Kart Çeviri Fransızca
27,644 parallel translation
Klima sisteminin ana kartı birazcık daha sabır gerektiriyor.
Les cartes mère CVC demande un peu de patience.
Eğer Thomas kordonun dışına çıkartılacaksa ben de onunla gitmeliyim.
Si il sort du Cordon, - Je devrais aller avec lui.
Sizce Quentin benimle kart oynamak ister mi?
Tu penses que Quentin voudrait jouer aux cartes?
-... bize sorun çıkartıyor.
- C'est bon de savoir que rien n'a changé en cinq mois. - il cause des problèmes.
Her şeyi sokağa çıkartıyorlar!
Ils foutent tout dehors!
Pekala bundan sonra kesme vanası EBT kartı, evden çıkarılma belgesi... veya işsizlik belgesiyle gelenlere beleş içki olacak.
À partir de maintenant, boisson gratuite pour tous les gens dans le besoin, qui apportent un avis de coupure d'eau, d'électricité, un avis d'expulsion, une preuve qu'ils sont au chômage.
Dibine bir delik aç içindekini küçük bir kaşıkla çıkart bir şırıngayı taze kremayla doldur deliğe sok bastır.
On perce un trou dans le fond, on enlève la garniture avec une petite cuillère, on remplit une seringue avec de la crème fraichement faite, on la met dans le trou, et on appuie.
Ve bu sene 70 yaşına giren Easter Ross Belediye Başkanı'ndan bir kart.
Et une carte pour le maire d'Easter Ross qui a 70 ans cette année.
- Çıkart onları.
- Je ne peux pas.
Çıkart onları Hartley, derhal.
Sortez-les, Hartley. Maintenant.
Elleriyle titreşim dalgaları çıkartıyordu.
On l'a vu créer des vibrations de ses mains.
Tamam bebeğim gitmeliyim. Şunu çıkartır mısın lütfen?
Est-ce que tu peux supprimer ça, s'il te plaît?
İkici dereceden birinci dereceye çıkartıyorum... ve ölüm penaltısına kadar gideceğim.
Je passe l'accusation au premier degré, et je vise la peine de mort.
- Aynı zamanda suçlamaları birinci dereceye çıkartıyoruz ve ölüm penaltısını arıyoruz.
Nous levons l'inculpation au 1er degré et nous requérons la peine de mort.
Kart seç. İstediğini.
Choisis une carte, n'importe laquelle.
Şimdi hangi kart olduğunu...
Maintenant, je vais deviner ta carte, et...
Kredi kartını hackleyebilirim.
Je peux tracer ses CB.
Ebeveynleri Glenn ve Stephanie okula gittiğini sanıyormuş, ama o Dulles havaalanına gitmiş ve kredi kartıyla Türkiye'ye tek yönlü bilet almış.
Ses parents, Glenn et Stéphanie, pensaient qu'elle partait au lycée, mais elle est allée à l'aéroport de Dulles et a utilisé sa carte de crédit pour un aller simple pour la Turquie.
Onu listeden çıkarabilirsin. Milford'u da çıkart.
Vous pouvez le rayer, et Milford aussi.
- Kredi kartı da öyle?
Tout comme la carte de crédit.
Banka kartı işlemi.
Paiement par carte.
Chattanooga'nın 80 kilometre yarıçapı dışında bir alan. - Çalıntı kredi kartı ile benzin alınmış.
À 80 km de Chattanooga, un plein payé par carte volée.
Üzgünüm geçiş kartı olmayan geçemez.
Désolé, personne ne parvient à passer avec les informations d'identification.
- Geçiş kartınız.
- vérification des pouvoirs.
SIM kart olduğunu zannediyor.
Ouais, eh bien, il pense qu'il est une carte SIM.
kartınız çalınmış.
Votre identité a été volée.
şimdi bana izin verirseniz, kartınızla ilgili bazı bilgileri kontrol etmem gerekiyor.
Si tu veux bien rester là, je vais vérifier quelques frais sur ta carte.
acaba en son kartınızla, 2,000 dolarlık harcama yapmış olabi... ne işin var burada?
