Kafam karıştı Çeviri Fransızca
2,482 parallel translation
Kafam karıştı.
- Je suis perdu.
Yine de kafam karıştı. Yanlış alarm mıymış?
- C'était une fausse alarme?
Biraz kafam karıştı.
- Oui? Je suis un peu confuse.
Kafam karıştı.
- Désolée... Je suis perdue.
Kafam karıştı, Ben.
Je suis perdue, Ben, vous avez accepté.
O yüzden Sally polaroid makinesini çıkarınca kafam karıştı, çünkü normalde bu tür konularda teknolojik olan benimdir.
Et quand Sally n'a pas le Polaroïd, ben merde, ça me perturbe, voyez, c'est moi le technicien normalement pour ce genre de choses.
Biliyor musun biraz kafam karıştı.
Je suis un peu perplexe.
Benim biraz kafam karıştı ve yanlış eve girdim.
J'étais un peu perdu et... je me suis trompé de maison.
Kafam karıştı... Birisinin sizin cüzdanınızı aldığını söylüyorsunuz, Ama bu sizin cüzdanınız değil mi?
On vous a pris votre sac, mais c'est pas lui, là?
- Kafam karıştı. - Şunları elimden alın.
Débarrasse moi de ça.
- Kafam karıştı.
- Je suis perdu.
Kafam karıştı.
Je suis perturbé.
Endişelendiğim şey hakkında biraz kafam karıştı da.
Tant pis, je veux simplement dire que pour le moment sont un peu " désordre...
Şimdi kafam karıştı.
Je ne comprend pas.
Bütün bu sözleşmeleri görünce bunaldım, şaşırdım, kafam karıştı.
J'ai été abattu par la lecture de ces contrats. Je suis perdu.
Kafam karıştı. Kırıldığımdan bahsetmiyorum bile.
Je suis troublée et aussi vexée.
Sanırım kafam karıştı.
Je suis confus.
Kafam karıştı Bay Duff.
Ce n'était pas correct.
Kafam karıştı. Tam bana iltifat edeceğini düşünürken, lafı değiştirip -
Okay, Je suis confuse, parce que je pense que tu m'as juste complimenter, mais tu as fait ça, c'est
- Adam! - Benim kafam karıştı.
Je suis perdue.
Kafamı karıştırmaya mı çalışıyorsun?
- Tu essaies de me déconcerter?
Başlarda Titanyumdan dolayı kafam karışmıştı. Daha sonra aklıma bir fikir geldi.
Au début, j'étais troublée par le titane... mais ensuite j'ai eu une idée.
- Mantıklılığınla kafamı karıştırma.
- Tu m'embrouilles avec ton bon sens.
Kahve ölçüleriyle ilgili sürekli kafam karışmıştır,... ben de gidip kahveciyi isimlerini değiştirmesiyle ilgili ikna ettim.
C'est le couple qui nous avait prêté sa villa à Key West. Comment ils s'appellent, déjà? - Steven et Nancy Robey.
Harika bir fikre çok yakınım,... ama nefesimin sesi kafamı karıştırıyor,... bu yüzden nefesimi biraz tutacağım.
J'y suis presque mais ma respiration me déconcentre, je vais la retenir un moment.
Kafam çok karıştı.
Je ne comprends pas.
Bu ilişki benim gerçekten kafamı karıştırıyor.
Cette relation est très confuse pour moi.
Kafamı karıştırdı çünkü bu bebek tavuğun evi.
Ok, c'est très déroutant parce que c'est la maison d'un bébé poulet.
Kafam çok karışmıştı, tamam mı? Tim geri döndü ve ona karşı hislerimi söylemem gerek.
Tim est rentré, je dois mettre de l'ordre dans mes sentiments.
Neden kafamın karıştığını anlamışsındır.
Comprenez mon étonnement.
Kafamı karıştıran şey şu ; neden bana verilen kağıt herkesinkinden farklı?
Pourquoi j'ai un mémo différent?
Cidden kafamız karışmıştı.
On a vraiment pas compris. Qui "on"?
Kafam karıştı.
- Je ne comprends plus.
David, çok üzgünüm. Tüm konuşmayı halletmiştim ama kağıdı içeride unutmuşum, elimdeki tek şey bu meme resmiydi ve bu da kafamı karıştırdı.
Navré, j'avais un discours mais sur la feuille, y avait ce dessin de seins et ça m'a déboussolé.
Shirley'e verdiğinden sonra kafamızı karıştırdığını düşünmüştük.
Après ce que tu as donné à Shirley, on pensait que tu allais essayer de manipuler nos esprits.
O yüzden senin onunla konuşmaman benim kafamı karıştırdı çünkü o sadece sana yardım etmek istiyor.
Donc je ne comprends pas que tu lui parles pas, alors qu'elle cherche à t'aider.
Bu korku kafamı karıştırıyor
La peur me paralyse
Kafam çok karıştı.
Je suis perdue.
Ben... ben. Kafam çok karışmıştı.
J'étais totalement... totalement paumé.
Hayvanlar kafamı karıştırıyor.
Tu m'embrouilles avec ces animaux.
Diplomasi konusunda bana ders vermeye kalkma küçük kız. Manipülasyonla kafamı karıştırmaya da çalışma.
Ne parle pas de diplomatie avec moi, n'essaie pas de me manipuler.
Köstebek olduğunu itiraf etmesi sadece bizim kafamızı karıştıran gelecek adım.
Il essaye de nous stresser davantage avec ses aveux.
Kafam çok karıştı.
Je suis paumé.
Şurada kafamı karıştıran bir fatura var.
Voici un article coûteux qui me rend un peu confus.
O zaman neden kafamı karıştırıyorsun?
Alors pourquoi tu m'embrouilles?
Kafamı karıştırmaya çalışma.
Ne me pousse pas.
Bir keresinde kafamı karıştırmana izin vermiştim.
Tu m'as déjà troublé une fois.
Kafam biraz karıştı.
Une bande dessinée? Je suis un peu perdu.
İyice kafamı karıştırdınız.
Vous m'étonnez.
Affedersin, o gün giydiğin gömlekle kafamı karıştırmış olmalısın.
Oh, désolé. Vous devez confondre avec le tee-shirt que vous portiez ce jour-là.
Şimdi biriniz bana burada olanları açıklasın çünkü kafam çok karıştı.
Une de vous peut m'expliquer ce qu'il se passe, je suis un peu perdue.