Fili Çeviri Fransızca
322 parallel translation
Bir sabah pijamalı bir fili vurdum.
Un matin, j'ai abattu un éléphant dans mon pyjama.
Size göre, bir tanesi bir fili yere sermek için yeterli.
Une seule peut tuer un éléphant.
- Hayır, ölmek üzere olan bir fili izlemiştik.
- Non, on a suivi un éléphant mourant.
Seni, Büyük Dodsworth'u, kapalı kapılar ardında sinsi sinsi dolaşan fili bulduğum şu anda kararımı verdim.
Je viens tout juste de le décider quand je t'ai surpris à m'épier... Le grand Dodsworth, le gros ours rôdeur.
- Lütfen fili çevirme, Audrey.
Ne tourne pas l'éléphant.
Mesela, sürüsünden kopmuş bir fili ele alırsak...
Prenez l'éléphant, par exemple. En effet.
İnsan yiyen fili görün.
Venez admirer l'éléphant mangeur d'homme.
Fili sen çaldın, değil mi?
- Pitié, sahib. Tu as volé l'éléphante, hein?
Fili zifiri karanlıkta hem de sisli havada saldırtan nedir?
Pourquoi le dur pachyderme a-t-il si dur le derme?
Dünyanın en güçlü minik fili!
Le plus puissant des petits mastodontes!
Ve şimdi karşınızda dünyanın en küçük fili. Tramplenin üzerinde yaylanacak ve tek sıçrayışta piramidin tepesine inip, bayrağı sallayarak muhteşem bir final yapacak.
Et maintenant, voici le plus petit éléphant du monde, qui va sauter de ce tremplin et atteindre d'un bond le sommet de cette pyramide, en agitant son petit drapeau pour le grand final!
Dünyanın tek uçan fili!
Le seul éléphant volant au monde!
Sen bir fili uçurmak istiyorsun, öyle değil mi?
Tu veux faire voler ton éléphant, c'est ça?
- Bu şey Simba gibi bir fili taşır mı?
Cet avion pourrait transporter un éléphant?
Beyaz vezirin fili, beyaz şahın atına beş.
Fou de la reine blanche vers cavalier du roi blanc 5.
Ah, şah fili üçte neredeydim?
- Où étais-je?
Oyuncak fili yerdeydi, kız da...
Son éléphant en peluche était par terre et elle était...
Bir fili bile görmüyor musun, yoksa onu kırmızıya mı boyamam gerek?
Tu n'as pas vu l'éléphant, dois-je le peindre en rouge?
Onu doktora yollarım, doktor yerine bir fili alır getirir.
Je l'envoie chercher un docteur et elle revient avec un éléphant.
Ne yapmaya çalışıyorsunuz, koca fili yolundan çevirmeye mi?
Vous essayez de me faire perdre mon boulot?
Fili elleyen kör adam gibisin.
Un aveugle rendit visite à un éléphant.
Bu biraz farklıydı - üçüncü zaman fili, dişleri alt çenesinde büyüyen, kimi dişleri bizimkiler gibi olmayan yukarıdan aşağıya büyüyen dişler.
Mais un deinothérium de l'ère tertiaire. Ses défenses poussaient sur la mâchoire inférieure, tandis que celles de nos éléphants poussent sur la mâchoire supérieure.
Barnum için üç kafalı kadını ve piyanoda "Sur le pont d'Avignon" u çalan fili bulan benim.
C'est moi qui ai trouvé la femme à trois têtes et le seul éléphant qui peut jouer "Sur le pont d'Avignon" au piano.
Fili dışarı çıkarın!
Sortez cet éléphant hors de là!
Söyle ona fili güzelce süslesin.
Dis-lui de bien le maquiller.
Kızgın fil öldürdü. Hayattaki adam, Slade kurtarabilirdi dedi ama fili kaçırmak istemiyordu.
il a prétendu que l'éléphant les avait tués l'homme qui a survécu a dit que slade aurait pu les sauver mais il aurait perdu l'éléphant
- Skopo...? - Fili.
Scopto philie.
Gregory, o fili holümden çıkarabilir misin?
Gregory, pourrais-tu faire sortir cet éléphant de mon couloir?
O kadar açım ki... bir fili yiyebilirim.
J'ai si faim que je pourrais manger un éléphant entier.
At... fili alır.
Le cavalier prend le fou.
Eğer kızın orada bir fili olsaydı...
Si elle vendait un éléphant,
- Fili mi görmek istiyorsun?
Tu veux voir l'éléphant? Non.
- Hayır. Sanırım fili göreceğim.
Je vais voir l'éléphant!
Fil veziri alır. At da fili alır.
Le fou prend la reine, le cavalier le fou.
Şimdi, dinle genç bayan... bu fili dışarı çıkartacaksın!
Maintenant tu vas m'écouter, jeune fille... Tu sors cet éléphant de la maison!
Fili yıkayacağız.
On va laver l'éléphant.
Fili yıkamakla, ne demek istiyorsun?
Comment ça, laver l'éléphant?
Üfleyince bir fili bile uçurabiliyordum.
Mon souffle pouvait faire éclater un éléphant.
Bana bir erkek korosunda sevişen iki fili andırıyor.
On dirait deux éléphants, faisant l'amour dans une chorale.
Bu onlar için, bir fili mikroskopla aramak gibi bir şey.
Mais pour eux, c'était comme regarder un éléphant avec un microscope.
- Bu bir fili durdurmaya yeter. - Evet.
Ça arrête un éléphant!
Fili sür.
Que le cavalier aille en cinq!
Kırmızı bir VW'a dört fili nasıl sığdırırsın?
Comment mettre 4 éléphants dans une VW rouge?
Ama bunu telafi etmek için, onun dudaklarını dişi varmış gibi renklendirmiş ve ona öyle iyi kızgın rolü yapmayı öğretmiş ki bir fili bile korkutabilecek hale gelmiş.
Pour se racheter elle lui a dessiné de fausses dents... et elle lui a appris à se montrer si féroce... qu'il peut même intimider un éléphant.
Başınız belada. Ne o fili oynayacak, ne de beni kaçıracaktınız.
Il ne fallait pas... bouger votre fou ni m'enlever.
Bu tozun bir kaşığıyla bir fili bile öldürebilirsin. "
Avec une petite cuiller de ça, tu peux tuer un éléphant. "
Bunun bir kaşığı ile bir fili bile öldürebilirsin.
Avec une petite cuiller de ça, tu peux tuer un éléphant.
Dwalin, Balin Kili, Fili Dori, Nori ve Ori.
Dwalïn, Balïn... Kili, Fili... Dori, Nori et Ori.
Fili kamyona koyup Dallas'a gideceğiz.
On va la faire monter dans le camion, et aller à Dallas.
Şans getirsin diye beş gündür fili okşuyorsun ama beş gün içinde atılıyoruz.
Résultat, dans cinq jours, on est virés.
Noel Baba fili getirmedi mi daha?
- Sidney.