English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ I ] / Insanların

Insanların Çeviri Fransızca

51,779 parallel translation
İşler karışınca insanların yaptığı şey budur.
C'est ce que les gens font toujours quand les choses sont... un peu compliquées.
Evet ama bazı insanların kompleksi vardır, değil mi?
Oui, mais certaines personnes on ce complexe, n'est-ce pas?
Burada, insanların yaşadığı yerde kaldığımız sürece sorun yok.
Si on reste là où vivent ces gens, on craint rien.
Bu insanların Tanrısıdır.
Un dieu, pour ce peuple.
İyi tanıdığım insanların tasarladığım senaryolara vereceği yanıtları doğru tahmin ettim.
J'ai anticipé la réaction de mes amis à mes manoeuvres.
Ama zenginseniz, ünlüyseniz ve seviliyorsanız insanların göz ardı etmeye hazır olduğu şeyleri görsen şaşarsın.
Mais si vous êtes riche et célèbre, si les gens vous aiment, c'est étonnant ce sur quoi ils sont prêts à fermer les yeux.
Bu insanların yanında söylediklerine dikkat et. Kolay alınıyorlar.
Surveillez ce que vous dites, c'est un peuple susceptible.
Siz insanların sorunları var.
Les Terriens ont des blocages.
Bana insanların korkamadan risk aldığı, cesur olduğu öğretildi.
On me dit que ceux qui prennent des risques sans crainte, sont courageux.
Yeryüzünü izler ve insanların iyi olduğuna emin olurlar.
Ils font en sorte que les gens aillent bien sur terre.
Bu duvarların, çalışan iyi insanların kanıyla lekelendiğini biliyoruz.
Nous savons que ces murs sont souillés du sang de bons travailleurs.
Bu insanların üstünü ara, tamam mı?
Filtrez les gens, d'accord?
80'lerin kokain dolu döneminden harika bir dizi. Scott Bakula, başka insanların bedenlerine sıçrıyor ama yansımasını görene kadar bunu bilmiyordu.
Oh, une super série de l'époque cocaïnée des années 80, où Scott Bakula bondissait dans le corps d'autres personnes, et ne s'en rendait compte qu'en voyant son reflet.
Kendi giysilerimizde olmamıza rağmen yansımalarımızdaki insanların ceplerine erişimimiz olabiliyor.
Il semblerait que nous portons nos propres fringues, mais on a accès aux poches de nos reflets.
Elbette sigorta işinde işler istedikleri gibi gitmezse, insanların kin tuttuğu bilinen bir şeydir.
Évidemment, dans les assurances, il y a des gens rancuniers, si l'issue ne leur est pas favorable.
Başka insanların onu bulma ihtimali vardı ama o başka bir yere gitmek istiyordu o yüzden ona sayılar getirmemizi istedi.
D'autres gens pourraient... peut-être le retrouver, il voulait aller ailleurs, il nous a donc demandé de lui trouver des nombres.
Çektikleri acıları bile bile o insanların suratlarına bakmak...
Voir ces gens en face, en sachant exactement ce qu'ils avaient.
Sanırım insanların sürekli benim için bir şeyler yapmasından bıktım.
J'en ai eu marre qu'on agisse tout le temps pour moi.
Bence Gao insanların hayatlarını mahvetmeye devam edecek.
Je voulais juste dire... Gao va continuer à détruire la vie des gens.
bizi temsil eden insanların bizim paramızla bunca zaman ne yaptıklarını bilmemiz gerekiyor.
Nous sommes en droit de savoir ce que nos élus font de leur temps, avec notre argent.
zengin olmak ve kontrolü ele almak için insanların kişisel verileri gurur falan duymuyorum yaptığım şey bu değil.
De la marchandisation et du contrôle des données personnelles? C'est pas ça que je voulais.
Ben insanların mükemmeliyetine inanan birisiyim.
Je suis convaincu que l'être humain est perfectible.
insanların sana ulaşmak için bana gelmeleri çılgınca..
On me demande comment te rencontrer, c'est dingue.
İnsanların neden duygulardan mahrum olduğunu düşündüğünü anlamıyorum.
