Görüntü Çeviri Fransızca
3,829 parallel translation
Şehrin bu kısmında görüntü pek fazla değişmez.
Dans cette partie de la ville, rien ne change vraiment beaucoup.
Sokağın karşısındaki ATM'den görüntü alabildik.
Les caméras de l'autre côté de la rue nous donne des clichés.
Elimde onu vucudundan fırlatırken çekilmiş bir görüntü var.
J'ai une vidéo de lui sortant de ton corps.
Bunlar hapishane olaylarının yaşandığı yerin görüntü kayıtları.
Voici la vidéo de surveillance de l'immeuble de la Bourse. Que voulez-vous que je recherche?
Görüntü kayıtları var, şüpheli zamanlama var. Asıl neden bu işte.
Non, c'est la vidéo, le timing suspect, c'est la raison!
Görüntü kartını bana ver.
Ecoutez, donnez-moi cette carte mémoire!
Teğmen Tao, şurada Rusty'nin resmini çekip de geceleyin Yunan Tiyatrosu'nun güvenlik kamerasından alınan bir görüntü gibi gösterebilir misiniz?
Lieutenant Tao, pouvez-vous s'il vous plaît prendre une photo de Rusty ici, et faire en sorte qu'il y fasse nuit et qu'il soit dans la rue, comme si ça vient des caméras de surveillance de Théâtre grecques?
O görüntü... Beynime kazındı resmen.
Cette image... est gravée dans ma mémoire.
Pek yeni bir görüntü yok.
c'était pas vraiment une nouveauté.
Nefis bir görüntü.
Ça alors. C'est fabuleux!
Görüntü hala burayı yakıyor.
L'image brûle encore là.
Bahsettiğiniz görüntü bu muydu?
Ce sont les images dont vous parlez?
Görüntü hoş değil.
Ce point de vu n'est pas bon okay.
Görüntü hafızaya alındı.
image mentale chargée.
Görüntü hafızadan silindi.
Image mentale supprimée.
CDC bir görüntü buldu.
Le CDC cherche dans les archives.
Beyler güvenlik kamerası açık ama görüntü bir şekilde bozulmuş.
On a les images de surveillance, mais il y a un truc bizarre.
- Bu görüntü havaalanında çekilmiş.
Voyons voir, ça a été pris à l'aéroport.
Ama kameradan bir görüntü elde ettik, üzerinde kıyafet varmış.
Mais nous avons une image. Ça portait des vêtements.
Ben şu görüntü ne olmuş ona bir bakayım.
Je vais vérifier avec les techniciens pour voir s'ils peuvent agrandir cette image.
Eğer bu pigmenti güçlendirirsek bazı görüntü detaylarını kurtarmamız mümkün olabilir.
Et si nous amplifions la pigmentation, nous pourrions retrouver quelques détails de l'image.
Sekiz dakika önce alınan bu görüntü Khalid'in yerleşkeye vardığını gösteriyor.
Cette image date de huit minutes et montre Khalid arrivant au complexe.
Paris'ten canlı görüntü.
J'ai lu à propos de ça, c'est en direct de Paris.
Bu görüntü, doksan dakika öncesi.
Ces images datent de 90 minutes environ.
Benim köşe ofisimdeki görüntü inanılmaz!
Ça bat la vue de mon bureau de coin.
Birazdan görüntü size ulaşır.
L'image arrive.
- Umarım daha iyi görüntü verir.
- Pourvu qu'elle se lise bien.
Bu görüntü siz Bay Beacham'a şok silahıyla müdahale ederken...
C'est vous qui tasez M. Beacham,
Bu görüntü kirliliğini, düdenin içine yanan lastikler atarak yok edeceğiz.
Nous éliminerons une horreur par une autre en rasant ce trou à coups de bulldozers.
- Bu görüntü kasanın oradaki kameradan.
Voilà les images.
83 kamera ve 1900 saate yakın görüntü var.
Il y a 83 caméras et plus de 1900 heures d'images.
Görüntü akışını diz üstü bilgisayara aktarıyorum.
J'envoie l'info dans le portable.
Bir görüntü arayüzü olacaktı.
Il y a une interface imagée.
Evet, lazer tabanlı parmak kontrolüyle birleştirilmiş önden projektörlü holografik görüntü.
C'est un écran tactile à projection holographique.
Evet, düzgün bir görüntü aldım.
Ça y est, j'ai une image nette.
İşte, hiç göreceğimi düşünmediğim bir görüntü.
C'est une vision que jamais je ne pensais voir.
Görüntü nereye gitti?
Il est passé où?
Ve sökükleri kontrol etmek için sesli görüntü yok.
Et il n'y a pas médio-cam pour vérifier la souplesse, donc...
Bu görüntü ne zaman çekilmiş?
Quand a été prise cette vidéo?
- Bu görüntü geçen seneden.
- C'est vieux.
Kameralardan herhangi bir görüntü yakalayamadıklarını söylediler.
Ils ont les images d'une caméra.
Trafik kameralarıyla akıllı telefon devrimi sağolsun olay gerçekleşirken oldukça fazla görüntü var elimizde.
Merci aux caméras et à la révolution des smart phones, on a beaucoup de plans de ce qu'il s'est passé.
Görüntü çok bulanık ama.
Ok. Maintenant, c'est très flou comme image.
En kötü senaryo, en uçtaki görüntü, bizi kapattırabilirmiş.
Au pire des cas, comme la fin du monde, elle pourrait faire fermer notre business.
Tamam, görüntü geldi.
J'ai l'image.
Diane'in broşundaki kameradan kesintisiz görüntü alıyoruz.
Et on a une bonne image de la caméra de la broche de Diane
Bay Fong işe yarar bir görüntü elde edebildiniz mi?
Mr Fong... Avez vous une chance d'obtenir une image utilisable?
Bu görüntü ölümünden 10 saat önce çekilmiş. İlk kurbandı.
Elle est la première victime.
- Evet, bu görüntü doğruluyor.
Ouais, ces images le confirme.
Seni tam anlamıyla tanımlayacak bir görüntü yok video kayıdında. Haberler iyi.
Bonnes nouvelles.
Çok kaliteli görüntü var.
L'image est de bonne qualité.