Fernand Çeviri Fransızca
85 parallel translation
Dikkatli olamaz mısın, Fernand?
Tu ne peux pas faire attention?
Fernand'a hiç benzemiyor.
Pas comme Fernand.
Erkek arkadaşım.
- Fernand? - Mon fiancé.
- Fernand Leger'i beğeniyorsun, değil mi?
Vous aimez ce que fait Fernand Leger?
Evet, tam zamanında.
Voilà la vallée de Saint Fernand, juste là. Ouaipe, pile dans les délais mon doudou.
Bekle, eşimi çağırayım. Fernand!
Attendez, j'appelle mon mari.
Fernand!
Fernand!
Dokuz, akşam Fernand'in evinde?
21 h, ce soir, chez Fernand?
Asla bir Toynbee ya da bir Braudel olamayacağımı biliyorum.
Je sais que je serai jamais Arnold Toynbee ni Fernand Braudel.
Bu arada Fernand hayatında bir erkek var mı?
Dites Fernande... vous avez un homme dans votre vie?
Pekala, sen tamamla Fernand.
Bon. Finissez-la Fernande.
Kaç yaşındasın Fernand?
Quel âge avez-vous Fernande?
Sanırım Fernand patrona şimdiden kancayı taktı!
Dis donc, la Fernande, elle l'a consommé le patron?
Beni hiç dinlemiyorsun.
Fernand... t'écoutes pas.
O günden sonra korku, kardeşim Fernand'a..... bir yaşama nedeni verdi.
Depuis ce jour, la peur avait donné à mon frère Fernand une raison d'être.
Fernand bir daha kimseden korkmayacaktı.
Plus jamais Fernand n'aurait peur de personne.
Her zaman Fernand ile uyurum.
Comme depuis toujours, je dors avec Fernand.
Bazen aynı anda hastanede kızkardeşim Nanette,... kızkardeşim Rita kardeşim Fernand ve babam da olurdu.
Quelquefois à l'hôpital, il y avait aussi ma soeur Nanette... ma soeur Rita... mon frère Fernand... et puis mon père.
Gençken Fernand'ın okulda problemleri vardı.
Plus jeune, Fernand avait eu beaucoup de problèmes à l'école.
Bir saat sonra, Fernand ona boş bir kağıt verdi. Karda, beyaz bir tavşan çizdiğinde ısrar ediyordu.
Après une heure, il remit une page blanche, insistant qu'il avait dessiné un lapin blanc dans la neige.
Fernand sümük dolu burnuyla horlayıp durur.
Fernand les accompagne avec un ronflement gras et morveux.
Fernand'ın radyosu önce gelir, çünkü kirayı o ödüyor. Sinirlendiğinde kasları benim müziğimi susturur.
La radio de Fernand a la priorité du fait qu'il paie pension et que ses biceps enterrent ma musique quand il se fâche.
Fernand, sadece şınav yaparak kendini boşa yoramazdı.
J'ai pas volé l'orange... Fernand n'arrivait plus à s'épuiser lui-même en faisant ses push-ups.
Baksana, fiyatların uygun olsaydı, hepsini alırdım.
Écoute, Fernand, si t'avais des meilleurs prix, Je pourrais tous tes prendre.
Kovası üç dolar.
C'est 3 $ pour la chaudière. C'est tout rouillé, Fernand,
Hepsi pas içinde, Fernand. Bu çok pahalı.
C'est cher en crisse!
İyi bir fiyat söyle, Fernand, 3 dolar çok fazla.
Fernand, fais-moi un prix. Trois piastres, c'est trop cher.
Hey, Fernand! Ben Weider sana iyi davranmış, ha?
Fernand, Ben Weider a été bon avec toi, hein?
Oh, bu harika, Fernand.
C'est beau, ça, Fernand.
Hadi, Fernand, gel de dövüş benimle.
Viens-t'en, Fernand. Viens-t'en me battre. Envoye, viens-t'en.
Hadi, Fernand, dövüş benimle.
Envoye, viens-t'en, Fernand. Viens me battre.
Nesin sen, tavuk boku mu?
What are you? Chicken, Fernand?
Fernand?
Fernand...
Hadi, Fernand!
Envoye, viens-t'en, Fernand. Viens me battre. Fernand...
Dövüşsene, s * ktiğimin hergelesi!
Fernand, viens me battre!
Ama... ama Fernand!
Mais... mais Fernand! [Fernand pleure.]
Dövüş benimle!
Envoye, Fernand, viens me battre!
En ödevimi yapmak için küçük bir masanın yarısını kullanıyorum tabii eğer Fernand'ın, Dominion Glass'da kazandıklarını tekrar tekrar hesaplamak için masaya ihtiyacı yoksa.
Pourfaire mes leçons, j'ai la moitié d'un petit bureau de travail, quand Fernand n'en a pas besoin pour compter son éternel 42 $ qu'il gagne à la Dominion Glass.
Kısaca Bar diyebilirsiniz.
- Et comment, Fernand!
Fernand Mondego, arkadaşlarının hayatı tehlikedeyken onları yüz üstü bırakmaz.
Fernand Mondego n'abandonne pas ses amis face à un danger stupide et suicidaire.
Fernand!
Fernand.
Bu da geminin sahibi, Mösyö Fernand Mondego'nun temsilcisi. Fernand Mondego, Kont Mondego'nun oğludur.
Voici le représentant de l'armateur, M. Fernand Mondego, fils du Comte Mondego.
- Fernand, senin ne istediğini biliyorum.
- Je sais ce que tu veux, Fernand.
Daha doğrusu konuştuk. Neredeyse tüm vaktimi, Kont Mondego'nun oğlu Fernand'la geçirdim.
J'étais avec le fils du comte Mondego, Fernand, pratiquement tout le temps.
Fernand.
- De Fernand.
Fernand!
Fernand...
Benim tarafım ve Fernand'ın tarafı.
mon côté et celui de Fernand.
Onun o tatlı cehaleti yüzünden Fernand'ı seviyorum.
J'aimais Fernand pour la tendresse de son ignorance.
- Fernand mısın?
Fernand?
- Fernand'ı tanıyor musun?
Vous connaissez Fernand?
Burada.
Le voilà. Fernand.