Içinde Çeviri Fransızca
92,716 parallel translation
Şu an olan her şeyin içinde James Holden var efendim.
Holden est mouillé jusqu'au cou dans ce qui arrive actuellement.
Bir hafta içinde Venüs'e hareket edeceğiz.
On partira pour Vénus dans une semaine.
Ancak içinde yaşadığımız dünyada hayatta kalmak için bir taraf seçmek zorundasın.
Mais dans le monde où on vit, pour survivre, tu dois choisir un camp.
Seni korumak için içinde 25 kişinin olduğu bir imha kapsülünün parçalara ayrılmasına izin verdim.
J'ai laissé un transport de 25 personnes se faire mettre en pièces pour te protéger.
Doğru ama o ifadenin içinde gereksiz bir detay vardı.
Oui, mais il y avait des détails inutiles là-dedans.
Okul saatleri içinde bana bu numaradan ulaş.
Je suis joignable aux horaires d'école.
Merak ediyorum da, gerçek ailelerinizle iyi ilişkiler içinde misiniz?
Dites-moi, avez-vous de bonnes relations avec vos vraies familles?
Kaos içinde yaşamak zor.
C'est dur de vivre dans le chaos.
Bizim ihtiyar Walder ne zamandan beri 15 gün içinde iki ziyafet veriyor?
Depuis quand le vieux Walter donne-t-il deux festins en l'espace de deux semaines?
İkisi de kan içinde, ayaklarının dibinde bıçak.
Ils sont couverts de sang, il y a un couteau à leurs pieds.
Hepsinin içinde bir tane büyük yalan söyledim ki diğerleri ondan dolayı olan birçok küçük yalandı.
J'ai dit un seul gros mensonge, qui a caché d'autres petits mensonges.
Her incinin içinde sinir bozucu bir kum tanesi olur.
À l'origine de chaque perle, un petit grain de sable irritant.
Bunların hepsinin içinde senin rolün bu işte.
C'est le rôle qui te revient.
Geçtiğimiz bir saat içinde mevta oldular.
Moins d'une heure.
Beklediği cevap üstü kapalı olarak sorunun içinde gizliydi.
La réponse souhaitée se cachait dans la question.
Ve birbirimizi 30 saniye içinde itmeliyiz.
On a 30 s pour les pousser tous les deux.
Bir kez daha gömülmezsem huzur içinde uyuyamam.
Je ne peux pas trouver le repos tant que je ne repose pas de nouveau sous terre.
Üç saniye içinde yayındayız. İki...
Nous sommes en direct dans trois, deux...
Altı ay içinde terfi edilecek.
Promotion prévue dans six mois.
Artık huzur içinde.
Il est en paix maintenant.
Birkaç gün içinde, eski haline döneceksin.
Bien... dans quelques jours, Vous serez de retour à votre ancienne personnalité.
Satranç Katili canavarın karnının içinde ipucu vaat etmişti.
Le tueur aux échecs à promis une indice dans le ventre de la bête.
Diğerleri denedi ama başaramadı. Ama sen ve ben Divan'ın içinde birlikte çalışarak demokrasi ve hukuk kurallarını Gotham'a geri...
D'autres ont essayé et échoué, mais avec toi et moi infiltrant la Cour, on restaurerait la règle de la démocractie et la loi
Zihnimizin içinde olduğumuzu mu söylüyorsun?
Vous dites qu'on était dans mon esprit?
İnsanın içinde gizlediği karanlık yönlerini ortaya çıkarıyordu. - Sen de kapmıştın.
Il révélait le pire chez une personne, ce qui était caché au plus profond, et tu l'avais.
Bu sabaha kadar örgütün içinde gizli görevdeydim.
Jusqu'à ce matin, j'étais infiltré dans cette organisation.
Bu yirmi dakika içinde patlayacak demek!
C'est dans quoi... 20 minutes!
Annen ve babanın sana verdiği sevgiye dokunamaz. Hala içinde olan, hala buranda olan sevgiye.
Il ne pourra pas toucher à l'amour que vos parents vous ont donné, que vous avez toujours en vous, que vous avez toujours là.
Burası alevler içinde kalmak üzere.
Cet endroit peut s'enflammer à tout instant.
- Evet. Umarım bu önümüzdeki 21 saat 46 dakika içinde olur.
Espérons dans les prochaine 21 heures et 46 minutes.
- Bir volkanın içinde falan kalırsan diye.
au cas où tu finisses dans un volcan. Tu sais, je...
Buraya barış içinde geldik.
Nous sommes venus en paix.
Nasıl olmuş da bu şey suyla dolmuş ve o zavallılar içinde kalmış.
Comment ce truc a pu se remplir d'eau et ces pauvres gars être coincés dedans?
Belki içinde bana söylediğinden daha fazla Caitlin Snow vardır.
Il reste plus de Caitlin Snow en toi que tu ne veux me faire croire.
Bir saat içinde sana mesajla bir adres gelecek. - Ben konuşacağım.
Tu écoutes.
- Savitar'ın radyal alanını mıknatıslamak ve onu Hız Gücü'nün içinde ebedi bir durgun hale sokmak için gereken enerji, hesaplamalarıma göre 3.86 terajoule.
- C'est... Pour générer assez de puissance... pour magnétiser le champ radial de Savitar et le garder en état de stase permanent au sein de la force véloce, il faudrait, selon mes calculs... 3.86 térajoules d'énergie.
İki dakika içinde burayı ARGUS ajanları basacak.
Cet endroit va être Rampant avec les agents ARGUS Dans les deux prochaines minutes.
Böyle devam edin, bir kaç dakika içinde isminizi çağıracağız.
Continuez, et nous allons appeler vos noms dans quelques minutes.
Yani ya kendine çok güveniyorsun, yada işin içinde bir hile var.
Donc, soit vous êtes très confiant, Ou vous êtes très manipulateur.
Kafanın içinde,
Elle est dans votre tête,
İçinde bir sürü heyecan verici his uçuşuyor.
Tellement de nouvelles émotions qui vous envahissent.
İçinde sadece benim numaram var.
Mon numéro est le seul là-dedans.
İçinde sadece bu var.
C'est tout ce qu'il y a.
Deriler içinde birini gördüm.
Vas-y, parle.
İçinde gerçekleşen savaşı çok iyi biliyorum.
J'ai déjà vécu cette bataille intérieure.
İçinde bir yerlerde iyi bir adam olduğunu biliyordum.
Je savais bien qu'au fond, tu étais quelqu'un de bien.
İçinde ne olduğuna bakacağım.
Je vais voir ce qu'il y a dedans.
- İçinde sürekli hareket halinde.
C'est constamment en mouvement à l'intérieur.
İçinde çok sayıda şarapnel parçası var. Hemen çıkarılmazlarsa böbreğini delebilecek kadar derinde gibi duruyorlar.
C'est mauvais, il y a des petits shrapnel à l'intérieur de toi, et ils ont l'air assez profonds pour percer ton rein s'ils ne sont pas retirés immédiatement.
İçinde bir yerlerde ufak bir ışık, umut olmalı.
Quelque part en toi il doit y avoir une lueur d'espoir
İçinde bir yerde hala Elena'nın nerede gömülü olduğunu umurunda.
Quelque part au fond Dans cette partie de vous où Elena est encore enterré.