Farren Çeviri Fransızca
29 parallel translation
- Bu Farren. Lostromo çırağı, ikinci sınıf.
- Farren, quartier-maître, 2ème classe.
Adım Farren.
Farren.
Farren sandalı idare edecek, ve Bronson ve Crosley.
Farren au canot, et Bronson et Crosley.
Bİr kelime daha istemiyorum Farren!
Et je ne veux plus t'entendre, Farren!
Anne, kızın başlamadan önce söyleyeyim, elinde beni suçlayacak... -... hiçbir somut kanıtı yok.
Maman, Farren n'a pas la moindre preuve solide pour appuyer ses allégations.
- Güzel teori ama kanıtlayamazsın.
Très sympa ta théorie mais tu n'as aucune preuve Farren.
- Farren.
Farren...
- Farren, aşağı inmeni...
Farren, je veux que tu viennes nous rejoindre.
Dışarı çık. Farren, burası benim evim.
Alors tu sors de là.
Farren, bunun ne olduğunun farkında mısın?
Farren! Tu ne croiras jamais ce que j'ai trouvé!
Farren, beni hayal kırıklığına uğrattın.
Farren, tu me déçois, ce n'est pas digne de toi.
Farren, jimnastik yaptığını bilmiyordum.
Farren, je ne savais pas que tu faisais de la gymnastique.
Farren, sabahtan beri içeridesin!
Farren, ça fait des heures que tu es là-dedans!
Farren, girmeme izin ver.
Farren! Farren!
Farren, izin ver gireyim.
Farren! Ouvre-moi!
Sabahtan beri oradasın! Bırak da gireyim!
Farren, ça fait des heures que tu es là-dedans!
Farren.
Ouvre la porte! Farren!
Farren, lütfen daha uzun bir etek giy.
Ian : Farren, s'il te plaît, mets une jupe plus longue.
Güzel bir gün geçir.
Passe une bonne journée Farren.
Farren, Bob'u sevmediğini biliyorum ama bunu yapma.
- la CIA le recherche. - Farren, je sais que tu détestes Bob mais ça ce n'est pas drôle.
Farren, bu konuşma bitmiştir.
Farren, cette conversation est terminée.
Söylediği her şey doğru.
Je ne comprends pas. C'est vrai tout ce que Farren t'a raconté.
Evet Farren, bitti.
Ouais Farren, tout est fini.
- Farren?
Farren!
Bunu söyleyeceğim hiç aklıma gelmezdi ama Farren'a katılıyorum.
Je n'aurais jamais cru dire ça un jour mais je suis d'accord avec Farren.
Ama seninle, masamda oturmadan ya da aramızda Dan Farren'in saçları olmadan konuşmak istiyorum.
Je veux te parler. Et pas derrière un bureau ou la crête de ton voisin de devant.
Lizzy Farren'ın adresi lazım oldu.
J'avais besoin de l'adresse de Lizzy Farren.
- Selam.
Farren!
Farren, gidelim. - Öne ben oturuyorum.
Farren, en route!