J'ignore pourquoi les gens te croient incapable de ressentir les émotions.
İnsanların yüzlerini bile ayıramıyor.
Impossible de distinguer deux personnes.
İnsanlar tuhaf, değil mi?
Les gens sont étranges, n'est-ce pas?
Ama insanlar çok daha önce vardı. Sarışın Harald'ın gazabından kaçıyorlardı.
Mais l'Homme arriva bien avant... pour fuir la tyrannie d'Harald Hårfagre.
Gelecekteki dünyanın en zeki canlıları ABD insanlar ya da maymunlar değil, makineler olacak.
Les habitants les plus intelligents du monde de demain ne seront ni des hommes ni des singes, mais des machines.
Savaşı kaybettiğiniz için silahsız insanları suçlamayacaksınız ya?
Vous mettez la défaite sur le dos de gens non armés?
İnsanların ne kadar uzun süre beklediğine şaşarsın.
On attend parfois très longtemps.
Siz insanlar böyle yapmaz mısınız?
- Vous croyez? - Logique, en couple.
Ne yaptığını biliyor musun? Bir otel inşa etti, insanları öldürmek için özel bir otel.
Vous savez qu'il a construit un hôtel expressément pour tuer?
İnsanlar vücutlarını bilime bırakıyor, bence yamyamlar daha minnettar olurdu.
Les gens donnent leur corps à la science. Les cannibales seraient plus reconnaissants.
İnsanlar bebeklerin nereden geldiğini bilseydi bebek istemezlerdi.
Si on savait d'où viennent les bébés, on n'en aurait pas.
İnsanlar çocuklarını iş yerine mi götürüyor? Neden ki?
Pourquoi emmener les enfants sur un lieu de travail?
İnsanların yanında.
Avec les gens?
Sadece bilim insanları vardı ve toprak üzerinde çalışıyorlardı.
On n'a que des scientifiques qui étudient le sol.
İnsanların hâlinden habersiz biri o.
Elle ne sait rien de l'humanité.
Bence bir müzikalin ara bölümündeyiz. İnsanların, kafiyeli olmaya uymayacak gerekli bilgileri söyledikleri bölüm.
Je pense que nous sommes dans une relâche d'une comédie musicale, où les gens sortent le minimum d'information qui ne sont même pas en rime.
- İnsanların hayatını kurtarıyorum.
♪ Saving people s lives ♪ ♪ Sauvant des vies ♪
İyi, peki. Ama sikimizde değil, çünkü insanların rüyalarını dinlemeyi sevmeyiz.
Okay, c'est bien mais on s'en fout.
Bir yerde, çok sevdiğim çikolatanın bazen yerli insanlar tarafından gaza çare olarak kullanıldığını okumuştum.
Et j'avais lu... que parfois le chocolat, que j'adore, peut-être utilisé comme remède, par les indigènes. C'est vrai, Hawk?
O yüzden insanlar sana "Favori kötü adamın kim?" diye sorunca diyeceksin ki...
Alors si on te demande ton méchant n ° 1, tu dis...
Ama başıboş bir yetişkin adamın Cadılar Bayramı kostümü giyen zavallı insanları karateyle dövmesine ihtiyacımız yok.
Mais on n'a pas besoin d'un irresponsable qui assomme les pauvres, déguisé pour Halloween.
İnsanları gençken, bekarken, hayatlarını adayacakları bir şey ararken işe al.
Recrute des gens jeunes, célibataires, en quête d'un engagement, cherchant à construire leur vie autour.
İnsanların ilk cümlesi genelde bu olur.
C'est souvent la première chose qu'on dit.
Bu insanlar da aynı cevapların peşinde.
Ces gens cherchent les mêmes réponses que moi à l'époque.
İnsanları belli bir mesafede tutar ama bana karşı böyle olmana gerek yok.
Ça maintient les gens à distance, mais... Tu n'es pas obligé de faire ça avec moi.
İnsanların kafasını allak bullak ediyorsun.
Déstabiliser les gens.
Biz insanları kullanmayız.
Oui. On n'utilise pas les gens.
İnsanların ne iğrenç olduğunu unutmuşum.
J'avais oublié combien les gens sont dégoûtants.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]