Fiel Çeviri Fransızca
63 parallel translation
Bahse girerim kan testi, akïntï, safra asidi ve yüksek oranda sülfürik asit gösterir.
Son sang doit être riche en fiel, en bile et en acide sulfurique.
Gelin, cinayet elçileri, gelin neredeyseniz. Siz, ey varlığın göze görünmez kötülük yılanları... Gelin, sarın memelerimde kadınlığımı, zehire çevirin sütümü.
Venez à mes seins de femme et prenez mon lait pour fiel, ministres du meurtre, où que vous soyez, esprits invisibles qui veillez au mal dans la nature.
Bir kara köpeğin kanı ve safrası.
La recette : Sang et fiel d'un chien noir.
ve gözlerinde garaz parlıyor.
Et dans ses yeux, brille l'éclat du fiel.
Biraz keçi safrası, sarı sarı.
Fiel de bouc, branches d'if,
Evet ama benim sabah ki yuttuğumdan daha kötü olabilirmi sence.
Oui, mais il ne sera pas pire que le fiel que j'avale depuis ce matin.
Kazandın işte!
Sac à fiel! Tu as gagne!
Bir oyuncak kadar misilleme
Je n'ai pas de fiel existentiel
İnsanların ağzı durmaz ve adın kötüye çıkar.
La vertu n'échappe pas aux calomnies, à l'humiliation. Le fiel ronge souvent les bourgeons du printemps avant qu'ils ne soient ouverts.
Ağızları, acı ve lanetlerle dolu.
De leur bouche ne jaillit que fiel et malédiction. Ils ne laissent derrière eux que destruction et misère.
Karşı koyamam ki zaten, güvercin yüreklinin biriyim ezilmeyi acılaştıran öt suyu, kinin zehri yok ki bende olsaydı, çoktan yedirmez miydim çaylaklara o köpeğin bağırsaklarını?
Car je dois avoir un foie de pigeon et manquer du fiel qui rend l'injure amère, sinon j'aurais engraissé tous les milans du ciel des tripes de ce chien!
Neden parayı alıp gitmiyoruz? Bir düzine 55 galonluk yakıt varili.
un coffre à médicament, plus une douzaine de baril de fiel de 150 litres.
Bugünkü öfkelenmeme yardımcı olması için geldim.
Je viens prendre ma ration de fiel.
Bunun yerine Times'a makale yaz. Sonra da otur, üçüncü kişi ağzından kendin ve sevdiğin sevmediğin herkes hakkında bir biyografi yaz. Kötülerden bahsederken utangaç davranma.
c'est mieux d'écrire une lettre au times assieds-toi et écris tes mémoires à la troisième personne sur toi-même... et tous les gens que tu aimes et détestes tu peux avoir la main lourde avec le fiel je ferais ça à ta place, heureusement je suis pas à ta place
Burada oturup üzerime pislik atma.
Ne verse pas ton fiel sur moi.
Öfke suyuyla yıkandım Ana beni reddedişinle hala yüzleşebiliyorum.
Je baigne dans le fiel, Ana, mais je sais comment affronter ton refus.
Kadınlığımın göğüslerine gelin. sütümü âlin katliamın elçileri, nefretim için. görünmez ağartınızla her nerede bekliyorsanız... doğanın şeytanlığını.
Venez dans mes mamelles changer mon lait en fiel, ministres du meurtre, quelque part que vous soyez, substances invisibles, prêtes à nuire au genre humain.
Sadece kadın kısmının cesareti yok. Bu yüzden söyle diyor :
Seulement, le côté fille en elle n'a pas les entrailles alors elle dit "tournez mon lait en fiel"
"Sütümü safraya çevir" Ve sanırım zehir istiyor.
et je pense que le fiel est du poison.
- " Cinsiyetimden uzaklaştırın beni, sütümü zehre dönüştürün.
- " Changez à l'instant mon sexe et changez mon lait en fiel.
Cinsiyetimden uzaklaştırın beni, sütümü zehre dönüştürün.
Changez à l'instant mon sexe et changez mon lait en fiel. "
" ama nihayetinde safra kadar ekşidir...
" mais à la fin elle est amère comme le fiel,
Yani, Marie orada zehrini bilerek akıttı.
Marie a délibérément été répandre son fiel là-bas.
Ricky'i de al, "Left Fiel" daki yerimizde buluşalım, tatlım.
Récupère Ricky et rejoins-moi au "Left Field".
Nefretle, kinle ve kıskançlıkla Almanya'nın mezarını kazan.
"Qui creuse la tombe de notre patrie " Son cœur est plein de haine de fiel et d'envie
Sen kendi derdine bak, tamam mı!
Balance ton fiel! - J'essaie de...
- Harika. Teşekkürler. Sempre Fiel!
- Merci, tous pour un.
Fiel onu asla gözünün önünden ayırmıyor.
Zappe-la de ton champ de vision.
Çok sinirliyim, Fiel.
Je m'arrache, Fiel.
Selam, Fiel.
Ça va, Fiel?
Birini gasp edip sonra da polisleri buraya mı getireceksin, Fiel?
T'agresses quelqu'un, Fiel, et tu nous ramènes les flics ici?
Ee, Fiel?
Bah alors, Fiel?
Sen asla öğrenemeyenlerdensin, Fiel!
Pour toi, c'est jamais, Fiel!
Yürü bakalım, Fiel.
Lève-toi, Fiel.
- Fiel'i öldürdüler.
- Ils ont tué Fiel.
- Fiel'i mi?
- Fiel?
O kadar insan dururken, neden Fiel?
Fallait que ça tombe sur Fiel?
Fiel burada yok, Camila.
Fiel est pas là, Camila.
- Dostum, sanırım Fiel'i gördüm.
- Mec, je crois que j'ai vu Fiel.
- Fiel senin onu gördüğünü biliyor mu?
- Sans déconner! Et Fiel, il t'a vu?
- Fiel'e gelince, ağzını sıkı tut, tamam mı?
- En tout cas, à propos de Fiel, - c'est bouche cousue, hein?
Bu küçük kaltak, Fiel'in kız kardeşidir.
Cette pétasse, c'est la soeur de Fiel.
Fiel, hayatta olduğunu Geceyarısı'na Ace'nin söylediğini düşünüyor.
Fiel croit qu'Acer a dit à Madruga qu'il l'avait vu.
Herif onun ağabeyi, başka ne yapabilirdim?
C'est son frère, Fiel, J'avais pas le choix.
Ağabeyi Fiel oluyor ama.
Même si c'est son frère.
Acı Ay.
Lunes de Fiel.
Karşı koyamam ki zaten, güvercin yüreklinin biriyim! Ezilmeyi acılaştıran zehir yok ki bende Olsaydı, çoktan yedirmez miydim çaylaklara
Il faut absolument que j'aie le foie d'une tourterelle et que je n'aie pas assez de fiel pour rendre l'injure amère : autrement il y a déjà longtemps que j'aurais engraissé tous les milans du ciel
[KADIN] Ben en çok "Acı Ay" filmini seviyorum.
Moi j'aime beaucoup le film Lune de Fiel.
Küstahlığınız.
Ton fiel.
Kötülüğümün alevi ortalığı yakıyor.
Les flammes de mon fiel étincellent.
Bnim sıram olmalıydı.
- Un faisant et du fiel.