Maintenant, je veux savoir, as-tu, par hasard, dépensé 2 000 $ sur... Que fais-tu?
Otopark kartı alabilir miyim, alamaz mıyım?
Quelqu'un peut me donner un ticket de parking ou bien?
Otopark kartımı almam lazım yoksa gidemem.
Je dois avoir mon ticket de parking, sinon je pourrai pas partir.
Kartını ya da iletişim bilgisini bıraktı mı?
Il vous a laissé sa carte, ou des coordonnées?
Kemerini çıkart.
Enlève ta ceinture.
Riskler tespit edilmiş olacak ve harekat emri çıkartılacak.
Ils ont fait une évaluation complète des risques et un ordre de mission sera en place.
Tamam. Orada burada sürtme de gel kendini çıkart şu listeden.
Bien, arrêtez de déconner et disculpez-vous.
Şimdi bu olanları unut ve son birkaç saatinin tadını çıkart.
Maintenant... oublie que tout ça est arrivé et va profiter de tes dernières heures.
Posta kartı mı?
Carte postale?
- Epcot Center'a giriş kartı.
- Passe d'entrée pour EPCOT.
Kartındaki masaya geç.
Va à la table inscrite sur ta carte.
Her yıl bana Yılbaşı Kartı atar.
Elle fait mes cartes de voeux tous les ans.
Ve bulduğum diğer gizemli durum da... Robyn'nin metro kartına göre, hapisten çıktığından beri haftada iki gece İspanyol Harlem'ine gidiyormuş.
Et j'ai trouvé un autre mystère... d'après la carte de métro de Robyn, elle est allée jusqu'à Spanish Harlem deux soirs par semaine depuis sa libération de prison.
Düşünsene... sorumlu olduğun kaza alanından kaçmak, bir düşün. Yani başkası arabayı çarpıyor, Robyn'i çıkartıyor, kaçıyor, suçda Robyn'i kalıyor.
Donc quelqu'un d'autre a causé l'accident, a sorti Robyn, s'est enfui, laissant Robyn payer le prix.
Quentin 10 yaşındayken bir tane kart numarana katlanamazdım. Ama senin için dünyayı çekilebilir kılan şey buysa o zaman okulu bırak ve kart numaraları yap.
Quentin, quand tu avais dix ans, je ne supportais plus tes tours de magie, mais si c'est ce qui rend le monde supportable pour toi, alors vas-y, et fais des tours de cartes.
Kütüphane kartın olmadan olmaz.
Pas sans une carte de la bibliothèque.
Kardeşinden ayrıldıktan sonra ATM ya da kredi kartı aktivitesi olmamış.
Aucune activités bancaires depuis la fin du repas avec son frère.
Evet, yeni tanıştığın birine kart vermemek kabalık sayılıyor.
C'est impoli de ne pas montrer sa carte professionnelle à un nouvel interlocuteur.
Eğer dikkatli dinlersen, her sayı basınca kısmen farklı bir ses çıkartıyor.
Si on écoute attentivement, chaque touche fait un bruit légèrement différent en appuyant dessus.
Lucy, veri elemanına birkaç yüz dolar ve Greenpoint'teki bir taco dükkanı için hediye kartı verip ayarladı.
Lucy a pris soins de disposer du chargé des données avec 200 $ ainsi qu'avec un bon-cadeau dans un resto taco de Greenpoint.
Bir daha bu aileden biriyle Brian'la ilgili konuşmak istersen mahkeme celbi çıkart ve resmi olarak yemin ederek ifade verelim.
La prochaine fois que vous voulez parler à quelqu'un de ma famille à propos de Brian, vous nous assignez à comparaître, et nous témoignerons officiellement sous serment.
Büyükannenin yoldan çıkartıldığı yere yakın bir yerde.
Non loin de là où on a fait sortir votre grand-mère de la route.
Bu da kartım.
Voici ma carte.
SIM kart olduğunu zannetmiyorum.
Je ne pense pas que ce soit une carte SIM.