English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ K ] / Kameralı

Kameralı Çeviri Fransızca

178 parallel translation
Sen, kameralı, yanımdan ayrılma. - Tamam.
Près de moi avec la caméra.
Forbin, füzelerin gözlemim altında hedef yeniden ayarlaması için kameralı kontrol sistemini kur.
Forbin, établissez un système de contrôle TV pour que je supervise le réalignement des missiles.
4 adet ikili kameralı çekimimiz var. Kamera 1'i söndür ve başla bakalım.
Le logo apparaît durant quatre secondes, fondu sur la une.
Kilitler, telefon numara değişiklikleri, kameralı ve silahlı koruma personeli.
Voilà pourquoi nous nous isolons. Verrous, changements de numéro, on protège notre espace avec des caméras et des armes.
Bahse girerim ki seni birkaç hafta içinde kameralı haber spikeri yaparlar.
Je te parie que d'ici 15 jours, tu pourras me remplacer comme caméraman.
- Garber kameralı adamı yakalayın hemen.
- Garber, occupe-toi du type à la caméra.
Yani işin o helikopterli... kameralı parlak kısmını değil ama... evsizlere yardım etmek hoşuma gitmişti.
Enfin, pas le carnaval... hélicoptères, caméras, mais... j'ai aimé sauver ce refuge.
- Kameralı olan.
- Celui avec la caméra.
- Evet. Jiletleri almam için kameralı pense.
Il me faut une pince avec griffes pour attraper les lames.
- Kameralı adam, bir nonoş ha?
- Le gars à la caméra, c'est un fêlé?
Kameralı robotik bir kol.
Le bras robot a une caméra.
Kameralılar, çekiyor musunuz?
Vous, les photographes, vous m'avez eu?
Kameralı sıska, bir deri bir kemik adam benim.
En fait, le type tout maigre et émacié avec la caméra, c'est moi.
Tüfek kameralı pilotlar aynı zamanda savaş kameramanıydı.
Les pilotes, armés de leur caméra canon, étaient aussi des cameramen militaires.
İşte bu kameralılar bilet sattırır.
Et les cameramen te vendent.
Yolun karşısında kameralı iki adam. Bakma!
En face, avec une caméra.
Video kameralı şahinler gibi.
Avec des caméras vidéo.
Kameralı bir izleme sisteminizin olduğu görülüyor sadece gözlem yapabiliyorsunuz.
Je vois que vous avez déjà une caméra de surveillance. C'est très bien pour observer ce qui se passe, mais je ne vois pas de système d'alarme.
Kameralı turistleri görüyor musun? Polislerin seni vurmasını ümit edenleri ki kasedi En Kanlı Polis Kayıtları'na satabilsinler?
Les touristes aux caméscopes... qui prient que les flics t'explosent pour vendre les images à Télé-Bavures.
"Kameralı Adam"?
- "L'homme à la caméra"?
Böyle büyük bir yerde niye kameralı gözetleme yok?
Comment ça se fait que vous ayez pas de surveillance vidéo, dans un gros club comme ça?
- Şu kameralı adam kim?
- Qui tient la caméra là-bas?
Jüri odasında telefon,.. ... kamera ya da kameralı telefon bulundurmak yasaktır. Biri bunu söylemiş olmalı.
Les téléphones portables et les appareils photo sont interdits en salle des jurés.
Şu kameralı kız kim?
Euh, Rachel Caldwell.
Şu kameralı kız kim?
- Qui est la fille avec la caméra?
- Kameralı kız da kim?
- Qui est la fille avec la caméra?
İyi ki kameralı cep telefonum var. Bunlar 21. yüzyılın imzalı fotoğrafları.
Heureusement j'ai un téléphone-appareil photo, qui sont les autographes du 21ème siècle.
Tamam. Nate kameralı telefonun yanında mı?
Vous avez votre portable?
191 ülke delegesinin ve kameralı tüm haber ajanslarının önünde.
Mourir devant les délégués de 191 pays et les caméras des agences de presse.
Tamam, Evet burda kamerası yada kameralı cep telefonu olanlar, buranın resimlerini çeksinler.
Les gens ont tous une caméra ou un téléphone. Ils vont prendre des photos.
Video kameralı muhabir.
Cameraman.
Kameralı araba sizin üstünüze kayıtlı.
Quelqu'un a installé la caméra et la voiture est enregistrée à votre nom.
Dijital kameralı bir öğrenci.
Un étudiant avec un caméscope numérique.
Beklemenin 3. gününde Kanal 8 eve kameralı bir telefon yerleştirmeyi başardı.
Au troisième jour de siège, Channel 8 a introduit une caméra à l'intérieur.
Kameralı her polis kardeş kavgasıyla, araba hırsızlığıyla ve her türlü bokla uğraşıyor.
Des flics avec des Kodak nous harcèlent et fouillent la merde.
Kameralı telefon.
C'est un téléphone photo.
- Hayır, kızılötesi kameralı bir monitör.
- Non. C'est un moniteur et une caméra à infrarouge.
- Kameralı adam kim? - Önemli biri değil.
- Qui est le type avec la caméra?
Bu insanları arkana alıyorsun, şu kameralı aptalları defet buradan daha sonra da uzaya olması gerektiği şekilde çık.
Tu te débarrasses de tous ces gens, de ces idiots avec leurs caméras, et tu vas dans l'espace de la bonne manière.
Donmuş örnekleri alır, eksi 5 derecedeki buzdolabına koyarız. İçeride kameralı mikroskop vardır.
Puis, nous plaçons ces échantillons congelés dans un réfrigérateur, qui est réglé à - 5 ° C, dans lequel on installe un microscope avec une caméra.
İçeride kameralı telefonlara izin vermiyoruz.
Les portables sont interdits dans l'enceinte.
5 dakika önce zayıf fiziksel kanıta dayalı bir tecavüz savunmamız varken şimdi bir seks kasetiyle zengin olmaya çalışan gizli kameralı bir adi Romeo ile 2.
Il y a cinq minutes nous avions une accusation de viol basé sur de faibles preuves physiques. Maintenant nous avons Paris Hilton 2.
- Web kameralı ve mikrofonlu.
- Avec des webcams et des micros.
- Sınıfta kameralı üç bilgisayar var.
On a 3 ordinateurs avec des webcams dans le fond de la classe.
... uygunsuz dönüşler. - Hepsi kameraya ve Zack'in birkaç arkadaşının kameralı telefonuna çekildi.
Filmée par la caméra et plusieurs copains de Zach avec leurs portables.
Kameralı cep telefonu.
Portable avec caméra.
Bir de insanlar kameralı telefonlar niye çıktı diye soruyordu.
Et quand je pense que certains doutaient de l'utilité d'une caméra sur un portable.
Hollywood, israf etmek için bir kaç kameralı adam tarafından yere serildi.
Deux gars et un caméscope.
Aldığın kameralı telefona bayıldım.
J'adore ton portable vidéo.
Gizli kameralı realite TV şovlarından biri bu, değil mi?
Vous me croyez, maintenant?
Etrafta kameralı telefon var mı?
Tu peux prendre un cliché?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]