Interview Çeviri Fransızca
2,706 parallel translation
Röportajım!
Mon interview!
Çok soru sordular falan filan. Ama ismimi asmışlar.
j'étais un peu tendu pendant l'interview, ils m'ont demandé de répondre à plein de questions, j'avais mon nom écrit en gros
BBC'yle bir röportaj yaptığınız söylentileri dolaşıyor.
Selon la rumeur, vous avez donné une interview à la BBC.
Beni yaptığım bir iş için röportaja çağırıyor.
Elle m'invite pour une interview sur mon travail.
Bu katıksız aptal ; röportaj için... New York a mı davet edildin?
Ce naze, invité à New York... pour une interview?
Bu 20 dakikalık bir program, hala 9 dakikamız var.
L'interview dure 20 min, il reste 9 min.
Bana ödediğin maaşın hakkını vererek bu cumartesi ulusal kanalda bir röportaj ayarladım. Vay vay vay.
Pour mériter mon salaire, je t'ai décroché une interview nationale samedi.
Menajerime söyledim. - Boş ver. Artık olmaz.
J'ai oublié mon interview...
Evet, bayım, bir görüşme, olabilir.
Oui, Monsieur, une interview, c'est possible.
Bir görüşme, mümkün mü?
- Une interview, c'est possible?
Seninle özel bir röportaj yapmamla ilgilenmezsin sanırım?
Vous ne voudriez pas me donner une interview exclusive?
Geçen gün Jacob Kruse'yle röportajını izledim. - Güzeldi.
Très bonne, ton interview de Kruse, l'autre jour.
- Birgitte'le saat 3'te büronda konuşabilirsin.
Je t'ai calé une interview avec Birgitte à 15 h. Génial.
Röportaj moduna mı geçtik? Yapma.
On est en mode interview?
- İlla her şeyi röportaja dönüştüreceksin.
Tout devient une interview. Je suis journaliste.
Küçük bir röportaj alsam sorun olur mu?
Ça vous dérange si je prendre une petite interview?
Röportaj yapmak istiyorum.
Je veux une interview.
Özel bir röportaj.
Interview exclusive.
Klasik Amerikan kutlama anı. Yerel bir televizyonda yayınlanan sohbet programı.
Un moment de célébrité américaine classique, une interview sur l'émission de télévision nationalisées.
- Önce matinen sonra da röportajın var.
Donc tu as la matinée puis l'interview.
Başlamak üzere olan bir telefon röportajım var.
J'ai une interview téléphonique sur le point de commencer.
'Interview'dergisinin kapağında resmimi bastılar.
J'ai posé comme ça pour la couverture d'Interviú.
Ülke genelinde ilk hikayem baş sayfada ilk kez adım geçti ilk televizyon röportajım.
Première histoire nationale, première Une, Première interview télévisuelle.
Cuma günü geçmişe yönelik randevularım var. Cumartesi de Showbiz L.A. ile röportajım var.
J'ai des rendez-vous tout vendredi, et samedi j'ai une interview par "Showbiz L.A."
Röportajı ertelet.
Déplace l'interview.
Bu randevuyu kaçırmam işten bile değil. Çünkü yarın röportaj vereceğim. Gözeneklerim çok...
Et je ne peux pas... rater ce rendez-vous, parce que j'ai une interview demain, et... mes pores sont juste...
Röportajda ağlayıp durmasına katlanamam.
Il ne faudrait pas qu'il crie pendant l'interview.
Belki de sizin silahlı katilinizle bir röportaj?
Peut-être... une interview avec votre franc-tireur d'Eventreur?
-... ve bir değiştirilmiş röportaj ve Geneva Operasyonu'nu örtmek için News Night'ın Pentagonla anlaştığını...
- et un interview bidouillé et un producteur qui dit que News Night a conspiré avec le Pentagone...
Shawn, ilk TV röportajının başarıyla geçmesi çok önemli.
Maintenant, Shawn, c'est très important que ta première interview télévisée soit un succès.
Shawn, röportajını seyrettim.
Shawn. J'ai vu ton interview.
Röportajını seyrettim, kampanyanda sana yardım etmek isterim.
J'ai vu votre interview, et j'aimerais vous aider dans votre campagne.
Maria, CBB röportajını Cuma'ya ertelesek?
On peut repousser l'interview de CBB?
Sör Arthur Conan Doyle'la olan röportajınız için mi?
Pour votre interview de Sir Arthur Conan Doyle?
Bu görüşme hoşuma gitmiyor. İçinizdeki çelişkiyi hissediyorum.
Cette interview me déplaît, je sens en vous une approche conflictuelle.
Talia Kavramı gazetenize mülakat vermek istiyor çok okuyucuları var.
Talia Concept tient à cette interview, votre journal est très lu.
Jep bu görüşme çok gırgır olmuş!
Jep, cette interview est à mourir de rire!
Sör Maria'nın Jep'e vereceği mülakata gelince...
À propos de l'interview de sœur Maria avec Jep...
Mülakat mı?
L'interview?
Boş ümitlere kapılmanızı istemem mülakat söz konusu değildir.
Je ne voudrais pas donner de faux espoirs. Une interview est absolument exclue.
KP'Sabotage grubundan 3 kişiyle olan bir röportaj var..
Il y a une interview du groupe Sabotage dans KP.
"Interview" dergisinde mi çalışıyorsun?
Vous travaillez à "Interview" magazine?
Çantam "Interview" dergisinde?
Mon sac dans Interview?
İki hafta içinde, çantam "Interview" dergisinde olacak.
Dans deux semaines, mon sac sera dans une article de magasine.
Dürüstlüğün en iyisi olduğu söylenir. Ama dürüstlük çantamı Interview dergisine çıkarmayacaktı.
On dit que l'honnêteté est la meilleure politique, mais l'honnêteté n'allait pas propulser mon sac dans le magazine Interview.
Bir gece, çantayı kurtarmak adına üstüne adımı yazdım. Şimdi ise burada, bir zebrayı tutup çantamın Interview gazetesi için resimlerinin çekilmesini izliyorum.
Une nuit, j'avais écrit mon nom sur le sac de ma mère pour essayer de le sauver, et maintenant me voilà qui tiens un zèbre et regarde mon sac se faire photographier pour le magazine Interview.
Philip Crane ile on dakikalık, birebir röportaj.
C'est une interview face-à-face de 10 minutes avec Phillip Crane.
Çantam, Interview dergisinde?
Mon sac dans "Interview" magasine?
Üstüne üstlük, baş belası da değil!
Tu peux pas rater cette interview.
Babamın bana bıraktığı tek şey "İnterview" dergisinin kapağıydı.
Mon père ne m'a légué qu'une chose : ta couverture d'Interviú.
Pis bir odada oturuyordu. Duvarlar bomboştu "İnterview" dergisinin kapağı hariç.
Sa chambre était crasseuse, y avait rien sur les murs... à part ta couverture d'Interviú.