Hele Çeviri Fransızca
5,458 parallel translation
Senin gibilerin benim gibilere akıl vermesine bayılıyorum, hele de ebeveynlik konusunda.
J'adore quand les gens comme vous me donnent des conseils. Surtout sur l'éducation.
- Bakın hele buraya, ana kuzusu musun sen?
T'es un lâcheur?
Hele hele özel hayatımızla ilgili.
Spécialement pas de nos trucs privés.
Hiç değil, hele de bugün.
Pas drôle du tout.
Hele ki görünmezsem.
Ils font comme si j'étais invisible.
Hele memelerin harika. Ama sen bunu zaten biliyorsun, değil mi?
Tes seins sont parfaits... mais ça tu le sais déjà.
Hele o kıllı göğsü ve kasları yok mu! Kokusu bile çok cezbediciydi, Beth.
ses poils sur le torse, et pété de muscles avec ça, ne serait-ce que son odeur...
- Şuna bakın hele.
Wow.
- Şimdi telefonu kapatacağım Hele bir kapat..
- Je pose le téléphone. - Raccroche et...
- Hele ki yüzüne karşı olunca!
Surtout en pleine tronche!
Ünlü bulamacımızdan tat hele
Puis-je te suggérer De goûter à notre célèbre bouillie?
umarım düzgün bir ailedendir sakin olun, her şeyi anlatacağım önce adını de hele.
que fait-il? d'abord dis-nous son nom.
Ah, şu ufaklıklara bak hele!
Regardez-moi ces petits choux!
Ben sadece canının yandığını görmek istemiyorum hele ki onun elinden.
Je veux juste limiter les dégâts. Connaissant ton adversaire.
- Beyler ve bayanlar. - Şuna bak hele!
Mesdames et messieurs,
Hele bir evlenin, O seni parmağında oynatacak!
Attends d'être marié, tu deviendras sa marionnette!
Hele bir evlenelim, patron kimmiş gösterirsin ona!
Une fois qu'on sera mariés, montre-lui qui est le patron!
Hele ki Tanrı'nın üç güçsüz çocuğunu taşıyorken hiç değildir.
Encore moins avec trois des enfants de Dieu les moins douées.
Işıklar kapalıyken seni göremezler, hele yiyişeceklerse ki öyle yapacaklar gibi duruyor.
Ils ne vont pas te voir si tu as les lumières éteintes, surtout s'ils ont prévu de baiser, ce qui apparemment est le cas.
Az dur bakalım hele.
Ta gueule.
Biraz sabırlı ol hele.
Sois un peu patient.
- Oh, Şuna bak hele.
- Eh bien, maintenant, regardez ça.
yalan söylemek iyi bir şey değildir biliyorsun. hele bir din adamına bunu yapmak tam bir yalancılıktır.
Mentir à un Pasteur ordonné est carrément mauvais.
"Hadi ama arkadaşlar, bir şans tanıyın hele."
"Allez les potes, laissez moi une chance"
Kaldırımda oturan yağ tulumuna bakın hele.
Yo, regardez ce gros clochard assis là.
Hele o salağın ağzında silah varken hiç söylemez.
Pas avec un flingue dans la bouche de cet idiot.
Tavsiyeye ihtiyacım yok, hele seninkine hiç.
J'ai pas de conseils à recevoir de toi.
Hele aptal sesinle hiç bulamazsın.
Pas sans ta voix ridicule.
Ama müzenin onu bize vereceğinden emin değilim hele de onu yakacağımızı söylersek.
Mais je ne suis pas sûr que le musée nous le prêterait si on leur dit qu'on va le brûler.
Hele bir de tamamını.
Certainement, pas la totalité.
Hele de senin gibi güzel çocukları.
Surtout les mignons comme toi.
Ama bunun için birine kızgın kalmayacak kadar büyüdüm. Hele bu kadar zaman sonra.
Mais je suis assez grande pour ne pas en vouloir à quelqu'un pour ça... pas après tout ce temps.
Haklısın, sevmem. Hele senin tarafından.
Tu as raison, surtout pas par toi.
- Sonra.İkisi de devrilsin hele.
- Ah c'est clair!
Kimler geliyor? Söyle hele.
- Ouais... nan mais dit moi qui vient là?
Şunu koyalım hele.
moi... dans ce cas là...
- Tamam Claude, hele bir düşünelim.
On va vérifier, hein, Claude?
Hele bir zirveye çık.
Atteins le sommet.
Kan bağı tüm dünyada çok önemlidir. Hele de bir yakuza isen...
Les liens du sang prévalent partout, même chez les yakuzas.
Hele ki Bayan Guthrie'ye babası adına ihanet ettikten sonra.
Pas après avoir trahi Mlle Guthrie pour le compte de son père.
- Hele ki bu halde.
- - Pas dans cet état.
Şu kanatlara bakın hele.
Regardez les ailerons.
Dur bakalım hele...
Ralentis une seconde.
- Şu amcığa bakın hele.
Oh, mon Dieu!
Bak sen hele...
Regardez un peu.
Hele de kendilerine lider olarak Heller ve Davies gibi katil ve işbirlikçileri seçmişlerken!
Pas quand ils élisent des traîtres et des meurtriers comme Heller et Davies pour les gouverner.
Hele de durumunu göz önünde bulundurursak?
Surtout compte tenu de sa pathologie.
Beni dinle hele...
J'ai quitté la société aéronautique de Houston.
Hele isimleri, Büyük Al ve Şişman Tony.
C'était quoi, le club?
Hele şu son dediğin var ya?
Et la dernière partie?
Hele de sizin gibi sizin gibi...
Qui... Qui quoi?