English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ K ] / Kaz

Kaz Çeviri Fransızca

10,561 parallel translation
Kazınmış diş demeyi tercih ederim.
Je préférerais m'arracher les dents.
Kazıyarak sil.
Arrache-les.
Kurdun kökü kazınmış olur.
Et le berger aura disparu.
- Bosch'un kellesini kazıkta görmeyi.
- La tête de Bosch sur une pique.
Sakın unutma. Eskiden cadıları kazıklarda yakarlardı.
N'oublie pas qu'ils ont brûlé des sorcières sur le bûcher.
" Bir kuyu açıp kazıyor,...
" Qui creuse un trou et l'approfondit,
Kafamı kazısam iyi olur belki.
Je devrais me raser la tête.
- Kaz ciğeri biraz fazla pişmişti.
Le foie gras était un peu trop cuit.
- Kaz ciğeri uçucu bir yemektir.
Le foie gras est un plat difficile.
Kaz ciğeri züppesi.
Un snob du foie gras.
Kafanı kazığa oturtacağım!
Je vais vous embrocher la tête!
İlki, şef midem kazınıyor.
Premièrement, chef, je suis affamé.
- Aklıma kazındı efendim.
C'est gravé en ma mémoire, Sire.
Bakır harfler çok derine kazılmış arka tarfında çıkıntılar bırakılmış.
Les lettres de cuivre étaient gravées si profondément, qu'elles ont laissé une marque au dos.
Evet, kazı kazandan 25 dolar kazandım.
Oui, j'ai gagné 25 $ avec un ticket à gratter.
Seni gömdüklerinden sonra, seni kazıp çıkaracağım.
- Après l'enterrement, je te déterrerai.
Romalılar mesajınızın tehdit olarak kaldığını fark edince kökünüzü kazıyacak.
Quand les Romains comprendront que votre message reste une menace, ils vous traqueront.
Romalılar mesajınızın tehdit olarak kaldığını fark edince kökünüzü kazıyacaklar.
Une fois que les Romains réaliseront que votre message reste une menace, ils vous éradiqueront.
Ketçabın üzerine kazı kazan tozu gelecek.
Le ketchup se prend la poussière.
Ama kazıklanmak hoşuna gitmedi. Kavga etmesini de biliyormuş.
Mais la chose est, elle n'a pas aimé s'être fait voler, et elle sait se battre.
Theo Bloom'u duvardan nasıl kazıdıklarını izlemek zorunda kalırken sen orada değildin.
Vous n'étiez pas là quand j'ai dû les regarder décoller Theo Bloom du mur.
Acadiana eline geçtiğinde yasal olmayarak, El Cazador'u kazıyordun.
Tu fouillais illégalement l'El Cazador quand l'Acadiana est arrivé.
Kazıda buldukları eşyalardan sadece bir kısmını görüyorsunuz. Eşyaların tamamı gelecek sene Louvre'de sergilenecek.
Ceci est juste un échantillon des vestiges déterrés, qui seront présentés l'année prochaine au Louvre.
- Kazın ayağı öyle değilmiş.
Mais ce n'était pas le cas.
Kazığa oturtulmuş birinin ölmesinin üç gün sürdüğünü işitmiştim.
Un homme empalé peut mettre jusqu'à 3 jours pour mourir.
" Sayın Vlad, en onurlu kazıkçı. Ne olur bizi öldürme.
" Cher Vlad, empaleur très honorable, ne nous tuez pas.
Burada oturmuş beklersen, aklıma ne geldi biliyor musun? Katherine'in bana kazık attığını bilen birkaç kişiden biri de sensin.
Vous savez, il m'est apparu, à vous voir assise, à attendre, que vous êtes une des rares personnes à savoir que Katherine m'a roulé.
Müfrezeyken bir sabah Punji kazığı çukuruna karanlıkta görmeden düşmüş ölü bir Güney Vietnamlı gerilla bulduk.
Un matin, quand j'étais dans les Corps, on a vu un Cong mort, tombé dans une fosse de bâtons de bambou.
Punji kazıkları aslında öldürme amaçlı değildir.
Les bâtons de bambous ne sont pas faits pour tuer.
İltihap kapsın diye, gerillalar kazıklara insan boku sürerdi.
Les Viet Congs couvraient leurs épieux d'excrément humain pour infecter les plaies.
Otellerin seni kazıklamak için türlü numaraları vardır.
Les hôtels ont tous des astuces pour te gruger.
Kaz!
Creuse.
Hiçbir şey yapmayarak onun mezarını kazıyorsun.
En ne faisant rien, tu creuses sa tombe.
Kaz kafalı bay Scully'nin kan tahlillerini unutma yoksa günde kırk bin kez arar.
Et assurez-vous que le labo analyse le sang de Mrs Scully, ou vous savez qu'elle va appeler 40.000 fois par jour.
Bu kemik de, bu kazı alanından çıkarıldı.
C'est cela... Un pic dentaire.
Anladığıma göre senin o küçük ortaklık ünvanını kazıdığımı fark ettin.
J'ai fait effacer votre titre de collaborateur. - Effacer?
Evet, aynı seni kazıyacağım gibi, bununla başlayarak.
Et je vous effacerai aussi d'ici, avec ça pour commencer.
Ama sadece bir hedef, kazık atacağın biri miydim diye merak ediyorum şimdi.
Mais maintenant je me demande si je n'étais pas seulement un pigeon, quelqu'un que tu pourrais baiser.
Gerçek planını uygularken sizi zırhlı aracın peşine yolladı. Nişanlımı kaçırıp 10 milyonu bu şekilde sızdırdı. İkinize de kazık attı.
Il vous a envoyés attaquer ce camion blindé pendant qu'il mettait à exécution son vrai plan... kidnapper ma fiancée, pour extorquer les 10 millions.
Savaş izlerini her yanımıza kazıdı.
La guerre a laissé des cicatrices sur nous tous.
Ataların senden uzaklaşabilmek için dünyanın dibine kadar toprakları kazıyorlar.
Tes ancêtres s'engouffrent profondément dans la terre pour s'éloigner de toi,
- O öğretmen bizi... - Kazıkladı mı?
Ce cours est... un vol?
Bu ölçüyü kafama kazıyorum.
Je vais au magasin de portes.
- Adı kazık bağıdır. - Şu kazık bağı.
C'est un noeud de cabestan.
Senin kazık bağın yeterince iyi kazıklanmamış.
On dirait que ton noeud de cabestan n'était pas assez cabestané.
- İyi kazık bağı yaparım demiştin. Yaptım da!
Tu disais avoir fait un bon noeud de cabestan.
Çifte kazık bağıydı yahu.
C'était un double noeud de cabestan.
Bana bu kötülüğün kökünü dünyadan kazımam için yardım et.
Aidez-moi à débarrasser le monde du mal.
- New York'taki isyancıların kökünü kazımaya yardım etmek için benimle çalışıyor. - Ne?
Quoi?
Sen mi kazıdın?
- Oui.
Bir de bana kazıklıyor diyorlar.
Tu parles d'un vol.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]