Gürültü Çeviri Fransızca
3,036 parallel translation
- Gürültü kesen kulaklıklar gibi.
- Comme avec des écouteurs? - Oui.
Betsy yenge dün gece çok gürültü yaptı.
Bien. Tante Betsy a fait du bruit hier soir.
Beni göz hapsinde mi tutmak istersin yoksa gidip biraz gürültü mü yapalım?
Tu veux continuer à me dévisager, ou on fait plus de bruit?
Gürültü mü yapmak istiyorsun?
Tu veux faire du bruit?
İçlerinden biri bir gürültü duyduğunu ve polisi aradığını söyledi ama o da neler olup bittiğine bakmamış bile.
Un a cru entendre un bruit et a appelé la police, mais il n'est pas sorti de son canapé pour jeter un oeil.
Çok fazla gürültü ve çok fazla insan vardı.
Il y avait tellement de bruit, de gens.
O gürültü kafamdan çıkmıyordu.
Impossible de m'enlever ce martèlement de la tête.
- Gürültü. - Ne?
- C'est quoi le bruit?
Gürültü!
Le bruit!
- Büyük gürültü koptu.
C'était hilarant.
Gürültü yapma.
Soyez discrets.
Şey, bu çok kötü. Çünkü ben sadece, nasıl gürültü yapılacağını bilirim.
Dommage, je fais beaucoup de bruit.
Gürültü yaparak.
Avec du bruit.
Tüm bu gürültü yüzünden, çocuklarım 16 saatlik uykularını alamıyor.
Ce raffut empêche mes garçons d'avoir leurs 16 h de sommeil.
Fiesta Bowl'a kadar kimse gürültü yapmasın.
Plus personne ne doit nous voir jusqu'à la Fiesta Bowl.
Dışarıdaki gürültü...
- Pour vous, quelqu'un d'autre était là.
Gürültü yapmayın, lütfen.
On se calme, merci.
Basit bir gürültü engelleyici işe yaramaz.
Ça ne marchera pas!
Ama, komşularım... Mutfaklarını tadilat yaptırıyorlar, müthiş bir gürültü var...
Mais mes voisins refont leur cuisine.
Sessiz olmak işe yaramazsa gürültü yapmaya geleceğiz.
Bien, si doucement ne fonctionne pas, On viendra pour faire du bruit.
Gürültü kesme anahtarı eklersiniz... Ve kimse, geldiğinizi bile duymaz.
Installez un interrupteur sur le moteur et personne ne vous entendra venir.
- Dışarıdaki gürültü ve titreşimlerin olmaması gerekiyor.
Et alors? Alors, il faut étouffer le bruit extérieur et les vibrations.
Daha fazla gürültü demektir.
- Plus nous ferons de bruit.
Evet, gürültü ve kırpma.
Haut et clignotant.
Etrafta insanlar olacak, gürültü yapacaklar... Olay- - Olay- -
{ \ pos ( 192,240 ) } Il y aura du monde, du bruit... { \ pos ( 192,240 ) }
Tamam millet, üçe kadar sayınca herkes elindeki gürültü yapma aletlerini çılgınca çalacak, tamam mı?
Tout le monde, à trois, vous allez prendre votre machine à bruit et vous allez vous lâcher, d'accord?
Bayan Everson dışarıda bir gürültü duyduklarını söyledi.
Mme Everson a dit qu'il y avait du bruit dehors.
Dünyanın geri kalanı gürültü patırtı içindeyken bile uyur.
Il dort alors que le reste du monde tremble.
Büyük patlamadan arda kalan gürültü.
Les restes du big-bang.
Gürültü patırtının ortasında sükunetle dolaş ve unutma, huzuru sessizlikte bulursun. Max Ehrmann.
Passe tranquillement au milieu du bruit et de l'agitation et souviens-toi de la paix qu'on peut trouver dans le silence...
Şimdi gürültü zamanı Tric.
Faites du bruit!
Gürültü, düzensizlik ya da aile içi sorunlar.
De forts bruits, de l'instabilité, des problèmes familiaux.
Gürültü için özür dilerim.
Désolée pour le bruit.
Tüm bu gürültü de nedir?
C'est quoi tout ce boucan?
Gürültü için özür dilerim.
Désolé pour le bruit.
Bazı komsular aradı ve sizin çok gürültü yaptığınızı söylemiş.
Un voisin les a appelés à cause du bruit.
Sadece gürültü kirliliği, Arthur.
Ce sont des rumeurs.
Ama bir sürü çocuğu kapalı bir mekana doldurup gürültü kirliliğine maruz bırakmak nasıl bir ritüel olabilir ki?
Où est le rituel dans l'entassement d'enfants dans un espace confiné avec une nuisance sonore?
Sadece eski soketleri değiştirdim, sanırım daha az gürültü yapar.
J'ai remplacé une mauvaise bougie. Il devrait rouler mieux.
Kahretsin, sınav olmaya çalışıyoruz. Bu ne gürültü?
J'arrive pas à me concentrer avec ce bruit...
Sanırım bir gürültü makinesine monte edilmiş tek kişi ben değilim.
Je ne suis pas le seul à avoir un appareil bruyant.
Sean arkadaşlarıyla içeri girdi gürültü patırtı yaptılar kimsenin konuştuğu yok ha sırf gürültü
Sean est arrivé avec ses amis et ils étaient bruyants et on s'entendait plus.
Bir partideymiş, o yüzden çok gürültü var.
Il y a du bruit sur la bande car c'était pendant une fête.
Annen yokken gürültü yapabiliriz, istediğimiz kadar film de izleriz.
Quand maman n'est pas là, il n'y a personne pour commander. On peut courir, faire du bruit et regarder plein de vidéos.
O gürültü de ne?
Comme une fermière!
Bir gürültü var!
Ce bruit.
Pardon, burada çok gürültü var.
C'est un peu bruyant ici.
Şu gürültü!
Ce bruit.
Rıhtımdan bir gürültü geldi ama böyle bir şey olacağını düşünmedim.
J'ai entendu un bruit sur le quai.
Yağmur sesi, beyaz gürültü yunus sesi, "Yoozh".
Forêt tropicale, son blanc, chants des dauphins.
Çok gürültü olur.
Trop bruyant.