyütün.
- Amplification sur écran.
- Ekranda.
- Visuel.
Oh, ekranda kağıtta durduğu gibi gözükmediğini söylüyor.
- Ah, il dit que c'est pas la même chose quand c'est filmé que quand c'est écrit?